Güzeller güzeli Los Angeles,bu uçsuz bucaksız tepeden her zamanki halinden daha büyük görünüyordu.Işıklar daha göz alıcı,denizin küçültülmüş görüntüsü ise gece karanlığının yansımasıyla daha bir sakindi.İnsanlar görünmüyordu.Sadece ışıklar,binalar ve deniz kaplıyordu görüşümü.Sigaramın dumanını etrafa boca ederken ise düşündüğüm şey,buraya ilk kez yalnız başıma geldiğimdi.Bu şehir yalnızlığı pek götürmezdi,uymazdı buralara tek başına manzara seyretme durumları,yalnızken sigara içmek falan...Ya da bu benim kendi kuruntumdu,kim bilir? Belki de hala 'ezik olan'dım.Eski sevgilisini özleyip,her fırsatta sigarasını yakan ve müzik zevki slowlaşmış o kişiydim.
Ellerim,külü izmarite yaklaşmış sigarayı titreyerek tutarken etrafa ihtiyaçla baktım.Gözleri kısılarak gülen birini aradım ama yoktu.Sigaramın kaçıncı olduğunu sayan ya da heyecanlı ifadesi ile kendisi kadar güzel manzara hakkında yorum yapan adam burada yoktu.
Onu o kadar özlemiştim ki,o sevimli içimi ısıtan sesini duymak,güzel kahve çekirdeği rengindeki gözlerine bakmak için yapmayacağım hiçbir şey yoktu.Yeterince ezik durumda olan olabilirdim veya şu an bu tepeden kendimi bırakabilirdim bile.Onu kendi kişiliğime o kadar zıt bir şekilde seviyordum ki lanet olası adam yüzünden zırlak erkek fahişesinin teki olup çıkmıştım.Her şeyden en ufağından da olsa çıkar ya da karşılık beklerken,ona koşulsuz ve geri dönmeksizin tutulmuştum.Burada ona kirli kelimeler yerine aşk sözü bile fısıldayabilirdim.Yeter ki yanımda olsundu.Yeter ki sesini duyabileyim,ona sarılarak kokusunu akciğerlerimden asla bırakmama hayali ile çekebileyimdi.
Gözlerimden akan yaşlar,hafif esen gece rüzgarıyla birlikte yüzümü üşütüyordu.Hıçkırığımın ise boş,sessiz yerde yankılanması pek hoşuma gitmemişti.Çaresizliğimin defalarca kulağıma çarpıp,çarpıp durması...
Bir süre sonra hıçkırıklarıma eşlik eden telefonumun sesi ise şükran duymaya değerdi doğrusu.
"Hey,Harry."
Biraz uzun süren hışırtıdan sonra her zamanki yüksek olmayan sesi kulaklarıma doldu.
"Zayn,dostum..Neredesin?"
Yutkunup,endişeli sesini yanıtladım.
"Los Angeles'tayım,dolanıyorum dışarıda.Bir sorun mu var?" Boğazını temizledikten sonra tereddütle beni yanıtladı.
"Liam,o k-kaza yaptı.Medyadan gizli tutuluyor.Biz,bilmelisin diye düşünd-"
"Neredesiniz Harry?" Nefeslerim sıklaşırken bayılacak gibi hissettim.
"Biz de Los Angeles'tayız Zayn,şehir çıkışındaki evdeyiz.Doktorlar Liam'ın durumunun psikolojik olarak iyiye çekilmeye bağlı olduğunu düşünüyor ve hislerimin beni kesinlikle yanıltmadığını düşünürsek,sana ihtiyacı var."
Ayaklarım beni taşımakta zorlanırken,koşarak arabama gitmeye başladım.
"Ona,benim geldiğimi ve onu asla bırakmayacağımı bilmesini istediğimi söyle Harry,sağol dostum." Telefonu kapattıktan sonra,sonunda yanına gelebildiğim arabamın içinde bekleyen şoföre adresi söyleyip,hızlı olmasını tembih ettim.Tırnaklarımı endişeyle kemirirken,ihtiyacı olan iyiliği ona vereceğimi ve eskisinden daha sağlıklı olacağına kendimi ikna etmeye çalışıyordum.Her ne kadar Liam'ım,başka kadını sevmeye çabalasa ya da ben yeterince kötü olsam da.
Ona iyiliği verebilecek olan,bendim.Benden iyiliği alabilecek tek kişi ise o.------
Uzun zaman oldu,tatildi falan yazamamıştım ama bundan sonra devam ederim.Umarım beğenirsiniz,okuduğunuz için teşekkür ederim. x
ŞİMDİ OKUDUĞUN
505 / ziam mayne
Fanfic"505'e dönüyorum, 7 saatlik bir uçuş ya da 45 dakikalık bir sürüşle Hayalimde yerinde uzanmış bekliyorsun Ellerin bacaklarının arasında Dur ve bekle bir saniye Bana böyle baktığında Ne ummuştun? Muhtemelen hala tapıyorum sana, ellerini boynumd...