- BÖLÜM 5 -

29 5 5
                                    

MULTİDE LARA :).

OY VE YORUMLARINIZA İHTİYACIM VAR :).

"Ya versene şortu " diye cırlayarak bir yandan da havaya kaldırdığı elindeki şortu almak için zıplıyordum. Şuan tam bir sorunlu gibi görünsem de o şortu ondan alacaktım.

"Yoo" diyerek elini biraz daha kaldırdı ve şortu almam imkansız hale geldi.

"Çok mu beğendin yoksa şortu. Ay üzülme gidip sana da alırız beğendiysen" diyip zıplamayı da kestim ve 'saldırcak' bakışları atmaya başladım. Evet laf sokmayı beceremiyordum.

"Sus be Leyla." diyip küçümser bakışlar atmaya başladı.

"Sensin Leyla. Adım Lara" derken boşluğundan yararlanıp şortu elinden aldım ve kasiyere uzatıp "hızlı olursanız" diyerek gülümsemeye çalıştım.

Bay ego hala yanımdaydı ve bakışlarını üstümde hissediyordum. Az önce neden böyle bir salaklık yaptığını çözebilmiş değildim ama yapacağım en son şey de böyle bir gereksizin davranışlarının nedenini çözmeye çalışmaktı.

Kasiyer paketlemeyi bitirip poşetleri bana uzatırken Sıla ve Buse de yanımıza gelmişti. Onlara kendi poşetlerini uzatıp ben de kendi poşetimi koluma taktıktan sonra mağazanın çıkışına yöneldik.

Tam kapıdan çıkacakken birinin Buse'nin poşetini çekiştirmesiyle durduk. Hadi tahmin edin bakalım. Sizce o sorunlu kişi kim? Zor değil tahmin etmesi sorunlu diyorum sonuçta. Evet tebrikleri doğru bildiniz, o kişi tam da Bay egoydu.

"Ya bıraksana eşyalarımı be salak!" diye bağıran Buse'ye döndüm. O sorunlu çocukla elindeki poşeti çekiştiriyorlardı ve sonunda yine bay ego kazanmıştı.

"O şortu alırsan giyersin. Giyersen ortalığı dağıtırım. Ortalığı dağıtırsam da yorulurum. Herşey yorulmamam için Buse. O yüzden bunu almıyorsun git kendine şu Leyla gibi elbise falan al."

Bana , koskoca bana yeniden 'Leyla' demişti!

Birkaç saniye sonra kendimi Buse'nin önüne geçmiş , bay ego ya cırlarken bulmuştum.

"Ya sen nasıl bana hala 'Leyla' dersin aptal! Hem sen bıraksana poşeti istiyorsa masa örtüsü bile giyer sanane!"

Evet şuan kafamı duvarlara geçirip betonla bütünleşmek istiyordum. Masa örtüsü de neydi?

"Sen karışma Lara çekil önümden" diyip beni kenara ittirdi ve mağazadan çıktı. Evet artık en azından artık 'Leyla' dan , 'Lara' ya geçiş yapmıştı.

Buse de poşetini almak için onun peşinden giderken Sıla'yla ben kalmıştık

İki saniye bakıştıktan sonra Sıla anırırcasına gülmeye başladı. O gülerken ben de onu izliyordum. Neden güldüğünü bilmiyordum ama sebepsiz de gülebilirdi o. Sıla'ydı sonuçta.

"Ya Lara çok komiktiashoahaohaozhaishoahaoahaihsiahaishoahaoahaoahaoah komiktin"

Gülmekten konuşamayınca asıl o çok komik oluyordu ama şuan bu konuyla değil beni neden çok komik bulduğuyla ilgilenecektim.

"Neden?" diye sordum. Gülmesini durdurunca -yaklaşık 2 dakika sonra- sorumu yanıtladı.

"Ya masa örtüsü nerden aklına geldi? Ayrıca niye hemen araya giriyosun mal ahaushauhauahauahaua"

"Tamam be" diyip bende gülmeye başladım.

Mağazadan çıktığımızda Sıla Buse'yi aradı ve nerede olduklarını sordu. Öğrenip Buse'nin olduğu yöne yöneldik.

"Ya vermedi poşeti işte kurtulamıyorum ben bu manyaktan" diyip karşıladı bizi.

Aslında alışveriş yapmayı çok sevsem de şuan kendimi sersem gibi hissediyordum ve bir an önce eve gitmek istiyordum. Tabi kendi saçma ruh halimin değişmesiyle Sıla ve Buse'nin gününü mahvedecek değildim. Tek başına eve gidip onları da tek bırakmak daha mantıklıydı.

"Ben eve gitsem iyi olacak. Size iyi eğlenceler".

"Ya neden saçmalama daha yeni geldik Lara". İçten gülümsemesiyle bunu söyleyen Buse'ydi.

"Cidden gitmek istiyorum. Pek keyifli hissetmiyorum. Bilirsiniz ya" dedim. Sesim de iyi çıkmıyordu ve oldukça yorgun hissediyordum. İlaçlarımı da içmediğim için bedenim beni fazla zorluyodu.

"Peki ama gelmemi istersen gelebilirim biliyorsun"

"Hayır hayır. Kendim gidebilirim." diyip ilk Sıla'ya sonra da Buse'ye sarılıp vedalaştım.

Alışveriş merkezinden çıkıp eve doğru yürümeye başladım. Ev buraya uzak olmasa da , yakın da sayılmazdü. Yürüme 20-30 dakika kadar sürüyordu.

Taksiye binmeyi de düşünmüştüm ama havanın iyi olması da yürümek istememe bir sebepti. Kendimi yorgun hissetsem de yürümek iyi gelebilirdi.

İlaçlarımı unuttuğum için içimden kendime küfürler savururken telefonumu çıkarıp ilaç saatlerinde alarm kurdum. En mantıklısı buydu çünkü çok zeki ben sürekli unutuyordum ve sonucu da hastanede serumla baş başa birkaç saat geçirmek oluyordu.

Kulak kristallerimle ilgili problemlerim vardı ve bu da dengemi etkileyerek baş dönmesi ve göz kararmasına sebep oluyordu. Üzüntü veya fazla stres yapınca kendini daha da çok belli ediyordu. Zaten stresten kaynaklandığı için aynı durumda da şiddetini arttırıyordu ve bayılmaya kadar gidebiliyordu.

Telefonumun melodisiyle düşüncelerimden kurtulurken telefon ekranına dönüp kimin aradığına baktım. Ah! Tabi ya. Dünden beri onu aramamıştım ve kendimi suçlu hissediyordum.

"Alo "

"Alo. Nasılsın Lara? Dünden beri aramayınca merak ettim meleğim."

"Unutmuşun baba pardon. İyiyim ya sen?"

"Aynı işte kızım. Keyfin nasıl memnun musun hala İstanbul'dan?"

"Rahatsız edici birşey yok baba. Her şey yolunda. Sadece seni özledim."

Evet babamı ciddi anlamda çok seviyordum ve çok özlemiştim. Zaten İzmir'i çekilir yapan tek şey babamdı.

"Bende seni birtanem. Fikrini değiştirdiğin her zaman buraya dönebilirsin biliyorsun."

"Düşünmüyorum baba. Seni görmek için dönerim sadece"

"Sen bilirsin kızım."

"Görüşürüz baba. Seni seviyorum."

"Bende seni."

Konuşma bitince telefonumu tekrar cebime koyup yürümeye devam ettim.

Gelen mesaj sesiyle tekrar telefona döndüm.

Gönderen: Sıla

"İyi misin?"

Gönderilen : Sıla

"Evet."

Evin önüne geldiğimde kapıya atılmış bir zarf dikkatimi çekti. Eğilip zarfı yerden aldım ve incelemeye başladım. Zarfın üzerinde kocaman "Üzgünüm." yazıyordu.

Zarfın kime gönderilmiş olduğunu bilmiyordum ama bana gönderilmediği kesindi. Çünkü gerçekten kimsenin zarf gönderecek kadar bile umrunda olduğumu sanmıyordum.

Telefonumu çıkarıp rehberden Sıla'nın adını buldum ve onu aradım. İkinci çaldırmada açmıştı.

"Sıla"

"Dinliyorum Lara"

"Kanka burda bi zarf var yani bizim kapıdaydı ama bana gelme ihtimali yok senin mi bu kimin?"

Düşünürcesine sesler çıkarttı ve cevap verdi.

"Bana da zarf gelmez ki bilmiyorum aç bak sen gelince ben de bakarım."

"Tamam görüşürüz."

"Öptüm."




KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin