"Penthos,yardım et. Lütfen gitmek istemiyorum. "
"Yetişemiyorum Poine,tutmaya çalış elimi. POİNE!"
"PENTHOS!! SENİ ÖZLEYECEĞİM..."
"SENİ BULACAĞIM POİNE. SÖZ VERİYORUM."
Bembeyaz biryerde uyandım. Üzerinde olduğum yer kar gibiydi. Ama soğuk değildi. Yumuşaktı. Ellerimden destek alarak doğruldum. Boşluktu. Bomboştu. Penthos! Onu sonsuza kadar kaybettim. Şuan neredeyim? Birden karşımda yatağında yatan güzel bir kızın görüntüsü belirdi. Fani bir kızdı. Neden bu kızı gösteriyorlar bana? Ona ceza mı verecektim? Yavaşça görüntüye yaklaştım. Kız irkilip uyandı. Etrafa bakındı. Beni gördüğünü sanıp tam kaçacakken,kafasını geri koydu yastığa. Beni göremiyordu. Çok güzel bir kızdı. Kumral saçlı,mavi gözlüydü. Cezbediciydi. Peki bu kızla ilgim ne? Birden yer sallanmaya başladı. Yavaş yavaş çatlıyordu,ayağımın altındaki yer. Ayağımın altından kayıyordu. Ve düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POİNE
General FictionBir Tanrıçanın sürgün edilmesinin hikayesi.Tamamiyle kurgudur. Gerçekle bir bağlantısı yoktur. Kafamdaki cümlelerin somut halidir.Rahatsız olucaklar okumasın.
