Kalbim göğüs kafesimden kurtulmak ister gibi çarpıyordu.
Odamdan çıkmak sorun değildi ama odamdan Gece'ye gözükmeden çıkmak sorundu. Neden bilmiyorum ama bunu gizli yapmam gerektiğini düşünmüştüm.
Sonunda taht odasının kapısını açtığımda gözlerim tüm odayı taradı Concordia'dan bir iz ararken yavaşça kapıyı örterek tam anlamıyla içeri girdim.
Oda boştu , her halde henüz Concordia gelmemişti. Oysa ki tam vaktinde geldiğimden emindim.
Ne yapmam gerektiğini bilemedim bir an, zaten babamla yüz yüze görüşeceğimi düşünmek benim hayal dünyamın renkli kapısından kaçan bir umut ışığı gibiydi. Gözlerimi sımsıkı yumup açtığımda daha önce fark etmediğim karanlık dikkatimi çekti.
Bir insan bedenine benziyordu. Daha dikkatli baktığımda orada biri olduğuna emindim ve bunu Concordia olmadığı belliydi.
Gözlerimi birkaç kez kırpıp açtım , hayal de görmüyordum.
Sonunda gölgeye doğru yaklaştığım da o da ışığın vurduğu alana hareket etti.
Işık fazla net olmadığı için yüzünü tam görmem imkansızdı , anlayabildiğim tek şey onun bir erkek olduğuydu ."Merhaba" derken titreyen sesim duygularımı açığa vurmuştu. Kısa bir an gel git yaşıyor gibi olmuştu dudaklarının aralanıp kapandığını görebiliyordum. Sonunda hareket eden başını gördüm. Belki de sesi yoktu? Konuşamıyordu?
Fakat asıl garibime giden şey amazon kampında bir erkeğe rastlamış olmaktı.
"Konuşamıyor musun?" dedim bu kez öncekine oranla daha düzgün bir ses tonuyla.
Bu kez sessizlik iki dakikayı bulmuştu ve ben Concordia'nın gelişini tekrardan beklemeye başlamıştım. O sırada sesi duyuldu "Konuşmamı istediğinden emin misin?" sesi kendinden emin olduğu kadar yanlış bir şey yapıyormuş gibi tereddütlüydü. Sesi kulaklarıma ulaştığında kapıldığım büyü tarif edilemezdi. Belki de bahsedilen erkek cadılardan biriydi.
Sesini tekrar kulaklarıma doldurma arzusunu bastıramayarak "Evet" dedim "Sen kimsin?" bu kez daha net bir şekilde "Stark" dedi. İsmi ve telaffuzu ... Daha önce bir sesin bende böyle bir etki yarattığına şahit olmamıştım.
Concordia'nın sesini ilk duyduğum an canlandı aklıma , o bile böyle değildi.
"Bende ..." dememe kalmadan "Venüs , biliyorum." Dedi.
İsmimi ilk kez bu kadar sevmiştim. Sanki adımı ilk kez duymuştum.
Büyüsünden kurtulmaya çalışarak "Concordia'yı gördün mü?" dedim "O gelmeyecek , seni ben götüreceğim" dedi. Konuştukça etkisini yitirmesi gerekirken her salise artarak ruhuma işliyordu sesi söylediği hiçbir şeyin bir anlamı yoktu o anda.
"Nereye?" demeyi akıl edebildim sonunda "Babana."
"Nasıl ?" dememe kalmadan "Beni takip et" dedi. Karanlıktı ve sadece duyduklarıma göre hareket ediyordum. Galiba tahtın arkasına gelmiştik. Ardından gizli bir kapı açmış olmalıydık . Önden geçmem için elini yavaşça sırtıma yerleştirmiş ve 5 salise geçmeden elini çekmişti büyük bir suç işlemiş gibi. Elinin çıplak tenime değdiği yer alev alırken bunu düşünmemeye çalışarak ilerledim. Düşünmemeye çalışıyordum sadece kokusu burnuma doluyordu ve bu koku tarif edebileceğim bir şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMAZON ☽☾
FantasyBundan yüzyıllar önce yine oradaydı. Kadın, tarihin tozlu sayfalarında bile yer etmiş bir savaşçıydı. Bu savaşçı kadınlar, korkusuzdu, acımasızdı, güçlüydü, kararlıydı, zeki ve çevikti, bir meleği andıran kadar güzel bir şeytan kadar sinsiydi. İsted...