"Ee Calum, akşam gitmiyor muyuz?" diyerek yanımıza gelen Michael'a döndüm. Akşam Sydney'in en büyük yarışlarından biri düzenlenecekti. Calum ise burada baş yarışçıydı. Gitmemesi olanaksızdı.
"Elbette gideceğiz Michael, baş ysrışçı benim."
"Seni şanslı sürtük." Calum sırıtarak Michael'ın saçlarını karıştırdı. Bu ikisi çocukluktan beri arkadaşlardı ve hiç birbirlerinden ayrıldıklarını görmemiştim. Neredeyse beni unutacaklardı. Ve neredeyse işemeye bile beraber gideceklerdi.
Burada olduğumu belli etmek istercesine koluna sardığım parmaklarımı sürttürdüm. Anlamış olacak ki başını hemen eğip yüzüme baktı.
"Bebeğim? Ne oldu?" Bu şekilde benimle ilgilenmesini seviyordum. O, her zaman sert ve soğuk yapıya sahip olan Calum Hood, sevgilisiyle konuşurken bir kedi kadar uysal oluyordu.
"Bu renkli unicorn boku yüzünden beni unutma," diyerek kaşlarımı çattım.
"Siktir git, Artemis!"
Dil çıkararak Calum'un kolundan çıktım. O ise sırıtıyordu. Piç, kurusu beni sinirlendirmekten zevk alıyordu.
"Aferin, Artemis. İyi seçimdi."
"Siktir git Michael. Biraz daha üstğme gelirsen Chole'a, Jade'in sana asıldığını ve senin ona söylemediğini söylerim." Sırıtışıma karşılık kocaman gözlerle bana baktı. Ardından ağzından bir kaç küfür savurdu.
"Siktir, bunu yapamazsın!"
"Ben Artemis'im renkli bok. Elbette yaparım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Take Me To Church ● Hood
Fanfiction"Beni kiliseye götür bebeğim, seni ilk gördüğüm yere."