Becoming Autumn
Genç kız ne yapacağını şaşırmıştı. Bir gün elbette tanışacaklardı ama bu kadar erken olmasını hiç beklemiyordu. Bilseydi en azından kendine biraz da olsa özen gösterirdi.
Stiles eşeği haber vermek şöyle dursun kendisine çeki düzen vermesi için bir imada bile bulunmamıştı.
Kayınvalidesinin karşısına kim bilir ne kılıkta çıkmıştı. Tamam evet Stiles'ın yanına geleceği için hazırlanmıştı ama annesi olsaydı daha olgun şeyler giyerdi. Kadının düşes olduğunu bilmiyordu ama Vikontes olduğunu zannediyordu Autumn.
Üzerinden ilk şaşkınlığını artıktan sonra reverans yaptı. Vikontes Cromwell diye eklediğinde düşes gülmemek için kendini zor tuttu. Oğlunun neden kendini dük değil de vikontun oğlu olarak tanıttığını bilmiyordu. Evet neden olduğunu aslında biliyordu ama anlam veremiyordu.
Fakat biricik oğlunun evlenmesi için de bu küçük oyuna itiraz edecek değildi. Bu küçük hanımefendiyi de beğenmişti.
Nazik ve çok şeker bir kıza benziyordu. Ayrıca iyi eğitimli ve düzgün bir aileden geldiği de belliydi. Ilk gözlemleri bunlardı dul düşesin.
Kız kapıda kalınca içeri davet etti Düşes Cromwell. Kız hafifçe utanarak içeri girdi ama hala resmi bir takdim bekliyordu. Ama Stiles öylece bekliyordu, belli ki evlenme teklifinde ve ilan-ı aşkında ciddi değildi. Ne bekliyordu ki o da aynı Paul gibiydi.
Bu düşüncelerle gözleri doldu Autumn'un.
Buğulu gözleri ile Stiles'a baktı ilkin fakat genç adamdan hala tepki yoktu. Bunun üzerine boğazını temizleyip konuşmaya karar verdi.
"Lord Cromwell tanıştırmadı ama ben kendisinin komşusuyum. Üzgünüm Vikontes yanlış bir zamanda geldim" diyerek hızlıca reverans verip evden çıktı.
Düşes de Stiles da şaşkınlığa uğramıştı. Stiles annesi apar topar baskın yapar gibi geldiği için kızgındı sadece. Bir gün geçmesine rağmen kızgınlığını atamamıştı bu yüzden de takdim etmek aklına gelmemişti. Takdim etmek şöyle dursun kızın buna bozulacağı aklının ucundan geçmemişti.
Şaşkınlıkla annesine döndüğünde annesi peşinden git diyerek kapıyı gösterdi.
Autumn ise gözyaşlarına engel olamıyordu. Onu annesiyle tanıştırmaya bile layık görmemiş olmalıydı. Madem tanıştırmayacaktı neden genç kızı çağırmıştı öyleyse.
Tabii ya annesi sürpriz yapmış olmalıydı yoksa genç adam böyle bir hatayı asla yapmazdı, kendisi ile yatıp istediğini almıştı sonuçta. Neden evlenmek istesin ki?
Bu düşüncelerle hem ağlayıp hem yürürken birinin kolundan tutmasıyla durmak zorunda kaldı.
Stiles kolundan tutup çevirdiğinde gözlerini silmeye fırsat bulamamıştı.
Stiles ise genç kızın gözlerini yaşlarla gördüğünde ikinci şokunu da yaşamıştı. Ne diyeceğini bilememişti genç adam, sevdiği kadının bu olaya bu kadar içerleyeceğini asla tahmin edemezdi.
Bütün bunlar bir yana onun ağlıyor olması ise canını ayrı sıkmıştı.
Genç kadının gözyaşlarını silerken "Meleğim neden ağlıyorsun?" diye sordu. Genç kızın ise hıçkırıkları dahada şiddetlenmişti. Buna anlam veremeyen Stiles ise soran gözlerle bakmaya devam etti.
Autumn ağlamayı kestiğinde konuşmaya başladı.
"Anneni yalnız bırakma, niye buraya geldin ki ? " dedi.
Genç adam ise cevap olarak kızı kolundan kendi evine sürükledi ve hâlâ açık olan kapıdan içeri soktu.
Autumn ise olaylara anlam veremiyordu. Genç adama söz geçiremeyeceğini anlayınca onu serbest bırakması gerektiğini anladı.
Adam onu sürükleyip salona getirdi.
"Annecim işte bu gelinin, sevdiğim kadın, Kont Crimpton'un kızı Leydi Crimpton" dedi ve kızın dudaklarına yapıştı.
Dudakları kızın dudaklarını hapsetmişti yine. Öpücükleri iyice derinleşirken Stiles'ın annesinin öksürüğü ile ayrılmak zorunda kaldılar.
Genç kız acelece yapılan bir reveransın ardından "Merhaba efendim" dedi yüzünde kocaman ve utangaç bir gülümseme ile.
"Merhaba kızım, sen benim oğluma bakma o emri vaki yaparak geldiğim için hala bana kızgın. O yüzden seni takdim etmeyi unutmuş olmalı" dedi ve genç kıza kusursuz bir gülücük gönderdi.
Genç kız ise orta yaşlarını geçmiş bu hafif ihtiyar haline rağmen kusursuz görüntüsünü incelerken hayranlıkla iç çekti. Acaba kendiside yaşlanınca bu kadar güzel olabilir miyim diye içinden geçirdi. Stiles'ın annesi oturması için kanepeyi gösterince karşısındaki kanepeye oturdu genç kadın.
Iki kadın koyu bir sohbete koyuldular. Ikisi de halinden çok memnundu.
Ve ufuktaki gelecekten ikisinin de haberi yoktu.
~ Meraba :) Arkadaşlar biraz tanışıp kaynaşalım ya :)
ekleyebilirsiniz :)
https://www.facebook.com/?_rdr#!/elif.aslan.9469?ref=m_notif¬if_t=group_comment_reply&__user=1495539713
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Becoming Autumn
RomanceKülkedisi her zaman kız değildir. Peki ya külkedisi erkekse ve kaçarken ayakkabı bile bırakmadıysa?