Arkasını dönmesiyle onun gözlerini görmesi bir oldu Autumn'un. Genç adamın gözleri de şaşkınlıkla açılmıştı. Her ikisi de bu karşılaşmayı onlarca farklı şekilde hayal etmişti ama bu şekilde olacağını kimse bilemezdi ki.
İkisini keyifle izleyen Cherry hafifçe öksürdü ve Paul'a dönerek "Autumn'u hatırlıyorsun değil mi ? Kont Crimpton'un kızı " dedi. Ardından Autumn'a dönerek "Tatlım Paul'u unutmuş olamazsın " dedi.
"Cher bizi tanıştırmana gerek olmadığını biliyorsun değil mi ? Ve soruma hala cevap vermedin Eduordo nerede ?" dedi Paul.
Autumn gözlerini hayalkırıklığıyla yere indirdi ve Cherry'e dönerek "Gitmem gerek Cher arabamız yolda kaldı , babama haber vermem lazım " dedi.Sonra da atına binerek uzaklaştı. Yıllar sonra ilk kez karşılaşmışlardı ve Paulun tek yaptığı şey Cher'e Eduardo'yu sormak oluyordu.Genç kadının gözleri yaşardı ,hayal ettiği karşılaşmanın bu olmadığı kesindi.Atıyla beraber evlerinin bahçesine girince atını durdurdu ve aşağı indi babası onu bu halde görünce ne yapacaktı kim bilir ?
***
Eve gelmesinin üzerinden 1 hafta geçmişti ama Cherrylerin önündeki karşılaşmadan sonra Paul ile hiç görüşmemişti .Görünen o ki genç adamın buna pek niyeti yoktu.
Kasabada 3 gündür herkes kasabaya yeni taşınan lorddan bahsediyordu.Aç ıkçası Autumn, Margaret ve Cherry de onu çok merak ediyorlardı.
Ah , söylemeyi unuttum. Autumn farkedemese de o gün ormanda Cherry'nin öpüştüğü çocuk Paul'un kuzeni Eduardo'dan başkası değildi.
Ayrıca Eduardo yalnızca Paul'un kuzeni değil Cherry'nin de nişanlısıydı.Tabii ki Autumn Cherry'nin ondan habersiz nişanlandığını duyunca kıyametleri kopardı.
Neyse ki sevgili okuyucularım, Autumn benim gibi kinci olmadığından siniri 3-4 güne geçti.
Kasabaya yeni taşınan Lord kaynaşmak için bir balo düzenlemese Autumn bu akşam da geldiğinden bu yana her akşam yaptığı gibi -2 haftadır -aşçılarıyla yemek yapma derslerine devam edecekti. Kim bilir bu balo eski aşıkları yeniden buluştururdu. Üzerindeki elbiseye bakınca memnuniyetle gülümsedi genç kız. Autumn göğüs kısmı fransız dantelleriyle süslü belden oturtmalı lacivert elbisesini giymişti . Saçlarını ise hizmetçileri Anne yukarıdan hoş bir topuz yapmıştı. Aynada kendini memnuniyetle izledikten sonra aşağıda onu bekleyen babasının yanına indi ve hiç kimsenin bilmediği şu lordun balosuna doğru yola çıktılar.
***
Bütün akşamdır yüzünden düşürmediği gülümsemesini karşısındaki genç adama da attı ve dansın bitmesiyle reveransla eğildi.
Başka birinin onu dansa kaldırmasına fırsat vermeden hızlıca sevgili arkadaşı Cherry'nin yanına gitti genç kadın.Kulağına eğildi ve ;"Cherr yalvarırım ne yap ne et onu bahçeye gönder onunla konuşmazsam çıldıracağım lütfen " dedi .
Cherry şaşkın gözlerle arkadaşına baktı ve başını salladı "Merak etme tatlım onu ne yapıp ne edip bahçeye göndereceğim " dedi .
Cherry bir işi kafasına koyduysa başarır sevgili okuyucular hele ki söz konusu biricik arkadaşı Autumn ise ...
***
Ayak seslerini duyduğunda bahçede volta atmayı kesti genç kadın. Sakin olabilmek için derin nefesler alıyordu ama pek de işe yaradığı söylenemezdi.
Cesaretini toplayıp arkasını döndü.Görmeyi beklediği yüz tam karşısında duruyordu sadece iki adım uzaklıktaydı."Ee çocukluk arkadaşım , nereye kadar sürecek bu soğukluk " dedi genç kadın.
"Soğukluk mu ne soğukluğu ? Hatta gel sohbet edelim , bana Fransadaki balolarından bahsetmeye ne dersin . Düklerden , kontlardan flörtlerinden. Ama yok beni aptal yerine koymak daha eğlenceli değil mi Autumn ? " dedi genç adam hırsla.
Autumn şaşkınlığının yanı sıra içten içe de çok seviniyordu o soğuk bakışlarına rağmen Paul onu kıskanıyordu. Genç kız ne yaptığına kendiside anlam veremese de arkasını dönen genç adamın bileğinden tuttu ve kendine çevirdi , parmaklarının üzerinde yükselip genç adamın pembe sevimli dudaklarını kendi dudaklarına hapsetti.
Genç adamın kendisini itmesiyle anın büyüsünden kurtulan genç kadın şaşkınlıkla karşısındaki yüze baktı.
"Gördüğüm kadarıyla Fransa'da bayağı bir tecrübe edinmişsin.
Senin hakkında söylenen dedikodular doğruymuş . Küçük masum Autumn'umuz artık pek de masum değilmiş " dedi Paul ve arkasına bile bakmadan bahçeden çıktı.
Belkide çıkmadan önce son bir kez baksaydı yere çökmüş omuzları hıçkırıklarla sarsılan Autumn'u farkedebilirdi veya yağan yağmuru...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Becoming Autumn
Storie d'amoreKülkedisi her zaman kız değildir. Peki ya külkedisi erkekse ve kaçarken ayakkabı bile bırakmadıysa?