-1-En güzel yaptığım şey-

38 5 2
                                    

İnsanlara güvenmemeyi öğrendim. Ama pastalara, asla! Son parçayı da yuttuktan sonra bir dilim daha istedim. Kafe bu gün o kadar kalabalıktı ki kahve içenlerin oturduğu bar tarzı bölümde pastamı yiyordum. Pazar günlerinden nefret ediyorum. Beni burada yirmi sekiz dakikadır bekleten arkadaşcığımı tekrar aradım.

-''Melike geliyor musun artık?''

-''Yok eee benim anneannemin komşusunun ayağı kırılmış kanka ona geldim.''

-''Sanane anneannenin komşusundan ?''

-''Sonra görüşelim çekmiyor bay bayyy.'' Dedi ve kapadı.

Önümde yeni gelmiş bir pasta dilimi anneannesinin komşusunun –büyük ihtimalle dağda veya metro da yaşıyor-ayağı kırılmış arkadaşımın bu oyuna ne kadar devam edeceğini düşünüyordum.

-''Noldu ikinci dilimini de bakarak mı yiyorsun?'' Diye sordu önümdeki tezgahı silen çocuk. Onu buralarda ilk kez görüyordum.

-''Evet.'' Dedim sevecen bir tavırla.

-''Ne kadar akıllıcaymış.'' Dedi alayla. Al işte.

-''Seni ilgilendirmez.'' Dediğimde yeni bir müşteri kahvenin soğuk olduğundan şikayet ederek konuşmayı bitirdi sağolsun.

İkinci dilimi yemeden gidebilirdim, fakat canım yemek istiyordu bu yüzden Ceren'e sinyal yollayıp yanıma gelmesini sağladım.

-''Buyurun Yumurta hanımefendi.'' Yumurta. Evet adımın öğrenilmesini istemiyordum. Aptalca bir takıntı. Hatta Yumurta adını ise Miray kek yaparken yumurta kırmayı unuttuğu için söylemiştim bir zamanlar.

-''Şuradaki yeni çalışanınız bana ve pastama laf attı lütfen bu pastayı onun suratına yapıştırır mısın?'' dedim ve güldüm. Umarım espri yaptığımı anlamıştır çünkü üçüncü dilimi almak istemiyordum.

-'' Demen yeter gülüm.''

-''Neyse sen şu pastayı paket yap ta evde bol bol pastaya bakarak düşüneyim.''

-''Sana anlatacak çok şeyim var yarın mutlaka gel.''

-''Tamam.'' Dedim ve yerimden kalkıp kapıya gittim ve çıktım. Hesap ödemedim çünkü babam bu kafenin sosyalleşebildiğim tek yer olduğunu anlayınca yıllık kahve ve pasta paramın iki katını önceden ödemişti.

Okulumdan kimsenin beni görmemesi umuduyla gözlüklerimi taktım ve hızlı hızlı eve yürüdüm.

Kendime koyduğum bazı kurallar vardı;

1. Gerçek adını kimseye söyleme

2. Göz teması kur (Genelde bu şekilde daha etkili konuşup insanları kendimden uzaklaştırırım.)

3. İnsanlara güvenme

4. Sanal arkadaşlar daha iyilerdir ama yinede güvenme

5. Aşık olma

6. Dikkat çekme

7. Mecbur kalmadıkça sadece pasta kek ve çikolata ye

Hafif göbeğim olabilir ama bu pastalarla alakalı değil tamamen midemin suçu.

Salonda belgesel açıp babamı uyuz etmeye başladığımdan beri odama kocaman bir televizyon aldılar ve artık aslan çiftleşmesi çıkınca değiştirmek zorunda kalmıyorum ve aşk filmlerinde rahatça ağlayabiliyorum.

Yaz tatilinde bile alarm kurup kafeye gidiyorum bence bu çok komik ve acınası bir durum. Siyah şort, üstünde '' Keep calm and eat cupcake'' yazan tişörtümü yedim. Pardon giydim. Ve kafeye doğru yürüdüm.

-''Günaydın omlet kafa''

-''Günaydın pastırma kafa.'' Ceren'in saçları kırmızı ve hafif dalgalı olduğu için pastırmaya benziyordu.

Uyuz çocuk büyük gözlüklerinin arkasından bana bakıp sırıttı. Üzgünüm tatlım ama çok sinir bozucusun.

Ceren bana sürekli sevgililerini, müzik grubunda ne yaptıklarını, ilk yamaç paraşütü deneyimini falan anlatırdı. Bu beni eğlendiriyor ve sanki onları ben yaşamışım gibi hissettiriyordu. Bu günde dün sabah kahve makinasını tamire gelen çocuğun ne kadar yakışıklı olduğunu anlatıyordu.

Bir–iki saat sonra kafe kalabalıklaştı ve Ceren işinin başına dönmek zorunda kaldı. Bende dün başladığım kitabı okumaya başladım.

-''Şimdide kitaba mı bakıyorsun yoksa gerçekten okuyor musun ?''

-''Ha ha ha.'' Bu benim çekil git başımdan senle ilgilenecek kadar düşük bir insan değilim, düşüncelerin beni güldürmüyor lütfen oksijen alanımdan çıkar mısın gülüşümdü. (Açıkcası genelde böyle gülerim.)

-''Tamam tamam neyse kahveni getirdim.''

-''Hee tamam sağol.''Dedim ve çocuğu süzmeye başladım. Tezgahın arkasından ilk kez çıkmıştı ne de olsa. İnceydi spor salonlarında yapılmış güzel bir vücudu yoktu boyu uzun, saçları siyahtı yapılmaya çalışılmış fakat olmamıştı hatta baya komik duruyordu. Gözlerinde ise dün ki gibi turuncu gözlükler vardı.

-''Şimdide bana mı bakmaya başladın? Neyse alıştım ben. Ceren'den öğrendiğime göre artık sürekli bana bakacaksın sanırım.''

-''Neden sana bakacakmışım ya gerizekalı!''

-''En güzel yaptığın şey o çünkü.''


isimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin