Eve girince ayakkabılarımı çıkardım ve kardeşim Elif'in bacağıma yapışmasına izin verdim.Tanımadığı biri bile olsa bacaklara sarılıp dolanmayı çok seviyordu. Salona girince annem elinde tabaklarla babamın yanına bilgisayarın başında buldum. Benim geldiğimi gördüklerinde annem gülümsedi.
-''Okulunu bulduk sende istersen cuma günü kaydını yaptıracağız.''
-''Fark etmez diğer okuluma uzak olsun yeter.''
-''Kafenin 2 sokak üstü.''
-''Tamam süper. Ben aç değilim odama gidiyorum.'' Dedim annemin itiraz etmesine izin vermeden bacağımda Elif ile ne kadar olabilirse o kadar hızlı odama gittim. Yılbaşı ağacımızdan çaldığım beyaz ışıkları yaktım. Bilgisayarımı çantamdan çıkardım ve bitirdiğim birkaç kitabın yorumlarını bloguma girdim. Elif bu sırada çoktan bacağımı bırakmış odamı karıştırıyordu. Kendisi Annem gibi sarışın ve incecikti. İki yaşındaki çocukların çoğundan uzundu.
Saat sekizi geçerken annem bir tepsiyle içeri girdi.
-''Aç olduğunu biliyorum tatlım ve seninle bir şey konuşmam gerek.''
-''Dinliyorum.''derken ağzıma patates attığım için sesin boğuk çıkmıştı.
-''Elif büyüyor ve artık bakıcıyla bırakabilirim onu. Ve işime geri dönmek istiyorum.''
-''Tamam olur ben Eli ile ilgilenirim arada.''
-''Senin okulunda işe başlayacağım. İstemezsen anlarım ama daha tam iyileşmemişken seni fazla uzağa yollamaya niyetim yok.''
-''Ben hasta değilim anne. Ayrıca senin tercihin benim için sorun olmaz.''
-''Özür dilerim. Şimdi ben gidiyim sen yemeğini ye. Fikrini değiştirirsen söyle.''
-''Çıkarken Elif'i de alsana.''
Sonunda yalnız kalınca Melike'yi Skype'dan aradım. Melike okulda beni anlayan tek insandı. Adımla hitap etmesini istemediğimde hemen anlayış göstermiş hatta ikimizin takma adlarının yazılı olduğu kolyeler almıştı.
Birkaç çalıştan sonra açtı.
-''Selam bebek.''
-''Okulumu değiştirdim.'' Bir anda demek en iyisi diye düşündüm fakat nerdeyse kalbine inecekti.
-''Ne! Şakamı yapıyorsun?''
-''Hayır. Kaydım yapılacak Cuma günü Annemde orda çalışmaya başlayacak galiba benim için en iyisi bu.''
-''Sensiz ne yapacağım ben okulda?''
-''Seninde gelmeni istemem bencillik mi olur? Kafenin orda ki okula gideceğim ama senden bunu isteyemem kusura bakma.''
-''Seni anlıyorum bunu ailemle konuşurum fakat izin vereceklerini sanmıyorum.''
Kısa bir süre yere boş boş bakıp düşündüm. Gerçekten onsuz çok zor olacaktı. Bana yaptıklarını affetmem normal değil ama onu anlıyorum ve ondan ayrılmak istemiyorum.
-''Yarın kafeye geleceğim. Önemli bir konu var ama seni kaybedeceğim diye korkuyorum.''
Anlamamazlıktan geldim ve onayladım. Sonrasında bilgisayarı kapatıp kendimi biran evvel yarın olsun diye uyumaya zorladım.
Kafeye gittiğimde Melike yerinden fırlayıp bana sarılıp ağlamaya başladı. Benimde gözlerim dolunca onu biraz daha sıktım.
-''Özür dilerim.'' Deyip beni bıraktı ve masaya oturdu.
-''Hemen anlatıyorum sakın lafımı bölme yoksa bir daha anlatamam.'' Ona bu acıyı çektirmemek ve her şeyi bildiğimi ve onu her şeye rağmen affettiğimi söylememe izin vermeden başladı ve hızlı hızlı anlattı. Göz teması kurmaktan çekiniyordu.
-'' Burak seninle çıkarken bende onu seviyordum. Birden sen onla çıkmaya başlayınca ben kendimi çok kötü hissettim. Kendimi benimle olmayacaksa onunla olsun diye yatıştırıyordum. Aranız çok iyiydi ve yavaş yavaş sizden uzaklaşmam gerek diye düşündüm. Fakat o benim yanıma gelip durdu ve işte ...''
-''Melike biliyorum.''
-''Bilmiyorsun ne kadar rezil biri olduğumu bilmiyorsun. Kendime acıyorum.''
-''Senden vazgeçemem. Kendimi senin yerine koydum ve düşündüm. Kendini suçlamayı bırak. O gerizekalının beni okulda rezil etmesi, adımı söyleyerek bana bağırması... ondan iğreniyorum lütfen konuyu kapayalım ben her şeyi önceden öğrenmiştim.''
-''Sen benim en iyi arkadaşımsın. Kendimi o kadar kötü hissettim ki senin benden iyilerine layık olduğunu düşündüm. Lütfen beni bırakma.'' Elimi elinin üstüne koyup tam gözlerinin içine bakıp gülümsedim.
-''Yankı 2 tane kahve verir misin?'' Diye seslendim. Ceren ve Yankı yan yana film izliyormuş gibi bizi izliyorlardı. Sorumla irkilip hemen tezgahın arkasına saklandı.
Kapının zilleri çalınca ve kapıya çarpma sesi ve annemin sesi gelince kapıya döndüm.
-''Ah tatlım benim acil dışarı çıkmam lazım sen eve gelmeden gelmeye çalışırım. Elif yanında kalsın.'' Dedi aceleyle öpüp bize el sallayıp gitti.Tam o sırada durup arkaya döndü ve kahvelerimizi veren Yankı'ya baktığını gördüm. Bana göz kırpıp kafeden çıktı sonra.
Elif sabit durmayınca yere bırakıp
-''Sakın bir yere kaybolma.'' Dedim. Ne iyi bir ablayım.
Elif koşarken arkasından bakıyordum. Yankının bacağına sarılınca çocuk neye uğradığını şaşırdı. İlk başta güldü fakat Elif bırakmayınca bacağını sallamaya başladı.Yanımda Melike gülmeye başlayınca bende güldüm.Yankı bana bakıp ''Hiç komik değil'' bakışı attı.
Bir süre öyle dolandılar fakat en sonunda Yankı Elif'i havaya kaldırdı ve bir şeyler dedi. Sonra onu düşürüyormuş gibi yapınca Elif koşarak yanıma geldi. Melike Elif'i kucağına alıp konuşmaya başladı. Ceren'i görünce Elif yine yerinden fırladı ve yakalamaya çalıştı.
Ceren kaçsada yakalanacağını anlayınca Yankı'nın arkasına saklandı.Elif Yankı'nın bacaklarının arasından geçmeye çalışırken Yankı bacaklarını kapayınca elif sıkışıp kaldı.
Arkamdaki masada oturan teyze;
-''Küçücük çocuğa yaptıklarına bak.'' Deyip cık cık ladı.
Yankı Elifi kucağına alıp bizim masaya gelip oturdu. Yorgun gibi görünüyordu. Melike'yle tokalaşırlarken Elif Yankı'nın gözlüklerini kendine takınca ağzımdaki kahveyi az kalsın püskürtüyordum. Bu hallerine dayanamayıp fotoğraflarını çektim. Elifin ısrarıyla, Elif Yankı'ya sarılırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
isimsiz
Fiksi RemajaGarip bir insan olduğumu düşünmüyorum sadece belli takıntılarım var. Gerçekten aşık olabileceğimi düşünmüyorum çünkü insanlara güvenim yok. Gerçek adımı öğrenmek için hayatıma girmen gerek, Kalbime girmen için, beni takıntılarımla sevmen gerek. -Yu...