-3-

65 12 2
                                    

Multi Mayıs 😇

✨✨✨

Esnerken yorgunluktan uyuşmuş gözlerimi ovuşturdum. Saat şu an 1'di ve ben bir daha kalkamam diye yatmamıştım. Uykum açılsın diye 15 dakikada bir yüzümü yıkıyordum ama ne fayda. Artık hazırlanmanın vakti diye düşündüm ve dolabın karşısına geçtim. Kar taneli mavi  pijama altımla üstümdeki beyaz bol tişörtümü çıkararak yatağıma fırlattım. Ne giysem diye bakınırken gözüme düz, yakasında küçük bir cebi olan mor tişörtüm ilişti. Alıp üstüme geçirdim. Altına da koyu renk kotumu giyip tişörtümü kotumun içine soktum. Saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptım ve saate baktım '1:15'. Hazırlandıktan sonra yatağımın başına geçerek dolabımın içinden çıkardığım kalın battaniyemi sanki yatakta birisi yatıyormuş gibi yerleştirdim. Üstüne de yorganımı örttüm. Odamı son kez kontrol ettikten sonra gitmeye hazır olduğunu düşündüm. Kapımı aralık bırakarak aşağı indim. Siyah-beyaz spor ayakkabılarımıda giydim ve kapıyı sessizce çekerek yola koyuldum. Parka vardığımda Mayıs ve Hira beni bekliyordu. Hira biraz tereddütlü görünüyordu. Ona dik dik baktım. En son dayanamayıp konuştu.

-Bunu yapmak istediğimizden emin miyiz?

Biraz sert bir şekilde cevap verdim.

-Eğer böyle düşünüyorsan şimdiden gitmelisin.

-Demek istediğim o değildi.

-Hadi acele etmeliyiz. Benimle misiniz?

İkisi de kafasını salladıktan sonra ayağa kalktık ve yürümeye başladık. Yürürken kendimi Utku'yu düşünmekten alıkoyamıyordum. Acaba orda olur muydu? Olmazsa içeri nasıl girerdik? Böyle düşünmeyi bırakıp kendime kızdım. Hayatımda her zaman Utku var mıydı sanki? Orda olmazsa bir şekilde hallederdik. Pek uzun olmayan sürenin sonunda çilingirin önüne ulaşmıştık. Geceleri daha farklı -bir o kadar da korkunç- görünüyordu. Kapıya yanaşıp incelemeye başladık. Mayıs'a el fenerini biraz daha yakınlaştırmasını söyledim.

"Nasıl açarız burayı acaba?" diyip elimi tahtaların üzerinde dolaştırmaya başladım. O sırada gelen tanıdık sesle arkama döndüm.

"Eline tekrar kıymık bakmasını istemeyiz değil mi?" diyip elindeki malzeme çantasını kaldırdı Utku.
Gülümseyip yavaşça kenara çekildim. Önümden geçti ve çantasından birkaç alet çıkardı. Tahtalara Çakılı çivileri beş altı dakika kurcaladıktan sonra tahtaları söktü. Önünden geçerek içeri girdik.

"Oha burası nasıl bir yer böyle?!"

Hira haklıydı. Burası hem korkutucu hem de büyüleyiciydi. İnsanda ilk girdiğinde kaçma isteği oluşturuyor etrafı biraz inceledikten sonra ise sonsuza dek burada kalma isteği yaratıyordu.

"Acele etmeliyiz. Siz bu kata bakın biz de Utkuyla yukarıya bakalım."

Elimle Utkuya yukarıya gel işareti yaptıktan sonra merdivenleri çıkmaya başladım. Yukarı çıktığımda ilk önce tozdan biraz öksürsem de geçmişti. Hemen sağ köşede gördüğüm ahşap bir dolabın yanına giderek yere oturdum. En alt kapağını açtım ve defterlerden birkaçını çıkardım. Yarısını Utkuya uzattım ve diğerlerini de kendi önüme aldım.

"Önemli olduğunu düşündüğün bir şey olursa haber ver."

Yavaşça kafa sallayıp bakınmaya başladı. Bende kırmızı kapaklı bir defteri aralayıp rastgele ilk açılan sayfayı açtım. Bu sayfada isimler... vardı... Kayıtlar... İsim kayıtları... Tabi ya! Belki bu defterlerden birinden bu anahtarı kimin yaptırdığını bulabilirdik. Aşağı seslendim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 16, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GümüşGölge KöşküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin