11. Bölüm Korku Dolu Sahneler

44 6 4
                                    

Gelen can ve inciydi. Onları görünce gözüm ikisinin de ellerinin birbirinde olmasına takılıydı. Vay be artık can ve inci aşkı gerçekten başlamış mıydı?

Tanrımm! Gerçek bir aşk yaşamadan ölmekten korkuyorum.

Can ve inci meraba diyerek içeri girdiler. Bende kapıyı kapatıp onların arkasından salona ilerledim. Rüzgar da benim gibi onlara bakarak hafif gözlerini irileştirdi. Ve gülümsedi.

"ooo hayırlı olsun çifte kumrular"

Can da bir kahkaha atıp,

"saol kardeşim."

Dedikten sonra bana dönüp sinirli bir şekilde baktı.
Buradan sonraki sahnelerin sonucunda birisi kesin ölecek diye düşünüyorum.

"buket nerdesin kızım sen ya! Sabahtan beri seni arıyoruz! Niye açmıyorsun!? "

" hayır, niye bu kadar abarttınız ki ? Evdeydim ! Sanki evim yokmuş gibi konuşuyorsunuz!"

"buket sen ayakta uyuyorsun.
Yaren Paris'te. Bu sabah gitti.
Beni aradı ben de onu havaalanına götürdüm tabi deniz de yanımızdaydı. Hepimiz seni o kadar aradık vedalaş yarenle diye
Ama ulaşamadık. Ben de seni merak edip rüzgara seni aramasını söyledim."

Can bunları söylerken gözlerimden bir damla düştü.
Yaren gerçekten Paris'e mi gitmişti? Benim kaç yıllık kardeşim dediğim insan şimdi yok muydu? Kekeleyerek soru sordum.

"n-ne !? Paris mi yaren mi? Neden gitti ? Ne zaman gelecek?"

Can sakince hepsine cevap verdi.

"şimdi biliyorsun, Yaren'in geçen sene teyzesi öldü. Son teyzesi yani Yaren'in en sevdiği teyzesi ölmüş.
Annesi ve babası yeni kaza geçirdiği için bir hafta sonra gidecekler. Ama yaren beklemedi.
Hemen gitti. Gelmesi 3 ayı bulurmuş."

Of bu nasıl iş ! Sanki dizi izliyorum! Ve şuan her şeyden en son haberi olan salak kız gibi hissediyorum kendimi.

3 ay mı off ben 3 ayda nasıl yarensiz kalırım. Diye düşünürken can yeniden konuştu.

" evet buket. Bu yüzden bütün sabah seni aradım. Sen neden açmadın telefonunu ?! "

" şey, ben de sabah sim kartımı çıkarıp kitap okumuştum. Elim kırılsaydı da sim kartını çıkarmasaydım telefondan!! "

Can tepkisizce koltuğa oturdu. Sonra yeniden konuştu.

" yaren ölmedi buket! Teyzesi öldü. Yaren geri dönecek dedim. Buraları terk etti demedim. "

" saçmalama can! Ne diyosun sen ya ! Tamam yaren gelecek ama benim onu görmem lazımdı ! "

" biz seni aradık buket. Suç senin"

Of kafama... Aptalsın kızım sen bak böyle olur işte sonun! Senin ne haddine sim kartını çıkarmak! Of ya!...

........

... Aradan üç saat geçmiş, rüzgar ve can içeride oturuyor. Bizde biraz önce yemek yediğimiz için inciyle mutfağı topluyorduk. Sıla abla gelmemişti. Bugün izinli miydi acaba ? Aman neyse...

İnciyle mısır patlatmış, elimizde mısır kaseleri ile birlikte salona ilerliyorduk. Evet biraz saçma olabilir ama canımız korku filmi çekmişti. Can da bize siccin 2 filmini izlememizi önermişti.
Bizim grubumuzun olmazsa olmazı korku filmidir. Yaren de olsa keşke... Ama yapacak birşey yok! :(

......

Şu an inanılmaz kalbim çarpıyordu. Ama yanımda rüzgar oturuyordu. İnci ve can doğal olarak birlikte ikili kanepeye oturdular. Rüzgar korkmadığı için tekli koltuğa geçecekti ama ben korktuğum için rüzgarı yanıma aldım.
Ama şu an inanılmaz korkuyordum. Korkunç bir filmdi gerçekten. İkinci bir sahneye dayanamayıp rüzgarın koluna sarıldım. Tırnaklarımı batırmış olmalıyım ki rüzgar acıyla inledi. Sonrada beni kolundan çekip, kafamı göğsüne dayadı. Sonra da kulağıma fısıldadı.

"burayı istediğiniz kadar tırmalayabilirsiniz buket hanım. "

Neydi şimdi bu ?! Sanki bilerek tırmaladım! Allah allah ya!

İki gözüm de kocaman olmuş,filme odaklanmıştım.

Biz korku dolu sahneleri izlerken sonunda film bitti. Ama ben hala korkudan kıpırdayamıyordum.
Sanırım inci de korkmuş olacak ki can'a sımsıkı tutunmuştu.
Biz hala korkarken arka taraftan tak tak tak diye ses geldi. İşte ecelim geldi !

Hayır ! Ölmek için daha çok gencim ve güzelimm !!...

Tak tak tak sesi bir daha duyulduğunda bu sefer inci ve ben kuvvetli bir çığlık kopardık.
Can da tırsmış olacak ki, o da inci ve bana bağırmada eşlik etti.

Biz üçümüz bağırırken rüzgar,

"sakin olun sadece kapı. "

Diyerek ayağı kalkıp kapıya yöneldi. Ben de boş kalınca bir yandan canın diğer koluna yapılırken bir yandan da rüzgar'a " açma ! " Diye yakınıyordum. Ama rüzgar beni dinledi mi? Tabikide hayır!
Rüzgar adımlarını yavaşlatarak kapıya doğru ilerledi.

Rüzgar kapıya geldiğinde kapı deliğinden kim olduğunu gözetledi. Ve korku dolu bakışlarla bize baktı.

Şu an rüzgar bize dönmüş korkunç bir şekilde bakıyordu.
Biz de rüzgar'ın bu bakışlarını görünce daha çok çığlık atmaya başladık...




Lütfen votelerinizi eksik etmeyin. Ayrıca yorumlarınız benim için çok önemli...

Papatyam...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin