''Üzgünüm Kızıl, geciktim.'' dedi acı dolu fısıltılı bir sesle. Bana doğru dizlerinin üstüne kendini bırakmıştı.
''Rüzgar?!'' diye bağırdım ve ona doğru eğildim. Çok ağırdı. Yavaşça yere oturdum ve onun uzanmasına izin verdim. Ne oluyordu burada?? Allah'ım şimdi ne yapacaktım??????
****
Resmen bir panik halindeydim. Şuan soğukkanlı olup ne yapacağımı düşünmem gerekiyordu ama yapamıyordum. Yapabildiğim tek şey bacağımın üzerinde yatan rüzgarın kanlı suratına bakıp şok geçirmekti.
''Rü-rüzgar?'' sonunda ağzımdan bir kelime çıkmasını sağlayabilmiştim. Kendimi iyice topladım. Ellerimi yanağına koydum ve başını kendime doğru çevirdim. Amacım yüzünde herhangi bir mimik kıpırtı görebilmekti.
''Rüzgar beni duyuyor musun? Eğer bana yardımcı olmazsan buradan kalkamayacağız. Ve seni hastaneye götüremeyeceğiz. Durumun hiç iç açıcı görünmüyor.''
Bir şeyler söylemişti, daha doğrusu fısıltıydı. Anlayamamıştım. Kulağımı dudaklarına yaklaştırıp tekrar söylemesini bekledim. Söylemediğinde ise ona destek verircesine:
''Hadi Rüzgar bir şeyler yap ya da bir şeyler söyle!''
''Hastane olmaz Kızıl. Bırak burada kalayım, sabaha toparlanırım'' dedi fakat bunları acı dolu fısıltılarla ve sürekli olarak duraksayarak söylemişti.
''Saçmalama seni burada bırakmayacağım.''
''Kış geliyor. Hava çok soğuk..'' dedi acı dolu bir sesle. Hatta sesi bile çok az çıkıyordu. Tamamen fısıltıyla benimle anlaşmaya çalışıyordu.
''Rüzgar eğer bana biraz yardımcı olabilirsen seni buradan kaldırırız . Sonrasına da beraber bakarız. Bir şeyler düşünürüz.'' dedim artık yalvarır bir sesle. Yorulmuştum, Rüzgar'ın cüssesi yüzünden bacaklarıma kan gitmediğinden emindim. Geç olmuştu uykum vardı ve hava iyice soğumuştu.
''Kızıl şu halde bile mantıklı düşünen taraf yine benim sanırım, çünkü aslına bakacak olursan halimdende belli olacağı gibi bir gram mecalim yok ve sen beni kaldırdıp sonra bir seyler düşünmeye başlarsan işte o zaman ben tekrar yere yığılacağım ve onca çaba boşa gidecek.''
''Arabada yatma fikrine ne dersin?'' dedim çok saçma bir düşünceydi fakat hala evimi açacak kadar çok güvenmiyordum ona. Ama aynı zamanda sanki zalimce davranıyordum cünkü bu haldeydi ve yardımcı olmam gerekiyordu.
''Burada yatmayı tercih ederim.'' dedi
''Tamam evime gel orda bir şeyler ayarlarız sende uyursun.''
''Hiç davet etmeyeceksin sanmıştım.'' dedi ve sırıttı. Güldü ama aniden suratı tekrar acı dolu bir ifadeye büründü.
''Sanırım bir süre gülmesem iyi olacak yaralarım canımı acıtıyor.'' dedi
''Hadi mızıkçılık etmede seni kaldırmama yardımcı ol.'' onu kaldırırken o da yavaş yavaş yerinde doğruluyordu.
''Mızıkçılık ha? Bir gün bu şekilde dayak yersen gösteririm ben sana mızıkçılığı.''
dedi ve kolunu omzuma koyarak benden destek alıp kalktı. Kambur duruyordu ve çok yavaş ilerliyorduk fakat sonunda tepeden inmeyi başarmıştık. Eve vardığımızda kapıyı açtım ve içeri girdik.
''Sanırım artık yürüyecek gücüm kalmadı.'' dedi ve yavaş yavaş ağırlığını hissetmeye başladım. O eğildikçe ben büzülüyordum omzum küçülüyordu.
''Rüzgar!! İyilik yapalım dedik getirdik iki dakika daha dayansan ölmezsin!''
''Tamam tamam özür dilerim sadece çok uykum var.'' Onu nereye yatırmalıydım. İkinci katta da yataklar vardı. Büyük ihtimalle kalacak olan misafirler içindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
Teen Fictionkendi halinde, zengin ama şımartılmamış bir kadın. kendini tanrı sanan ama karanlığı dışında hiç kimsesi, hiç bir şeyi kalmamış bir adam. ve yolları kesişiyor. kader değil sebebi yollarının kesişmesinin, planlı bir oyun sadece. fakat bu plana dah...