yeni yenii

202 25 1
                                    

Olamaz.. Ne yaptım ben ? Ya öldürdüysem ? Yok canım ölmemiştir o domuz. Umarım ölmemiştir yani. Hareketsiz yerde uslu bir şekilde uyuyor. En fazla ne olabilir ki? Kaçsam mı acaba ? Ne yapayım ben yahu. Of kesin öldü ya da ölecek. Düşünceler okyanusuna çoktan dalmıştım ve zaman ilerledikçe paniklemem süper sonik bir hal alıyordu. Nabzını ölçmek aklıma geldi ancak iç sesim sen ne anlarsın nabız ölçmekten deyince sadece aklıma gelmekle kaldı. Ateş'in vücudunu yine renk kaplamıştı fakat bu sefer sadece bir renk vardı ve bu kan kırmızısıydı. Ortam loş olmasına rağmen rengi çok net görebiliyordum. Avuçlarımın içi terlemeye başladı. Bu renklerin bana birşey ifade ettiğine eminim ama ne ? Çocuk ölüyor ben hala renk diyorum sabır Yarabbim.. Ne yapsam ne yapsam ? Kalbi hala atıyor mu diye yere eğilip kulağımı göğsüne yasladım. Parfümünün kokusu beni mayıştırmaya yetmişti ancak odaklanmam gerekiyordu.Her ne kadar kalpsiz gibi gözüksede düzensiz atan kalbini duymak tuhaftı. Sonuçta atıyordu. Uyansada beni bu ürkünç korkutucu yerden götürse bari. Sözde bana gerçekleri açıklayacaktı. Yalancı domuz. Başımı göğsünden kaldırmak istemiyordum, kokusu ve masumluğu beni içine hapsediyordu. Kahretsin ki ondan kendimi alamıyordum. Ani bi hareketle sırtım soğuk zemine çarpınca kendime geldim . Ne olduğunu anlayamadan acı içinde inlemekle yetindim sadece. Acıdan dişlerim sımsıkı birbirine kenetlenmişti, gözlerimi ise istemsizce yummuştum. Kollarımda soğuk, güçlü bir baskı vardı. Zemine temas eden kafam ayrı bir acı içindeydi. Gözlerimi darbenin etkisiyle yavaşça araladım. Gözlerimi tamamen açtığımda etraf pek net değildi . Hızlı hızlı kırpıştırdıktan sonra netlik kazandı. Üzerimdeki yunan heykeline baktım. Kafasını yavaşça kulağıma yaklaştırıp soğuk nefesiyle ,

-"Kızım sen ne tür bir manyaksın?! Vazoyla vurmak nedir !!"

Gözlerindeki öfke beni korkutmuştu. Korkumu unutturan böğürtlen kokan nefesiydi. İstediği kadar kızabilirdi. Bu durum hoşuma gidiyordu. Tabi belli etmemek şartıyla.

Sinirli bakışlarına aldırış etmeden gözlerimi devirerek ,

-"Sensin manyak ! Pislik domuz, kalk üzerimden canım acıyor. İsteyerek olmadı. Yemin ederim, refleksti sadece. Hem kafan kanıyor onu temizleyim hadi kalk. "

Beni öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu . Birazdan gözlerinden ejderha çıkacak diye korkmaya başladım.

-"Şuan hangi renkleri görüyorsun ?"

-" Ha ? "

-"Dur ben söyleyim. "

Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.

-"Kırmızının en koyu halidir eminim. Bu ne demek biliyor musun ?"

-"Hayır. Bilmiyorum.!!
Gerçekten hiçbir şey bilmiyorum. Bu saçmalıklara daha fazla katlanamayacağım. İn üzerimden gitmek istiyorum."

Tedirgin olduğum her halimden belliydi . Issız bir mağrada onunla birlikteydim. Bedenlerimizin birbirine değiyor olması onun umrunda bile değildi. Birde gelin bana sorun.

Ben çırpındıkça o daha fazla sıkı tutuyordu tuttukça daha da yakınlaşıyorduk. Çırpınmayı bırakıp gözlerine bakmaya başladım. Kahverenginin hiç bilmediğim bir tonu.. Tam o sıra ,

-"Sinirden gözlerini çıkarabilirim... Cinayet işleyebilirim... O vazoyu varya.."

Ateş'in o kahverengi gözleri yerine öfkeye teslim etmişti.

Kalbim deli gibi çarpıyordu . Azarlayan ses tonu gözlerimin üzerinde gölet oluşturan göz yaşlarımın birikmesiyle akmasına sebep oldu. Neden ona karşı birşeyler düşündüğümde bu öfke patlaması devreye giriyordu ? Sanki düşünce okur gibi.. Olabilir miydi ? Bu mümkün müydü?

Düşüncelerle göz yaşlarım karışırken,
kollarımdaki baskı gevşedi üstümdeki yük önce hafifleyip sonra yok oldu ancak göz kapaklarımı açmadım. Sinirli halini, renk çemberimi, bu ini görmeye daha fazla tahammül edebileceğimi hiç sanmıyordum.

Olduğum yerde ilk önce doğrulup ayağa kalktım ve duvara doğru ilerleyip duvara sırtımı yasladım. Oturup kafamı kollarıma gömdüm. Hıçkırıklarıma engel olamıyordum.

-"Şişttt zırlama".

Derin bir nefes alıp dişlerinin arasından tısladı.

-"Bak kızım sana yardım etmek zorundayım beni zorlama! Belki herşey çok çabuk gelişti anlayamıyorsun bırak anlatmama izin ver. Unutma benimde sınırlarım var."

Ses tonu az önceki şiddetini kaybetmişti. Benim için çaba gösterdiği açıktı. Ama tarzı yanlıştı. Bunu anlaması bu kadar zormuydu?

Mağranın girintili çıkıntılı duvarı sırtımda kalıcı izler bırakcak şekilde sırtıma baskı uyguluyordu. Bu duruma aldırış etmeden duvara daha da sindim. Kafamı birleştirdiğim kollarımdan kaldırıp cevap bekleyen gözlerine gözlerimi çevirerek :

-"Gözlerime ne oldu ? " diye fısıldadım. Ağlamaktan sesim fısıltı olarak çıkmıştı.

Sanki herşeyi açıklığa kavuşturacak soru olup , ağzımdan bir an çıkıvermişti. Ama o sorumu es geçip yavaş adımlarla bana doğru yönelip destek alıp kalkmam için elini uzattı.

-"Hadi elimi tut. Artık dışarıya çıkalım. Seni buraya getirmekle hata yaptım. Bana inanmayacağını bildiğim için gerçekleri kendi gözünle gör diye getirdim. Ama yanılmışım. "

Hayır yanılmamıştı. Tüm olanlara rağmen ona inanıyordum . Uzattığı soğuk elini nazikçe tuttum.

* * *

Elleri birleştiğinde auralarıda ellerine eşlik edip tek bir beden oldu. Nefesi kesilmişti. İlk defa Ateş Arya'nın gözlerine dikkatli bakmıştı. Arya korkucağını sandı ama bu duruma çoktan alışmıştı. Renkler hoşuna gidiyordu. Ateşe söylemek için ayağa kalktı kalkar kalkmaz ateşin boynuna sımsıkı sarıldı. Kokusunu içine çekebildiği kadar çekti. Ateş' in elleri boştaydı. Ne olduğunu anlayamadan elleri Arya'nın beline dolanmıştı bile .. İşte şimdi bir beden olmuşlardı. Aralarındaki bu etkileşimi bu sefer kim inkar edecekti ? Arya ise Başına geleceklerden habersiz kendini ona kaptırmıştı.

* * *

Arkadaşlar beğendiyseniz votevermeyi unutmayın . ;) keyifli okumalar .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CEVİZİN YEŞİL KABUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin