Sabah 9'da kalkıp kahvaltıya indi. Camın önünde kimsenin olmadığı bir yer seçti kendine. Masaya tepsisini bırakıp çay aldı. Çayına şekerleri attı. Dalgındı. Çay bardağını o kadar fazla karıştırdı ki, bir süre sonra bakışların odak noktası haline geldi. Kendine geldiğinde utandı bir an. Özür dilercesine elini kaldırdı. Kahvaltıya başladı. Bitirene kadar sürekli aklında dolanan o kızı unutmak istercesine camdan dışarı baktı uzun uzun. Kahvaltısını bitirip, çay almak için masadan kalktığında telefonu çaldı. Kazadan sonra unuttuğu bir şey vardı, dünden beri annesini aramamıştı, telefonu açtı.
"Annecim."
"Oğlum, nasılsın."
"iyiyim anne sağ ol, sen nasılsın?"
"İyiyim de oğlum çok merak ettim. Yola çıktın, hiç haber vermedin. Akşam telefonunda kapalıydı."
"Sorma anne dün bir aksilik yaşadım." Annesi evhamlıydı ve alıştıra alıştıra söylemek istiyordu.
"Hayırdır oğlum." Telaşlanmaya başladığı sesinden anlaşılıyordu.
"Bir kaza yaşadım annecim. Ama bak sakin ol, ben arabada değildim, yolun kenarında mola vermiştim. Arkama yanaşan acemi biri duran arabaya çarptı." Burak fark etmeden sinirlenmişti.
"Doğru söyle bak oğlum, gerçekten iyi misin?"
"İyiyim dedim ya annecim, otele yerleştim kahvaltımı yapıyordum. Çay alacağım bekle." Dedi annesine çayını doldurup anlatmaya devam etti.
"Dün o hengâmede telefona bakmayı unutmuşum. Şarjımda bitmiş. Zaten otele geldiğimde de benim şarjım bitti, duşu zor aldım." Annesine böyle şakalar yapardı sık sık, annesi rahatlamıştı.
"Şimdi tamam değil mi güzellik."
"Tamam oğlum, öpüyorum seni dikkatli ol."
"Bende seni öpüyorum annecim, babama selam."
Çayına şeker attı, çay soğumuş ve şeker atınca köpürmüştü. Bir yudumda içip, bir bardak daha çay aldı kendine. Dışarıda olan biteni izliyordu, insanlar geliyor, geçiyordu. Aklından bir türlü çıkmayan Sude'yi düşünüyordu. Birden aracını teslim alacağı aklına geldi. Saatine baktı, duş almak için vakti vardı hatta dün okuyamadığı kitabını bile okuyabilirdi. Odasına çıktı. Saat 11e geliyordu, kitabını aldı eline. Ara ara karşısındaki aynadan kendine bakıp, tekrar kitaba devam etti. Biraz kitap okuduktan sonra duşa girip hazırlandı. Dakikti, beklemeyi ve bekletmeyi hiç sevmezdi. Saat 12 olduğunda taksici gelmiş ve sanayiye doğru yola çıkmışlardı. Arabasını teslim alırken tekrar denk gelmek istememiş olacak ki, kendi aracına ait masrafları ödeyip oradan ayrıldı. Arabasını aldıktan sonra, akşam Antalya'ya yola çıkacağı için otele gitti. Otelden ayrıldı, kendine yemek yiyecek yer ararken telefonu çaldı. Gereksiz sigara bırakma aramalarından biriydi. Onlara inat bir sigara daha yaktı. Sonra kendini deniz kenarında bir restoranta attı. Karnını tıka basa doyurdu. Bodrum'un sonsuz güzelliğini ardında bırakıp, yola koyuldu. Akşam saatlerinde yolculuğunu bitirmek istiyordu ve bunu yolda Sude denk gelmezse yapabileceğini biliyordu. Gülümsesi kendi kendine, Antalya'nın kendine daha güzel anılar hazırlamasını istedi kendince. Gezerek seyahat etmeyi severdi. Tatili fırsat bilip düşmüştü yola. Önce Çeşme'de konakladı, sonra Kuşadası'nda, Bodrum'a gelmek üzereyken yaşanan olayı ise bir türlü aklından çıkaramıyordu. Kısık seste dinlediği müzik, beyninde yankılanıyordu. Önüne gelen ilk benzinlikte durmaya karar verdi. Baş ağrısı artmaya başlamışken bir benzinlik gördü. Durdu, araçtan indi. Beynindeki kalabalığı dinginleştirmeye çalışıyordu. Lavaboyu gitti, çeşmeyi açtı. Ellerini lavaboya dayadı ve durdu. Başını kaldırıp aynaya baktı tekrar. Bu günlerde sık sık aynaya bakar olmuştu. Yüzünü yıkadı ve migren ağrısı tutmadan ilacını aldı. İçecek bir şeyler alıp tekrar yola çıktı. Akşam geç saatlerde otele geldi. Bir an önce odasına çıkıp uyumak istiyordu. İki günün yorgunluğu üst üste binmişti ve kendini fazlasıyla yorgun hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklamb'Aşk (Kitap Oldu)
RomanceBurak yaz tatiline çıktığı sırada, hiç ummadık şekilde bir kazaya karışır. Bu kazadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bitmek bilmeyen tesadüfler silsilesi kaçmaya çalıştıkça yakalandığı gerçeklerle hayat daha zor bir hale gelecektir. Tati...