Kendimi tanıştırayım.

1.4K 103 22
                                    

   Ben tıp fakültesinde okuyan kendi halinde bir doktor adayıyım. 4. sınıfa geldiğinizde stajyer doktor olarak anılmaya başlıyorsunuz. Ve ben de birkaç haftadır stajyer doktorum. Bakmayın sıfatımın içinde "doktor" kelimesinin geçtiğine. Hastanenin bütün üyelerinden daha alt sınıftayız. Stajyer hemşirelerin bile her yere girme yetkisi var lakin bizim yok. O lanet kartı çıkarmak için son sınıf olmamız gerekiyormuş.
   Evet anladığınız gibi garip bir hiyerarşi düzeni var. Canınız birini azarlamak istediğinde tek yapmanız gereken hiyerarşide daha alt kademede birini bulmak. Inanın kendi hatalarından dolayı intörn doktorlara ( intern şeklinde yazanlar da var ama okunuşu ve türkçede yazılışı böyle olan kelime 6. yani son sınıf tıp fakültesi öğrencisi anlamına geliyor) bağıran asistanlar gördüm.

   Tabi ki asistanın ne olduğunu da anlatmalıyım.
6 yıl tıp fakültesinde okuyup size bir ömür gibi gelen süreden sonra mezun olduğunuzda aslında hiç bir şeyin bitmediğini görürsünüz. Çünkü tıp fakültesi bittiğinde siz sadece pratisyen hekim olursunuz. Uzmanlık yapmadıktan sonra pek bir işe yaramaz bu hekimlik. Acilde çalışmak dışında. Bunun ne denli zor olduğunu daha sonra anlatırım. Pratisyen hekimlikten uzman hekimliğe giden yolu ise kapatan kocaman bir engel var.
Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS).
Dünya'nın en zor 2. sınavı olduğunu söylediklerinde en çok istediğim şey dalga geçiyor olmalarıydı. Ciddi olduklarını öğrenmem çok vakit almadı. Işte bu Tus denen sınavı kazanırsanız, bir bölümde uzmanlaşmaya başlıyorsunuz. Tabi ki bu da kısa bir süreç değil. 4-5 yıl kadar vakit alıyor. Bu zaman zarfı boyunca da asistansınız. Uzman, Yardımcı Doçent, Doçent, Profesör kısaca sizin üstünüzde kim varsa hepsi sizi eğitiyor. Bu şekilde meslek öğreniyorsunuz.

   Bu kadar açıklama yeterli sanırım hastanenin genel düzenini anlatmak için. Beni umursamanıza ya da umursamamanıza aldırmıyorum. Yazdıklarımın okunması elbette beni mutlu edecek. Yorumlar görmek beni eğlendirecek. Ama okunmazsa da üzülmeyeceğim. Kendi asosyal dünyamda yazmış olmak bile beni rahatlatacak. Kızgınlığımı kelimelere dökmek beni sakinleştirecek.

   Kendimi yanlış anlatma korkusu içinde bir yandan da içim kıpır kıpır. Elime yüzüme bulaşmaz umarım ☺

TIP GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin