Not: Medyada Yukina revirde kitabı hakkında düşünürken. Alttakiler ise karakterleri Prenses Lilia, arkadaşı olan cadı ve peri.
Uzun zamandır bölüm yüklemediğim için özür dilerim. Lisenin ilk senesindeki dersler beni gerçekten zorladı ve yazacak doğru düzgün bir zaman bulamadım. Kendi isteğimle başladığım bir iş olmasına rağmen çok sorumsuz davrandığımı biliyorum ve davranışlarımdan dolayı da pişmanım. Okuyan ve bekleyen herkesten teker teker özür dilemek istiyorum. Zamanım oldukça yazmak için uğraşıyorum. Yine de okuduğuniz için teşekkürler.~~ matematik dersi ~~
- O zaman Shigure, bu soruyu yapar mısın?
Tek elinde tuttuğu tebeşirle tahtayı gösteren kel öğretmen, Shigure'ye içten gelen güven dolu bir gülümsemeyle sordu soruyu. Tek kelime etmeden yerinden kalkan Shigure, boş bakışlarla tahtaya yöneldi ve tebeşiri eline aldığı gibi, hiçbir tereddüt duygusu belirtmeden soruyu çözmeye başladı. Her ne kadar dışından belli olmasa da Shigure, hala birkaç dakika önce Akira'yla yaşadığı konuşmayı düşünüyor ve dışa vuramadığı karmaşık hisleri içinde dört dönüyordu.
"Sanki o kıza isteyerek yakın olmaya çalışıyorum da bana öyle diyor."
Her düşünce geçirişinde, o anı hatırlayışında, o çocuğa ve sözlerine duyduğu öfke kat kat artıyordu.
Shigure'nin tahtaya yazan eli hareketini durdurduğunda onun yanı başında duran öğretmeni küçük kahakahalar eşliğinde Shigure'nin cevabının doğruluğunu övüyordu. Ama Shigure'nin kulağı hiçbir sözü duymuyordu. Hala sırtı sınıfa dönük bir halde tahtanın önünde duran Shigure'nin kaşları çatıldı.
"Neden..? Neden hala o kız için endişeleniyorum?"
Shigure'nin aklı hala düşünceler aleminden geri dönememişti.
- Hey, acaba Kar Kraliçesi bugün gelmedi mi?
- O olmayınca sınıf ne kadar da rahat, değil mi?
Sınıfta kopmaya başlayan hafif uğultunun ve fısıldaşmaların arasından seçilen iki cümle, Shigure'yi düşünceler aleminden gerçek dünyaya geri getirdi. Yukina'dan bahsedildiğini anlayan Shigure'nin gözleri büyüdü ve ağzından sadece kendisini duyabileceği bir seste sözcükler döküldü:
- ..Ne..? Az önce...
Shigure'nin anlık duraklamasını fark eden hiç kimse yoktu ve sınıf aralarında konuşmaya devam ediyordu.
- Duyduğuma göre şimdi revirdeymiş.
- Yoksa...
- Dünkü olay onun için çok büyük bir şoktu ve ağlıyor mu?
Shigure için zaman donmuştu. En son duyduğu cümle onu yerinde buz kesmişti ve hala tek elinde tebeşirle, tahtaya dönük bir halde öylece dikiliyordu.
- Dün çok korkmuş görünüyordu.
O an Shigure'nin aklından insanların arasında tek başına kalmış ve ağlayan Yukina'nın görüntüsü geçti. Ve onun ağlamasından sadece birkaç dakika önce gösterdiği o gülümsemeyi, gözlüğü olmamasına rağmen ağzından dökülen o sözleri...
"Eğer sen benim yanımdaysan ben de hiçbir şeyden korkmuyorum."
Shigure'nin hala tahta önünde durduğunu gören hoca Shigure'ye seslendi.
- ...Kitami? Kitami?
Ama Shigure'nin bakışları yine boşlukta kaybolmuş, etrafından tamamıyla ayrı bir dünyaya dalmıştı.~~ revir ~~
- Şey, o zaman ben öğretmenler odasına gidiyorum. Bir şey olursa gelip haber verirsin.
diyerek kaydırmaı kapıdan dışarı çıktı genç hemşire, yüzünde bir gülümsemeyle.
"Bu kızla yalnız kalmak mı? Asla!"
Tabi herkes gibi Yukina'yı pek sevmiyor olması, revirden hemen çıkma isteğini körüklemişti. Zaten gülümsemesi de zorlamaydı.
- Tamam.
diye seslendi Yukina yattığı yataktan. Hemşire de usulca kapıyı kapattı.
Oda da yalnız başına kalan Yukina bir elinde defter diğerinde bir kalemle kollarını iki yana açtı ve:
- Romanınla ilgili elimden geleni yapacağım!
diye bağırdı.
- Okula gelmesem de olurdu ama annem ve babamı endişelendirmek istemedim. Zaten sınıfa da girmeyeceğim.
Bu sefer sesi viraz daha alçaktı. Eline defteri aldı ve en son yazdığı sayfayı açtı.
- Um~m, şimdiye kadar olanları kısaltacak olursak... Buz Krallığı'nın güzel ve güçlü prenseni Lilia arkadaşlarıyla beraber ülkesine gelen vampirlerle savaşıyor. AMA vampirlerin kralı... Kont Louie'yle aralarındaki gizemli ve kısa yakınlaşmalar... Onun asıl hedefi Buz Krallığı mı? Peki Lilia bundan emin mi? Lilia kaçar mı yoksa Kont'un kollarının arasında mı kalır? Lilia yavaş yavaş birisine aşık olmanın nasıl bir duygu olduğunu anlamaya başlıyor ama... İhanete uğramasının ardından, her ne kadar ihanet edilmiş olsa bile onun buz tutmuş kalbinde hiçbir kıpırtı ya da bir his belirtisi olmadı.
Defterindeki sayfalada gezinen Yukina bir yandan hikauesini seslendirirken diğer yandan da devamını nasıl yazması gerektiğini düşünüyordu.
- Hayır...
Bir an durakladı. Gözden kaçırdığı önemli bir noktayı yeni keşfeder gibi gözleri açıldı.
- Bu farklı...
Çok kısık bir sesle dudaklarından kelimeler döküldü.
- Ben yalnız değilim. Onsuz ben ... o...
Yukina cümlesini tamamlayamadan arkasından yüksek bir çarpma sesi geldi. Gelen Shigure'ydi ve çıkan gürültü ise kayan kapının ne kadar hızlı bir şekilde açıldığının bir göstergesiydi. Bir an duraklayan Yukina yavaşça oturduğu yataktan sadece başıyla arkasına baktı ve nefes nefese kalmış olan Shigure'yi gördü. Kısa bir sessizlikten sontmra ağzını ilk açan kişi Yukina oldu.
- Kitami? Ne oldu?
- Hey, dün olanlardan sonra bile... Bana öyle mi cevap veriyorsun?
Yukina'nın duygusuz bir ifadeyle sorduğu soruya arada soluklanarak cevap verdi Shigure. Yukina hiç istifini bozmadan ve soru anlamı taşıyan bir:
- Hm?
sesi çıkardı bu sefer. Shigure Yukina'ya bakan gözlerini kaçırarak devam etti.
- Çünkü sen... İnsanlar tarafından görülmekten... Korkuyorsun değil mi?
Shigure'nin sorusu Yukina'nın gözlerini açtı bir an. Ama sonra yavaşça kısıldı ve başını eğdiği için önüne düşen kahkülleriyle tamamıyla kapandı gözleri. Shigure'ye dönük başını tekrar öne çevirdi, pencerelerin olduğu yöne.
- Evet...
diye güçsüz ama ikisinin de duymasına yetecek bir sesle söze başladı.
- Benim için o kadar büyük bir şoktu ki günlerce... Günlerce durmadan evde ağladım. Tam da düşündüğüm gibi, gözlüklerim olmadan baktığım dünya... Korkutucuydu. Belki de asla bu travmadan kurtulamayabilirim.
Shigure bu sözlerin üzerine bir şey söyleyecek gibi oldu ama ne diyeceğini bilemeyecek bir halle ağzını açamadan Yukina devam etti.
- Ama... Eğer sen benim adımı söylersen, belki, biraz olsun neşelenebilirim.
Shigure'nin gözleri büyüdü. Şaşırmıştı.
- S-Senin... İsmin..?
dei bir soru edasıyla. Yukina'nın neşesizliğinin gerçek sebebinin kendinde olduğunun farkındaydı ve pişmandı. Bu durumu düzeltebileceğine dair küçük bir umut vardı içinde.
Shigure'nin soru edasındaki kelimelere bur cevap niteliğinde:
- Misyon 6...
dedi kısık bir sesle, başını iyice eğmişti ve arkadan bakıldığında bile titreyen ve korumasız küçük bir kız gibi görünüyordu.
- Acaba... Benim için... Adımı söyler misin?
Shigure ne yapması gerektuginden tam da emin değildi. Ama yapabileceği başka bir şey aklına gelmedi. Dudaklarını sıktı. Ağzını açtığında yanakları hafif bir kızıl rengi almıştı. Titreyen bir sesle:
- Y-Yukina...
dedi.
- Daha yakınımda söyle.
diye karşılık verdi Yukina. Shigure başını Yukina'yla aralarında bir karışlık mesafe bırakacak kadar yaklaştırdı. Yanaklarında renk giderek koyulaşıyordu. Daha da kısık bir sesle tekrar:
- ...Yukina...
dedi.
- Yaklaş.
Yukina'nın ikinci komutuyla başını daha da yaklaştıran Shigure dudaklarını Yukina'nın kulaklarına deyecek kadar yaklaştırdı ve gözlerini kapattı. Bu sefer daha da duyulabilecek ve kendinden emin bir sesle:
- Yukina...
dedi. Der demez de başını uzaklaştırdı ve hala sırtını dönmüş olan Yukina'dan bir hareket beklercesine bakmaya başladı. Kendinden emin sesine rağmen duyduğu utanç çok fazlaydı ve hissettiği duyguları dışa vurmamak için dudaklarını sıkmıştı. Dişlerinin arasına aldığı alt dudağı ve kızarmış yüzü ile Yukina'nın bir sonraki hareketini bekledi...~~devam edecek~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Misyonu
RomanceBu hikaye orijinali Japonca olan bir manganın (çizgi roman) Türkçe çevirisidir.Çizgi romanını okumak isteyenler internette "watashi ni xx shinasai" olarak yazıp okuyabilirler. Hikayenin baş kahramanı olan Yukina Himuro soğuk ve ürkütücü bakışlarıy...