BEN BİR CANAVARIM

59 7 0
                                    

-Ben senin babanım.
Adeta beynimden vurulmuşa döndüm.
- benim zaten bir babam var
- Ama senin gerçek baban benim kızım.
- bana kızım deme! bana sakın kızım deme!
diye bağırdım ve arkamı dönüp yürümeye başladım.
kolumda bir baskı hissedince dönüp baktım babam olduğunu iddia eden adam kolumdan tutmuştu.
- beni dinlemek zorundasın
- Hayır değilim bırak kolumu. canımı acıtıyorsun.
- belki bana inanmıyor olabilirsin ama gerçekten senin baban benim o sadece Sıradan bir insan.
- sinirle ona döndüm o sadece sıradan bir insan değil sen her ne kadar biyolojik babam olduğunu iddia ersen de o benim gerçekt babam. Sen yokken o vardı. Şimdi niye karşıma çıkıyorsun.
- Bak kızım buna mecburdum Seni öldürmek istiyorlardı.
- Zaten hep öyle olur peki beni kim öldürmek istiyordu ?
- kardeşim . çünkü konsey ona seni öldürme emrini verdi.
- Peki konseyde neden Beni öldürme emri verdi. (tabii ki ona inanmıyordum ama anlatmasını istiyordum çünkü merak etmiştim)
- kurt adamlarla Cadılar arasındaki ilişki kesinlikle yasaktır. annem ve ben bu kurallara uymadık . ve sen doğdun bir melez olarak. neden normal insanlardan veya cadılardan fiziksel olarak daha güçlü olduğunu merak ettin mi hiç.
Aslında etmiştim çünkü vücut bişr çalışmadığım halde çok kaslı erkeği bilek güreşinde zorlanmadan yenmiştim.
- Peki neden şimdi geldin. diye sordum.
- Çünkü annenin sana verdiği Cadılık eğitimini tamamladı ve artık kurt olarak eğitim alma zamanın geldi. her ne kadar yarı kurt olduğunu bilmesen ds.
- Hayır annem beni cadı okuluna gönderdi. hem Seninle geleceğimi nereden çıkardın.
- o senin kurtları tanınan için gerekliydi. Artık onları tanıdığına göre benimle gelebilirsin.
- tekrar soruyorum seninle neden geliyimki. Seni tanımıyorum bile.
- çünkü buna mecbursun.

********************************

Odamda oturmuş valizimi hazırlıyorum. Eve gelince annemle büyük bir kavga ettim. Neymiş öz babamın yanına taşınmak zorundaymışım falan filan... Hepsi saçmalık. Ama mecburum baska çarem yok. İşim bitince aşşağıya indim.
- hazırmısın kızım diye sordu annem.
Ona sinirliydim. Hemde çok ama sonuçta benim annem. İyiliğimi düşündüğü için yapmış.
İşte bende böyle kolayca affedebilen bir insanım. Pardon melezim. Annemlerle vedalaştıktan sonra arabaya binip yola çıktım. Biyolojik babam Manhattanda oturuyormuş. Yaklaşık 5-6 saat yolumuz var yani. Bu yüzden kulaklıklarımı taktım başımı cama yasladım ve kendimi uykunun huzurlu kollarına teslim ettim.
Omuzumda bir baskı hissettim ve gözlerimi açtım. sonunda yolculuğumuz bitmişti.
Arabadan indim babam olduğunu sanan adanın evine baktım. Güzel 3 katlı bir villaydı.
Kapıda bir hizmetçi vardı. babam olduğunu sanan adama hiçbir şey söylemeden eve geldim ve üst katlarda üzerinde adım yazan bir oda buldum. içeride Turkuaz renk hakimdi. bunun yanında yatağım ve dolabım siyahtı. Oda tan benim zevkime göre döşenmişti. Arkamda biri vardı hissedebiliyordum.
dönüp bakınca bunun evdeki hizmetçi olduğunu farkettim. Larissa Hanım Babanız sizi yemeğe bekliyor. kafamı salladım bu konuyu tartışmak istemiyordum. sessizce yemeğimizi yerken birden konuşmaya başladı.
- Larissa bana kızgın olduğunu biliyorum . Evet yanında olamadım ama seni sürekli izledim. yanıma gelebilmeyi istedim. Ama henüz tehlike geçmemişti. Larissa Şimdi beni iyi dinle. Sen dünyadaki en güçlü melezsin. annenin bir cadı olduğunu biliyorsundur. Peki ben Neyim biliyor musun.
- daha önce söylemiştim Sende bir kurtsun.
- Hayır ben de melezim. Yarı kurt yarı vampirim. Yani sen de vampir cadı ve kurt melezisin.
b
Bir an Hiçbir şey diyemedim.
- Peki ölümsüzmüyüm.
- Hayır ama bu mümkün.
- ne yapmam gerekiyor
- şimdi senin üç farklı tarafın var. bunların Birinden Vazgeçmek zorundasın.
- hiç düşünmeden kurt tarafımdan kurtulmak istiyorum dedim.
- Tamam o zaman beni takip et. Normal şartlarda birinin ölümsüz olabilmesi için 100 tane insanı öldürmesi ve hepsinin kanını karıştırıp içmesi gerekir. Tabi birde bir büyü gerekli. Bu büyüyecek dünyada sadece tek bir cadı yapabiliyor. Şanslısınki onu tanıyorum.
Beni mağara benzeri bir yere götürdü. Birden mağaranın önünde bir kadın belirdi. Çok ama,çok yaşlı görünüyordu.
- eliyle içeriyi gösterdi ve beni takip edin dedi.
- buraya niçin geldiğimizi biliyor musun diye sordum.
- bana küçümseyerek baktı Ve tabii ki biliyorum dedi.
Gözlerimi devirdim kendini beğenmişleri hiç sevmem.
salon gibi bir yere gelmiştik mağara düşündüğümden daha geniş olmalıydı.
Sen Larisa şuraya geç. Elime odanın diğer köşesini gösteriyordu.
Anlamadığım bir dilde birşeyler söylemeye başladı.
Birden çok büyük bir acı hissettim. İçimden bir kurt şekli çıkıp havada süzülmeye başladı. Ve aniden yanıp kül oldu. Sanki içimden bir parçam kopmuş gibi kendimi eksik hissediyordum. Ama artık ölümsüzdüm. Artık kimse bana zarar veremez.
- O kadar emin olma tatlım.
Dönüp bakınca bunu cadının söylediğini anladım.
- Çünkü hala acı çekebilirsin ve seni parçalara ayırırlarsa ölmezsin ama sonsuza kadar acı çekersin.

___________________________________

Bugün cumartesi. Pazertesi okul var. Okul değiştirmeyi hiç sevmiyorum. Tamamen yabancı bir ortam. Kısaca sıkıcı.
Yatağından kendimi zorlayarak kalktım. Kısa bir duş aldıktan sonra saçlarımı at kuyruğu yapıp üstüme sarı düz tişört altınada mavi eşofman giydim ve kahvaltı için aşağıya indim.
Babam(artık ona alıştım)kahvaltı yapıyordu. Günaydın diyip bende oturdum. Yemek yemeğe çalışıyordum. Çalışıyordum çünkü lokmalar boğazından sanki iğrenç bir şeymiş gibiydi. Yutamıyordum.
Babam bana endişeli bir şekilde baktı.
- Ne oldu. Neden yemiyorsun Yoksa hastanızın. Diye sordu.
-Hayır. Sadece yemeklerin tadı iğrenç geliyor dedim dürüst davranarak.
Düşünüyormuş gibi yaptı ve bana beklememi söyleyip gitti. Birkaç dakika sonra harika bir koku almaya başladım. Sıcak , güzel ve baştan çıkarıcı bir koluydu. Tıpkı erimiş çikolatayla karıştırılmış kan gibi. Dur bir dakika kan mı ! Arkamı döndüm ve babanın elindeki kan torbasını gördüm. Anında kendimden iğrendim. Çünkü kanın kokusunu beğenmiştim.
- Hadi ama Larissa sen yarı vampirsin tabiki kanın kokusu sana güzel gelicek. Dedi aklımı okumuş gibi.
Kafamı salladım ve kendimi sokağa atıp arkama bakmadan koşmaya başladım. Sokaktaki insanlar bana çok tuhaf bakıyordu.
Ah benim ne olduğunu bilseniz çığlık atarak kaçarsınız diye düşündüm. Sonunda durduğunda ormanlık bir alana gelmiştim. Sinirimi azaltmak için çığlık attım. Ama ile yaramadı . Bu sefer gittim ve bir ağaca yumruğumu geçirdim. Ağaçtan çatırtılar geldi ve devrildi.
- Hey siz iyimisiniz ?
Arkamı döndüm. Bir insan bana endişeli gözlerle bakıyordu. Saldırıya uğradığımı sanmış olmalıydı. En sonunda kendime hakim olamayacağımı, benim doğamın böyle olduğunu hatırlattım. Ben yarı vampirim. Arkamı dönüp bana seslenen adama gülümsedim.
- Evet iyiyim ama birazdan sen iyi olmayacaksın dedim ve dişlerimi adamın boynuna geçirdim.

İşim bittiğinde adam ölmüştü.
Yine sinirden ağlamaya başlamıştım. Bir hafta öncesine kadar normal bir hayatım vardı.
O zamandan beri nekadar çok şey değişmişti.
Artık bir canavara dönüşmüştüm.
Artık bir canavardım.
Ama işin en kötü tarafı bundan hoşlanmıştım.

*ACEMİ CADI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin