Yalnızlığın katmerlenerek getirdiği sükunetle,gökyüzüne sinen yıldız alacasına fısıldadım aşkın adını.
Nazenin bir sessizlikle gelen sen karışırken gönlüme.
Basitçe ağızlara yerleşen bir nakarattan öte,damakta kalan o muazzam tat..
Gönlümün bucaklarına ilmek ilmek aşkı işlerken,seni yudumladım iliklerime..
Seni bilmezdim evvel,kör kuyularda bir ışık damlasıymışım meğer.
Işığı kendini aydınlatmaya yetmeyen,kendine dahi yetemeyen bir ışık damlası..
Şimdi seni sevmek tüm renklere inat gibi..
Ayırt etmemek için hiç bir rengi diğerlerinden,siyahlara meyletmek gibi..
Siyahlara meyledip karalar bağlamadan gönlüne göç etmek gibi..
Gel artık...
Sevgilinin gamzesi mahzun,gönül hicrette.
Veryansın eden lisanım soykırıma uğramışcasına aşkının devrimini beklemekte...