"Gözlüğünü unutma Beste , anahtarını unutma Beste, ayakkabını sil Beste, Allah seni kahretmesin Beste."
Ya anlamıyorum yani bu kadın adımı mı ezberliyor acaba. Her sabah aynı enerji her sabah aynı pozitiflik.
Şükür kendimi apartmandan dışarıya atabilmiştim, hemen kaldırımın oraya gidip bordo spor ayakkabılarımın bağcıklarını bağladım. Saçlarımı ve üstümü düzeltirken karşımdaki apartmandan bir adet cırtlak Sema teyze sesi işittim ve ona doğru baktım
"Gıızz Beste senin ne işin var burada? "
"Sema teyze, Çünkü benim evim burada"
"Lö sen evlenmedin mi? "
"Sema teyze ne evlenmesi ne diyorsun Allah aşkına yaa "
"Ayy Zeliha gel buraya koooşşş "Sema teyzenin gelini Zeliha abla balkona geldi ve mavi hareleri bilr bana bir de kayınvalidesine dikti sonra ellerini havaya açıp sabır diledi .
"Anne ne uğraşıyorsun kızla? Bırak da işine gitsin "
"Sen karışma da bana terlik getir"
"Anne ayağında var ya. "
L
Ben hala mal mal aşağıdan bakıyorum"Ya şimdi Cuma ezanı okunacak şu evde kalan kıza atıcam ki kısmet bulsun "
" Anne saçmalama Allahını seversen "Zeliha abla cümlesini bitirir bitirmez Sema teyze dişlerinden birini çıkarıp bana doğru attı ... ııyyykkk ...
Allahtan gelmedi bana yoksa şuracıkta kusardım.
"Iyy anne gel içeri geç hadi ya"
" Tamam be sok beni içeri , maç aç bana "
"Tamam tamam " dedikten sonra bana döndü.-yalnız ben hala salak gibi dikiliyorum-
" güzelim sen bakma ona "ellerini deli der gibi salladı
"Hadi hayırlı işler"
dedi ve el salladı bende en şirin sandığım gülümsememi ona gönderdim ve tek ayağımın üstünde dönüp yürümeye başladım.
Büsbüs durağına gelince kulaklığımı takıp civcivlerimi dinlemeye başladım - dalinin reklam müziği - ve büsbüsüm ilk defa bu kadar erken geldi. Şuan dünyada bir ilk yaşıyoruz , koskoca 522 önümde duruyor yani şaşkınım . Neyse fazla beklemeden binip kartımı bastım ilerleyerek yerime geçtim. En sevdiğim yere yani cam tarafında boş olan yere geçtim. Elime telefonu aldım ve B.A.D e mesaj attım
Beste: Kızlar burda mısınız ?
Derin: He lan ne var?
Asel: Evet coney buradayız , ne vardı ?
Derin: Böyle hayatın mk .
Beste: Of Derin. İşe geliyorsunuz değil mi?
Asel: Evet canım geliyorum ben ama Derin hanımı bilemem .
Derin: Öyle işin mk.
Beste: Asel kanka Derin'in neyi var ?
Derin: Yok benim bir şeyim.
Asel: Bilmiyom coney.
Beste: Ay Sema moruğu bu seferde diş attı bana. Sokağın başına geçmiş bu kız evde kaldı diye bağırıyor .
Derin: Sema'nın da mk . Nerdesiniz lan siz ben geldim?
Asel: Küfür etme lan ...
Beste: Deriinn ...
Derin: Tamam lan. Hadi acele edin.
Beste: Tamam.
Asel: Tamam...Ve telefonumu kilitledim. Büsbüsün durmasına iki durak kala orta kapıya geldim. Çünkü bende büsbüs durunca inememe korkusu var .
İndikten hemen sonra topukları yağlayıp - mecaz anlamda yani yoksa gidip de gerçekten yağ sürmedim yani - kütüphaneye koştum. Çalıştığımız kütüphane çok güzeldi. Tarihi bir müzeye benziyordu. O dağal mistik kitap kokusu içeriye girdiğiniz anda ciğerlerinizi sarıyordu. Ben genelde kitapları hissederek, koklayarak almayı severdim ama gidipte bir kitapçıda köpek gibi kitap koklamam orası ayrı.
İçeriye girer girmez kitapları raflara fırlatan bir adet sinirli ve öfkeli Derin gördüm. Bir yandan küfür ediyordu, bir yandan sepetten kitapları çıkarıyordu. Pardon fırlatıyordu ve eğer Derin Nur Aydın kitapları böyle fırlatıyorsa sinirlidir - kırmızı görmüş boğa gibi - hiç abartmıyorum. Çünkü Derin kitapları çocukları gibi seven ve gerçekten bir kitap aldığında onu köpek gibi koklayan bir insandır.
Hemen yanına yaklaşıp koluna dokundum. O da küfür etmeyi ve fırlatmayı bırakıp bana baktı. Baktı bakmasına ama baktı yani . Bakışları sanki "seni de öldürürüm herkesi de öldürürüm " bakışıydı .
"Kanka iyi misin ? Korkuyorum" dedim tereddüt ederek.
"Yok bişey ya kaptırmışım öyle kendimi "
"Derin alnımda 'tescilli yalan yiyen kız' mı yazıyo kardeşim. Bi şey olmuş işte sen kitaplara böyle davranmazsın. Yine mi görücü? "
"Ay evet yaa , yine görücü "
"E ne sıkıyosun canını , her zamanki yöntemi uygulasaydın "Bu cümle bizden değil trençkotunu çıkaran Asel'den gelmişti .
"Uyguladım ama annem yine vazgeçmeyecek neymiş efendim 'feminizit feminizit takılma ortalıklarda , evlen de koca yüzü gör ' müş . Hayır yani daha feminist kelimesini feminizit diye okuyan kadın söylüyosa bunları ben öleyim mk ya "
"Lan küfür etme "diye çıkıştı Asel ,daha sonra "eeee ne oldu anlat bâkayım " diye de ekledi .
Ve Derin başladı anlatmaya ...On dakika sonra !!!
"Sonra işte kahveleri getirdim ve bunun sülaleye dağıttım. Sonra bu lavuğa geldi sıra. Tabi o sırada fazlaca eğildim ve boom dedim ki"Canısı yaa ben kızlardan hoşlanıyorum , tanıdığın varmı?"
dedim. Pezevenk apışıp kaldı biraz , bi beş dakika öyle baktı sonra put gibi kalktı önce gözleri doldu sonra ağlamaya başladı.
"Anne gidelim ne olur " diye ailesini kolundan tuttu ve çıktılar. Ben kahkahayı patlattım, arkamdan dayanamadı babam da patlattı . "
"Eeee sonra ne oldu lan söylesene? " dedi Asel .
"Lan bi kesme " deyip devam etti Derin "Sonra işte babam geldi alnımdan öptü anamda yalancıktan bayıldı baktı ki takmıyoruz 'aman be ' diyip kalktı bende babamla maç izledim , bu kadar yani "
"Amip ya ağlamış resmen , bi de eliyle gösterip 'bu yaptı' diye anırsaydı bari" dedi Asel
Aklıma gelenle hemen kızlara döndüm tekrar "Lan kalkın Mevsim abla gelmeden yeni kolileri yerleştirelim. Hamile kadın yazık ya hadi"
"Tamam kızlar hadi iş başına "
Kızlarla her zamanki rutinimizi yapmıştık zaten Asel yarın gelmiyordu . Derin de erken çıkmıştı karate kursu vardı - öğretmen olarak - ben de ince hırkamı giyip Mevsim ablanın yanına gittim . Onunla da vedalaştıktan sonra hemen dışarı çıktım . Büsbüs durağı zaten hemen dükkanın yanındaydı tam kulaklıklarımı takıcaktım ki büsbüs geldi. Allah Allah ne oluyo lan bugün bunlara hemen geliyorlar. Bindim, kartımı basıp her zaman ki yerime geçtim ve bizim kızlar mesaj atmış mı diye kontrol ettim ama mesaj yoktu.
Telefonumu kilitleyip cebime koydum kafamı kaldırdığımda önümdeki adama baktım o da telefonuna mesaj yazıyordu. İşi bittiğinde telefonunu çantasına koymak için çantasının fermuarını açtı ve parlayayıp yanan sönen bir ışık çarptı gözüme merak edip baktığımda geriye doğru sayan bir saat vardı ,mavi , yeşil ve sarı kablolar vardı koli bandıyla sarılmış dikdörtgen paketler derken bende flaş koptu ve yüzüne lama tükürüğü bulaşan kız gibi baktım adamın suratına
Allahım işte şimdi yanmıştım ...