Canımı yakmak isteyen bir adamın eline düştüm ve bunu neden yapmak istediği konusunda hiçbir fikrim yok.
Hızlı adımlarla odanın kapısından çıktı ve sert bir şekilde kapıyı çarptı. Sıradan hayatımdan çok sıkılmış olsamda şuan evimi, o sıkıcı hayatımı nasıl özledim anlatamam. İplerimi çözmüş olsa dahi kaçmak için tek adım atacak halim kalmamıştı. Bedenim çok yorgundu ve nerdeyse hissetmiyordum. Kolumda söndürdüğü sigara izmaritinin yeri hala sızlıyor ve ben kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Çok geçmeden göz kapaklarımı daha fazla açık tutamadım ve uykuya daldım.
Gözlerimi açtığımda alışık olduğum sandalyenin üzerinde değilde çarşafları mis gibi kokan yumuşak ve konforlu bir yatağın üzerinde uyandım. Ellerim çözülmüş, üzerim örtülmüştü. Ölü gibi uyumuşum desem yeridir çünkü buraya nasıl ve kimin tarafından getirildiğimi bilmiyordum, hiç birşeyde hissetmemiştim. Etrafıma baktığımda odaya siyah tonları hakimdi, yattığım yatakta zaten siyah çarşaflarla örtülmüştü. Yataktan kalktım, neredeyse boyumdan büyük aynanın karşısına geçtim. Üzerimde hâla kendi kıyafetlerim vardı, çok iğrenç kokuyordum ki ben neredeyse her gün banyo yapan bir kızım. Kapıya doğru yöneldim kulbu aşağı doğru yavaşça indirdim fakat kilitliydi. Hızlı ve sert yumruklarla kapıyı yumruklarken bir yandan da avazım çıktığı kadar bağırdım.
"Açın şu kapıyı! Ne tür bir oyun bu yeter eve gitmek istiyorum!"
Yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Merdiven olduğunu düşündüğüm basamaklardan yine rugan ayakkabılarıyla biri yukarı doğru çıkıyordu. Hemen kendimi toparlayıp ayağa kalktım, geriye doğru adımlar attım ve kapının açılmasını bekledim.Hiç şaşırmamıştım aslında. Karşımda yine o zorba adam duruyordu. Yüzü ifadesiz, umursamaz ve oldukça soğuktu. Kapıyı kapatıp kilitledi. Üzerime doğru ona göre minik olsada bana göre büyük adımlarla yürüyordu. Korkup bende geriye doğru adımlar attıkça o gelsede aramızdaki mesafe yerini koruyordu. Ayağımın yatağın ucuna takılmasıyla kendimi yatakta iki seksen uzanmış bir vaziyette buldum. Hiç utanmadan o da yavaşça üzerime doğru eğildi. Neredeyse nefesini nefesimde hissettim. Yüzü yüzüme çok yakındı ve ifadesi donuktu bir süre gözlerimin içine baktı bende hareketsiz bir şekilde ona bakıyordum. Kulağıma eğilerek;
"Şuana kadar hangi kıza bu kadar yaklaşsam bana karşılık vermeden duramadı. Şimdiye kadar dudaklarıma yapışıp benim olmak için yalvarıyor olman gerekirdi. Birşeyleri yanlış mı yaptım acaba?"
Resmen benimle dalga geçiyor. Çok aptalım, bu kadar ileri gitmesine bile izin vermemeliydim!Sağ ayağımla erkekliğine sert bir tekme attım ve o acıyla kendini yere attı. Onun acı çektiğini görmek beni neredeyse rahatlatmıştı. Hep ben mi acı çekecektim! Oldukça sinirli bir şekilde ayağa kalkıp bana hayatımda yemediğim bir tokat attı. Yatağa savruldum ve yüzümü çarşafa gömerek hıçkıra hıçkıra ağladım.
"Senin o ucuz bacaklarını kırarım! Bir daha bunu asla deneme yoksa sadece tokat yemekle kalmazsın!"Bana ucuz demişti! Bunu duyunca içim sökülürcesine ağlamaya devam ettim. Şu iki gün ömür gibi gelmişti bana, acı dolu bir ömür!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORİDOR #WATTYS2015
Mystery / ThrillerKeşfedilmeyi bekleyen Kumsal ve Aras'ın hikayesi. “dört duvar,iki kalp”