Yanlış!

71 2 2
                                    


Kelimeler...  Aslında zihnimizin onu kavramlaştırabildiği müddetçe anlamlılar.

Bir konu hakkında sizlere ne kadar çok kat'i önergelerle bulunsam da, siz onu ancak çağrışımlarınızın öncülüğünde absorve edeceksinizdir. Bu nedenle söylediğim veya gelecekte söyleyeceğim şeylerin hiçbirinin, insanlar tarafından tümüyle benim bakış açımın tezahür edemeyeceğini çoğu zaman kendime hatırlatarak bir takım konularda susmayı taraflıyorum. Çünki; sessizlik her dilde, her sözcükte hep aynı eylemin sonuçlanmasını karşılar. Sadece sebepleri vizyonsuz kalabilir.

Son günlerde çoğunluğun oluşturduğu toplumca 'yanlış' adı altında kısırlaştırılan ve mümkün olduğunca ahlak kurallarını tekzip eder gibi gözüken, aslında göründüğü kadar ya da başka bir tabirle bağnazca görüldüğü kadar ototratik olmayan bir takım şeyler düşünmekteyim. Ve korkarım ki çoğu, fikirlerimin mihenk taşı olma yolunda.

Aslında bakarsanız, gerçekte bu bir bağlamda yanlış olarak da kabul edilebilir. Belki de düşünceleri fazla dikkate almamız gerekiyordur. Bir dakika, bu gerçekten yalnış bir olgu oldu. Bunu en az yanlış olma niteliğine indirgeyerek 'her düşünceyi' olduğu gibi özümsememenin gerekliliğini vurgulamalıyım. Nitekim filozoflar bu dediğimi duysalar, sanırım 'hiç düşünmeden' beni taşlarlardı.  :)

Bu fikrimi öne sürmemin altında yatan sebep oldukça masum aslında. Bana göre her düşünce fazlasıyla devinim niteliğinde. Ve beynimiz başkaldırmak için en müsait organ. Öyle ki bir yerde avaz avaz can istemekte. Bu ise bir insan için adaletsiz bir dünyadaki en güç yargı, savunmasız bir anında kılıcına sarılan hasmı olma niyetinde.

Algı yolu ile anlaşılan pek çok düşünce konu içerlidir. Ve bu konularda süregelen tüm fikirler, kelimeler sayesinde bizlere doğru veya yanlış olarak kanalize etme fırsatı sunuyor. Bu iki alt başlık birbiriyle genel olarak çelişse de, istisnaları doğurduğu sonuçlar onları aynı kapıya çıkartabilir. Bu elbetteki kabil. Vurgulayarak belirtmem gerekirse 'alt başlık' olarak kullandığım bu iki durum, tek bir ana başlıktan oluşmalıdır. Bu demek oluyor ki, birbirlerini her zaman dışlayamazlar. Kesiştikleri noktalar mutlaka olmalıdır.

Bu durum karşısında ortaya çıkan keskin tutumlar, insanı genellikle başkaldırma duygusuyla örgütler. Evet bu doğru dediklerimiz için de geçerlidir.

Bizzat bulunduğumuz durumu incelersek, insan başkaldırma mesajını beyninden alması ardından eyleme dökme süreci içinde onu sentezler. En azından düşünerek yapılan şeylerin genelinde bu şekildedir. Sentezi yapılmış bir mesaj eyleme dökülmeden önce yargılanır; aklın mahkemesinde, mantığın yasalarıyla.

Bundan da şu sonuç çıkıyor biz başkaldırmayı yaparken de aslında farketmeden onun doğru mu yoksa yalnış mı olup olmadığına karar veriyoruz. Ve bize 'doğru' geldiği içinde harekete geçebiliyoruz. Şu anda anlık bir durum için bu değerlendirmeyi yaptık. Düşünsenize hepimiz bu şekilde, her an hayatımız için doğru ve yalnışları belirliyoruz.

Bence izzetinefis için herşey, 'varoluş mekanizmasının' ezeliyet karşıtı bir tutumla bize açtığı bir savaştır. Ve bu savaşı zorlaştıran şey ise en başta, aynı vakitlerde kendi içimizde başka bir başkaldırının biz farketmeden doğmuş olmasıdır. Duygular...

Bazı şeyleri kelimelerle sınırlandıramıyorum maalesef. Yine bazı şeyleri sizlere anlatamıyorum. Çünki şuan içimdeki topraklarda kanlı bir savaş vermekteyim. Bu ihtilali başlatan da ben olduğum için, her bir barış yanlısı tarafımı gün geçtikçe öldürmekteyim.

Kalbimde can çekişiyor isyancı çocuk. Önce avuçlarımdan akıyor sıcacık kanı, sonra gözyaşları yolculuyor geride kalan artıklarını...

Maalesef hepimiz bir savaşın ortasında doğan, ve bu kanlı oyuna dahil olmak için dış güçler tarafından büyütülen çocuklarız. Sadece dışarıdaki silahlılardan korunmak için eğitildik.

Daima uyanık olmamız söylendi.
Fakat rüyaların varlığından hiç kimse bahsetmedi.

En kötüsü de biri de çıkıp bir gün gelip kendimizle savaşabileceğimiz ihtimalinden söz etmedi.

Oysa ben, büyük bir orduya göre silahlanmıştım. İçimde pusu kurmuş, zayıf anımı bekleyen bir askere nasıl oldu da direnemedim?

Demek ki tüm bildiklerim yanlışmış...

(şarkı: Camel- Rajaz)

Boşluk içinde boşluklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin