Hakikatte böyle bir insan değildim ben. Çocukken pek bi neşeli bakardı gözlerim.
Herkese gülücükler saçardı çehrem.
Ve daimi bir noksanlık vardı içimde, en huzur verici cinsinden.
Bu eksiklik bilmemekten kaynaklanıyordu belki de.
Sadece gördüklerime inanıyordum.
Ama gerçekten görüp görmediğimi anlamıyordum bile.
Bir şaranbolde yapbozun kayıp parçasını arayan şimdiyle, o parçanın kayıp olduğunu bile farketmeyen geçmişim arasında mekik dokuyorum bugünlerde. Elbette kayıp parçanın ne olduğunu seçebiliyorum.
Ancak bu parçanın nerede, kimde olduğunu bir türlü kestiremiyorum.
Bunun tek sorumlusu insanlar,
direnişi boş bu mahluklar ısrarla çevreliyor zihnimi.
Düşünmeme izin vermemekle birlikte bir de tehditler savurup duruyorlar zihnime, yorgun bedenime.
Artık gülemiyorum.
Etrafıma küfür dolu nidalar saçıyorum sadece.
Belki içimde birikmiş bu karanlık yükler,
Bir ihtimal eksilir diye...-bir umut işte, hep benimle,hep peşimde
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşluk içinde boşluklar
Kurgu OlmayanTenim ne kadar beyazsa, İçim de bir o kadar siyahi... "Gerçekten, resim henüz bitmeden bakacak olursanız çehre ağlayacak mı, yoksa gülecek mi bilemezsiniz. Daha garibi var: gülme son sınırına varınca gözyaşlarıyla karışır."