GARİP

146 22 15
                                    


Resim Durukan

....

Sessizliğinin ardından konuşan gözleri herşeyi açıklıyordu. Ama biz bunun farkında değildik.

....

Gözlerimi aralamama sebep olan şey birinin deli gibi bağırmasıydı.

"Tanrı aşkına niye bağırıyorsun? Zaten başım ağrıyor."

Tabikide benim kedi gibi çıkan mırıltılarımı duymamıştı. Göz kapaklarımı kaldıracak gücü şu anlık kendimde bulamıyordum. Beynim felç geçirmiş gibiydi. Ellerimi ve ayaklarımı kıpırdatamıyordum. Kıpırdayamamamın sebebini beynimin işlevini yitirmesinden dolayı olmadığını anladığımda yine söylenmeye başladım.

"Ah hadi ama yine ellerim ve ayaklarım bağlı nereye kaçırılıyorum?"

Neyseki yine beni duymamıştı. Hala göz kapaklarımı kaldırmakta zorluk çekiyordum. Aralaya bildiğim kadar gözlerimi açtım ve etrafı kısık gözlerle incelemeye koyuldum. Hafif hafif sallanmama bakılırsa arabadaydım ve şu an patika bir yoldan geçiyorduk. Tıpkı bir beşik gibi sağa sola savruluyordum. Düşmemek için pençelerimi deri koltuğa sapladım.

"Kaçırıyorsun bari düzgün kaçır."

Ön tarafta hareketlenme olduğunda gözlerimi kapattım. Kapı açıldığında hızlı hareketlerle kaçma şansım olabilirdi fakat önce şu lanet iplerden kurtulmam gerekecekti. Arabayı kullanan kişinin bana bakıp tekrar önüne döndüğünü anladığımda gözlerimi araladım. Kim olduğunu bilmiyordum ama benimle bir alıp veremediği olduğundan emindim.
Sesleri de hala net bir şekilde duyamıyordum. Telefon sesine benzer melodiler duyuyordum. Sesler kesildiğinde diğer homurtular kulaklarımdaki yerini aldı.

"Amacın ne! Sana yapabileceklerimin hala farkında değilmisin?"

Bir müddet sessizlik oldu. Sanırım karşıdakini dinliyordu. Konuştuğu kişi kimdi daha sonra düşünecektim çünkü şu an çok uykum vardı ve eğer beynimi düşüncelerle doldurursam uyanık kalmak benim için daha zor olacaktı.Dinleyeceğim şeyler işime yarayabilirdi. Tabi buradan kurtulabilirsem. Kendimi uykunun kollarına bırakmamak için zor tutuyordum. Uyanık kalmak için sürücü koltuğundaki çocuğu incelemeye başladım. Saçları dağınıktı ve kulağının kenarları piercing ile doluydu. Telefonu tutan parmaklarında derin yanık izleri vardı ve tutmakta güçlük çekiyordu. Bu halde nasıl araba kullandığını da düşünmeden edemedim. Gerçekten korkunçtu. Direksiyonu bırakıp hızlı hareketlerle elini saçlarının arasından geçirdi. Bu yaptığıyla aklıma Durukan gelmişti ve gözlerimin dolmasına da engel olamamıştım. Birçok kişi öldürmüştüm. Hissizdim ve çoğu vicdanıma dokunmuyordu. Ancak Durukanda aynısı olmadı. Saçma sapan rüyalarıma bile giriyordu. Gözlerimin neden dolduğuna beynim bir türlü cevap veremiyordu. Kendi düşüncelerimle boğulmaktan beni kurtaran, çocuğun yine deli gibi bapırışları oldu.

"O lanet sürtüğün Salihle birlikte olduğunu öğrendiğimde deliye döndüm. O gün hap almıştım. Ne yaptıysam kendimde değildim. Kimse bana inanmadı. İşte o gün yemin ettim. Kardeşim bile olsan bana yaşattıklarınızı size ödeteceğim."

Duyduklarım karşısında tepki veremiyordum. Adamın yüzünü mutlaka görmem lazımdı. Benden ne istediğini ve Salihin bu olayla ne gibi bir bağlantısı olduğunu öğrenecektim.

Telefonu karşıdakinin yüzüne sertçe kapattı. Muhtemelen birazdan bana bakmak için arkasını dönecekti. Yine gözlerimi yumdum. Uyandığımı farketmemesi benim için daha iyi olurdu. Kapıyı açınca kaçmam için bir fırsatım vardı en azından.

"Numara yapma uyandığını biliyorum."

Foyamın ortaya çıkmasıyla hızla gözlerimi açtım. Birşeyler dememe fırsat bile vermeden tekrar konuştu.

ÖLÜ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin