1.Bölüm"Geçmişinİzleri"

167 23 32
                                    

Herkesin bir umudu vardır.

Bir kaybedişi,

Bir savaşı,

Bir acısı,

Çünkü herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı...

"Senin yüzünden! Senin yüzünden oldu hepsi! Senin suçun!"

Kafamda dönüp duran seslerle hastahane koridorunda yere çöktüm. Sessizliğimi bozan tek şey hıçkırıklarımdı. Yani şimdi o, o ölmüşmüydü? Hayatımın on beş yılını geçirdiğim. Doğduğumda,ağladığımda, üzüldüğümde yanımda olan kardeşim o morgda mıydı?

"Nerede o? Kızım nerede? Esila nerede?" Annemin sesi kulaklarımı doldurduğunda oturduğum yerden kalktım. Annem beni görüp konuşmaya başladı.

"Elis kızım? Esila nerede?" O merhametli, o sakin sese ve dolu gözlere bakarak nasıl derdim 'öldü' diye? Ama annemin merakla bakan gözlerini gördüğümde konuşmaya başladım.
"Aşağıda anne..." dedim titrek sesimle birkaç saniye bekledikten sonra devam ettim.
"...aşağıda,morgta"
Sonlara doğru sesim iyice kısılmıştı. Hatta morgda dediğimi duymamış bile olabilirdi. Ama dolan gözleri ve babam sarılışı duyduğunun kanıtıydı. Annemin saniyeler içinde dolan gözlerine bakmaya dayanamayıp beş dakika önce kalktığım yere tekrar çömeldim ve hıçkırıklarımla başbaşa kaldım. Çisem hemen yanıma gelip beni kollarının arasına aldı. Ecrin neredeydi acaba? Şuan herkesten çok ona ihtiyacım vardı. Çisemlede yakın arkadaştık ama Ecrinle olduğu kadar değil.
"Ağlama, hele böyle ağlama! O böyle ağlamanı istemezdi!"
Çisemin o ağlamaklı çıkan sesi şuan bu durumda düşündüğüm o saçma düşünceleri bir tarafa atmama yol açtı ve tamamiyle Çiseme odaklandım. Ama bir şey söylemeyeceğini anladığımda ben başladım konuşmaya.
"Söz veriyorum..." dedim titrek çıkan o aciz sesimle.
"...kimse için bir daha ağlamayacağım." Biraz bekledim ve davam ettim.
"...asla kimseyi sevmeyeceğim bu kadar. Kimseye bu kadar merhametli olmayacağım. Söz veriyorum!" Diyerek bitirdim sözlerimi.
Bir daha ağlamaya, sevmeye, güvenmeye ne gerek vardı ki? Sen giderken beni düşündün mü Esil?
"Elisa bekle!" Ecrinin sesini duyduğumda sevinmiştim ama karşımızda okul müdürümüzü görmeyi beklemiyordum. Ahmet Amca olanlardan habersiz bana doğru geliyordu.
"Kızım ne işin var burada? Egemen nerede?"

"Yo-yoğun bakımda." Kısık çıkan sesimden ben bile korkmuştum. O anlarda yanıma yetişen Ecrin,
"Elisa, aşağıya inip ceseti teşhis etmen gerekiyormuş." Çekinerek bir çırpıda söylemişti.
Kafamı olumsuz anlamda sallayarak kısık bir ses tonuyla 'hayır' dedim. Ve hızlı adımlarla otoparka doğru yürümeye başladım. Otoparka girdiğimde hemen siyah bir spor araba önümde durdu. Ani bir fren yapan arabanın içinden çıkan Orkun hemen gelip bana sarıldı. Kafamı omzuna yaslayıp ağlamaya başladım. Hıçkırıkşarım bir türlü dinmediğinden nefes almakta güçlük çekiyordum.
Olan olaylar, onun beni bırakması yetmiyormuş gibi birde onu ben mi? Ah hayır. Peki beni neden bırakmıştı. Aşk için... inanmayı bile reddettiğim aptal bir şey için beni bırakıp gitmişti dimi? Evet! Telefonum cebimde titremeye başlayınca düşüncelerimden kurtulup telefonu elime aldım.

Melek Civanoğlu arıyor...

Babamı ortaklarından birinin eşi. Yavaşça telefonu kulağıma götürüp konuşmaya başladım.

"Efendim Melek Hanım?"

"Ah merhaba Elçim'ciğim. Olanları duydum, başınız sağolsun. En kısa zamanda sizi ziyarete geleceğiz."

"Sağolun Melek Hanım, kapatmam gerek."
Ne dediğini duymadan telefonu kapattım. Hiç uğraşamam şimdi.

Esila'nın cansız bedenini teşhis etmem gerekiyordu. Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Orkun'a gitmesini söyleyerek arka kapıdan içeri girdim
Gözlerim hemen telefonla konuşan annemi buldu.
"Elçim hanım?" Hemşirenin soran sesini duyduğumda ona döndüm ve devam et der gibi başımı salladım.
"-kardeşiniz"
"Tamam gidelim." Sesim fazla otoriter çıkmıştı. Hemşirenin peşinden morga girdim. Beyazlara bürünmüş kadın demir kutudan bir 'şey' çıkardı. Ve üstündeki örtüyü dikkatlice açtı. Gördüğüm görüntüyle yere yığıldım. Ondan geriye sadece sarı saçları kalmıştı. Yüzü tanınmaz derecede parçalanmıştı. Kendimden geçerek ağlamaya başladığımda hemşireler başıma toplandı. Sonrası zaten yoktu. Galiba bayıldım. Çünkü her yer simsiyah. Çevremdeki bağırışlarsa gittikçe kısılmaya ve silinmeye başlıyorlar. İnşallah ölüyorumdur. Ve kardeşimin yanına giderim. Hiçbir şey umrumda değil. Orkun? Aşık bile değilim. Güven vermiyor. Annemle babam? Bana her baktıklarında gözlerinde göreceğim nefretten korkuyorum. Ecrin? Çisem? Hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilirler. Kalan arkadaşlarım? Hepsinin canı cehenneme! Hiçkimse umrumda değil. Zaten ölsemde üzülmezlermiş gibi geliyor. Kulaklarımdaki seslerde kaybolmaya başladığında bilincim beni bırakmaya başladı. Sonrası? Sonrası uçurum...

Herkese merhaba! Eğlenceli,yeri geldiğinde hüzünlü ama daha çok eğlenceli bir hikaye olacak kurgusu bir yıldır elimde! En kısa zamanda yeni bölümle görüşmek üzere!:))

Evlilik OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin