Bazen kendime diyorum ki "Yeter artık. Sende biraz sıradan ve boş bir insan ol tek derdin takımının maçı kazanıp kazanmaması olsun."
Neden böyle bir hayatım olduğunu sorguluyorum. Memnun olmadığımdan değil ama neden herkes gibi değil,neden sürekli küçücük olayları en ince ayrıntısına kadar düşünen,sürekli pişman olan,kitaplara gömülen,odasından çıkmayan biriyim?
Asosyalin teki olup çıktım. İnsanlar her gün dışarıda gezerken ben evi geçtim odamdan dışarı doğru dürüst çıkmaz oldum. Ne zaman dışarı çıksam huzursuz oluyorum. Herkesin beni izlediği düşüncesine kapılıp duruyorum. Ana caddeler yerine ara sokaklardan geçe geçe kalabalık kaldırımlarda yürüyemez oldum. Bazen yolda yürürken o kadar doluyorum ki eve geldikten sonra hiç dışarı çıkmadan yaşama planları kurduğum oluyor. İnsan neden dışarı çıkma gereği duyar ki zaten,anlam veremiyorum.
Peki ya yazı yazmak? Yazı yazmayı eskiden daha çok severdim,geçmişi anlatmaktan haz duyardım. Halit Ziya'nın dediği gibi "Benim için hatıralarım o kadar kıymetli ki geçmiş hayatımı düşünmek şimdiki hayatımın devamına sebep olur"du. Ama artık eskisi kadar rahatlatmıyor beni yazı yazmak. Kabuk tutmuş yaranın kabuğunu soymaktan farkı yok. Keşke yazı yazmak yerine daha basit bir yeteneğim olsaydı,sesim güzel olsaydı mesela "Sesi güzel olan var mı?" denildiğinde ben işaret edilseydim. Seste bir yetenek; hem yazı yazmaktan daha etkili. Yazı yaza yaza konuşamaz hale geldim. Oturup saatlerce aralıksız yazabilirim ama 5 dakika boyunca hiç teklemeden konuşamam. Kendimi yazarak ifade etmek yerine konuşarak ifade edebilmeyi isterdim.
O kadar yazıyorum ama kime yazıyorum ki? Kim? Kimim kaldı yazacak? Onsuzluğa ithaf ederdim önceleri yazdıklarımı,artık onsuzluk bile yok. Onsuzluk bile beni terketti. Belkide hiç kimseye yazıyorum. Siz olmayan birini özlediniz mi ya da olmayan birine uzun uzun yazılar yazdınız mı? Birini özlemekten bıktım,sürekli birini düşünmekten. Umrunda bile olmadığım birini kendisinden fazla düşünmek benim için çok yorucu bir eylem. Sırf bu yüzden onlarca yarım kalmış ya da beğenmediğim yazılarımı hiç acımadan yırtıp atıyorum.
Felç geçirmiş duygularımı,birkaç hayalimi ve birçok düşüncemi kitaplığımın üst raflarına kaldırıyorum bir süre. Yazı yazmak yerine dertlerimi göğe anlatmak benim için daha iyi olacak diye umuyorum.