..:01:..

95 6 5
                                    

.Özgürlük Yumrukları.

Sakince önüme baktım. Sonrada arkama.
Artık arkama bakmak yoktu. Geçmiş yoktu. Önümdeki Kapıdan girdiğim anda geçmişi silip yeni biri olucaktım. Kapı beni değiştirebilirdi. Geleceğimi daha iyi yapabilirdi. Iyilik göreceli bir kavram. Özellikle de mazoşistler için. Mazoşistliğin en düşük seviyesini bile yaşasam mutsuz olmak beni iyi hissettiriyordu. Altını çiziyorum "mutlu değil iyi".
Tekrar önüme döndüm. Bu Kapıdan girersem acı etrafımı saracaktı. İstediğim buydu. Acı bana güç ve hırs veriyordu. Bugüne kadar hırsım bana yaramıştı. Ama bu kapı birçok şey gibi bunu da değiştirebilir. Hırsıma yenik düşebilirim. Bunların hiçbirini girmeden öğrenemem. Kapı şimdiden değiştirmiş beni. Ben asla girilen biri olmadım. Burayı terapistim önerdi.
Ve ilk adım. Neden bu kadar korktuğumu bilmiyorum. Burada istediğim gibi olabilirim. Kimse beni tanımıyor. Beni kimse zaten tanımıyor.
Kapının girişinden buranın adına bakıyorum. Uçan Ruhlar... O kadar da güzel değil. Böyle isimleri nerden buluyorlar. Terapistimin adı da "antidepresan gülümsemesi".
Artık girmem gerekiyor. Ikinci, üçüncü ve dördüncü adım. Kulaklarım uyuşuk. Hiçbirşey duymuyorum. İzliyorum. Koskoca bir alan. Üç tane ring var ve iki tanesi dolu. Bir ısınma salonu, iki soyunma odası, küçük bir kantin, ve 5-6 tane kum torbasının asılı olduğu camekan bir oda. Camekan odanın en üstünde büyük harflerle labirent yazıyor. Merak etmiyorum. Kulaklarım düzelmeye başlayınca etrafımda bir tur dönüp gülümseyerek bekleyen kadına dönüyorum.
"Merhaba." Kadın benim aksime gülerek beni yönlendiriyor. "Sen yeni gelen kız olmalısın. Arzu Hanım aramıştı. Orhun Bey sizi bekliyor." Adını bilmediğim bu kadın sarı saçlarını örgü yapmış, sürdüğü mavi far ise göz rengini ortaya çıkarıyor. Şimdiden buradan nefret edicek bir sebep buldum. Her gittiğim yerde kızlar güzel. Ve ben çirkinim. Çirkin kızlar...
Sevgiden en çok mahrum kalanlar...
Kendime gelmem gerekiyor. Farkettirmeden silkiniyorum ve daha normal bir tavır takınmaya çalışıyorum. Zor. Yapabilirim. Hiç mi insan içine çıkmadım ben? Okul haricinde, evet. Sırası değil. Ben bunları düşünürken bir odaya varıyoruz. Kadın eliyle önünü işaret ederek geçmemi belirtiyor. Etrafta moral verici sözler var. The Moon can't shining without the stars. En çok ilgimi çeken.
Adının Orhun olduğunu tahmin ettiğim kahverengi Saçlı bir adam odaya giriyor. "Zeynep'ti değil mi? Hoşgeldin. Şimdi sana bir form vereceğiz. Doldurmanı istiyoruz. Lütfen tüm soruları cevapla. Birazdan gelirim. Burada doldurabilirsin."
Formlar beni her zaman mutlu eder. Sanki kendini tanıman için bir şeylermiş gibi ve ben kendimi tanımaya ihtiyaç duyuyorum.
Adınız, soyadınız.
Zeynep Akçay
Yaşınız.
14
Boyunuz.
1.72
Kilonuz.
57
Hobiler.
Yemek yemek, resim yapmak, kitap okumak, yabancı dizi izlemek, müzik dinlemek, uyumak,
Daha önce yapılan sporlar.
Voleybol, yüzme
Fobiler.
Böcek
Korkular.
Yükseklik, köpek
En sevdiğiniz kitap, film türü.
Fantastik, bilim-kurgu
En sevdiğiniz şarkı.
Demons
En sevdiğiniz grup.
İmagine dragons, duman
En sevdiğiniz şarkıcı.
Lana del Rey, Teoman
Psikolojik sorunlarınız.
Çoklu Kişilik bozukluğu, asosyallik, mazoşistlik
Kullandığınız sosyal medya hesapları.
Tumblr, instagram, wattpad, snapchat, whatsapp
En sevdiğiniz ilk dört renk.
Siyah, mavi, sarı, gri
Ve bitmesiyle birlikte Orhun Bey odaya başka bir çocukla içeri girdi. "Zeynep, bu Umut." Umut... Fazla güzel bi isim. "3 Yıldır bizle beraber. Ve sana o yardımcı olacak. Tanışın, anlaşın, gezin." Anlaşılan asosyal olduğumu bilmiyordu. Küçük bir tebessümle kağıdı verdim. Yaklaşık on saniye içinde gözleri Büyüdü ve "şimdilik çok gezmesenizde olur" dedi. Bu hali komikti. Gülmemek için kendimi tutuyordum. Umut ise boşvermişti. Kahkahalar atıyordu. Bir ara soluklanmak için durdu ve yüz ifademe baktı. "Tutma, Gül sende." Kolaydı sanki gülmek. Gülmek... Yaptığım bir eylemdi ama sadece Lara yanımdayken. Sadece o varken içimden geldiğince gülüyordum. Diğerlerinin yanında yapabileceğim tek şey küçük ama -belki- samimi bir gülücük. Istemiyorum diş tellerimi göstermek. Istemiyorum Gülerken saklayamadığım burukluğumun gözükmesini. Istemiyorum mutlu olmak. İstemiyorum sevinmek. Çirkinim ben. Güçsüzüm ben. Mazoşistim ben. Belki de bu Yüzden buradayım. Belki değil kesinlikle bu Yüzden buradayım. Burada çirkinliğin bir önemi -sanırım- yok, herkes terli, herkes çirkin. Buralarda Güçsüz Değilim ben. Kum torbalarım ve eldivenlerin var. Burada acı var. Acıda da ben. Bu yüzden buradayım. Gitmiyorum.
Ve beklentili gözlere bakıp gülüyorum.
Hiçliğe çok yakınım ama Unuttuğum bir şey daha var ben bozuğum. Ben kendimle zıttım. Hiçliğe varmışken bile herşeyliği tadabilirim. Ve tam olarak bunu yapıcam...







Hellooo
Yine ben. 3. hikayem ama sanırım en çok içime sinerek bunu yazıcam. Şimdilik bişey söylemiyorum. Yukarıya Fransisco aşkımı bıraktım. Şarkıyı da dinleyin. Okuyanlar için teşekkürler ;)

Özgürlük YumruklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin