Sakince önüme baktım. Sonrada arkama. Artık arkama bakmak yoktu. Geçmiş yoktu. Önümdeki Kapıdan girdiğim anda geçmişi silip yeni biri olucaktım. Kapı beni değiştirebilirdi. Geleceğimi daha iyi yapabilirdi. Iyilik göreceli bir kavram. Özellikle de mazoşistler için. Mazoşistliğin en düşük seviyesini bile yaşasam mutsuz olmak beni iyi hissettiriyordu. Altını çiziyorum "mutlu değil iyi". Uçan Ruhlar... Kolaydı sanki gülmek. Gülmek... Yaptığım bir eylemdi ama sadece Lara yanımdayken. Sadece o varken içimden geldiğince gülüyordum. Diğerlerinin yanında yapabileceğim tek şey küçük ama -belki- samimi bir gülücük. Istemiyorum diş tellerimi göstermek. Istemiyorum Gülerken saklayamadığım burukluğumun gözükmesini. Istemiyorum mutlu olmak. İstemiyorum sevinmek. Çirkinim ben. Güçsüzüm ben. Mazoşistim ben. Belki de bu Yüzden buradayım. Belki değil kesinlikle bu Yüzden buradayım. Burada çirkinliğin bir önemi -sanırım- yok, herkes terli, herkes çirkin. Buralarda Güçsüz Değilim ben. Kum torbalarım ve eldivenlerin var. Burada acı var. Acıda da ben. Bu yüzden buradayım. Gitmiyorum. Ve beklentili gözlere bakıp gülüyorum. Hiçliğe çok yakınım ama Unuttuğum bir şey daha var ben bozuğum. Ben kendimle zıttım. Hiçliğe varmışken bile herşeyliği tadabilirim. Ve tam olarak bunu yapıcam...