öküz!

99 9 1
                                    

Selam canlar! Eğer kitap yazarken yazım yanlışım varsa es geçin lütfen çünkü telden yazıyorum. Bundan sonra bu hikaye ile birlikte olacağız lütfen desteğinizi esirgemeyin olur mu? Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum.
Öpüldünüz.

Yeni okulumun bahçesine girmiş oflamaya başlamıştım bile.

"Ya benim keyfim iyiydi eski okulumda. Ne lüzum vardı şimdi bu zengin bebeleriyle uğraşacağım. Of anne yine senin işgüzarlığın. Tamam Mehmet amca iyi biri, anladık zengin,yakışıklı herşeye okay. Evlendin de. Ama beni özel okula göndermekte nerden çıkıyor zalim kadın. Ben sudan çıkmış balığa döndüm sayende. Ya şu okulun büyüklüğüne bak. Bizim eski mahalle kadar ben burda kaybolurum yahu. Bunu hiç düşünmessin tabi." Diye düşünerek kendime işkence çektirmeyi bırakıp üzerimdeki üniformalara baktım.

"Eteğe bak,bi de birşeye benzese alttarafı ekose bir etek, gömlek desen ayrı zirzop, şu ceketi giymek zorundamıyım ben. Bunların fiyatıyla bin kişi geçinir. Neymiş efendim okul çok iyiymiş. Her sene iyi üniversitelere öğrenci gönderiyorlarmış. Benim bu okula gelmeme gerek yok ki. Ben doğuştan zekiyim." Bu düşüncelerle yeni okulumda mal mal dolaşırken sarışın bir kız yanıma yaklaştı. Baya güzel bir kızdı . Ama fazla inek görünüyordu. Kız iyice yaklaşınca kendi kendime konuşmayı bıraktım.

"Merhaba, sen yeni öğrencisin değil mi? Meral Kırman." herşeyi de biliyor. Kibar şey.

"Evet benim."

"Ben okul başkanı Mine Özdal. Okula hoşgeldin." diyerek elini uzattı. Bu ne ya. Kamera şakası felan mı? Karşılama töreni yapaydınız. Bende tabi kibarca elimi uzattım.

"Sana okulu tanıtmak için burdayım. Daha sonra sınıfına götüreceğim." peki diyerek kafa salladım. Mine okulun heryerini tavaf ettirdi sağolsun. Hacca gitsem bu kadar yorulmazdım doğrusu. Mine okulun bilmem kaç tane öğrencisi, bilmem kaç tane dersliği, kütüphaneyi spor salonunu ,ki bizim eski okul kadar, gösterdi ve sonunda durdu.

"İşte canım senin sınıfın. M-8 hadi içeri girelim." kapıyı tıklattı. İçeri girdim ben girince bir kaç zengin abaza hemen ayağa kalkıp birbirlerine göstermeye başladı. He al bak açıkta bir yerim var. Hoca kibarca bana sınıftaki tek boş yer olan sıramı gösterdi. Ders matematik tabi en sevdiğim ders. Cidden sevdiğim ders. İşte benim anormalliklerimden biri. Neyse etrafa göz gezdirdim. Sınıf yaklaşık 25 kişi felan var. Ama baya büyük ve ferah bir sınıf. Ben camdan dışarı bakarken yanımdaki şirin,kıvırcık kızıl saçlı kız bana gülümsedi. Sessizce,malum dersteyiz,

"Hoşgeldin. Ben Eda." dedi. Sevimli şey. Ben de elimi uzattım.

"Meral. Memnun oldum." dedim. Gülümsedi. Tatlı bir şeye benziyordu.

"Hangi okuldan geldin?"

"Dumlu Fen Lisesi"

"Hiç duymadım."

"Doğrudur. Çünkü okul Antalya'da İstanbul'a yeni taşındık."

"Hmm. Anladım." anlamana sevindim der gibi baktım ve kitabımı açtım.

Ders bittiğinde Eda kantine gitmeyi teklif etti. Kantinde oturup birşeyler içtik. Sohbet ettik. Aynı benim kafadan şimdiden sevmeye başlamıştım keratayı ama tabi benim Ayşem gibi olamaz. Ah be Ayşem ne ağlamıştı ben giderken.

Herşey 1 yıl önce başlamıştı. Annem bir gün eve geldi ve beni karşısına alıp konuştu. Mehmet amcayla evlenmeye karar vermişlerdi ama yine de canım anam bana fikrimi sormuştu. Hayırsız babam bizi ben 5 yaşındayken terketmişti ve bir daha görünmemişti. Annem beni tek başına büyüttü. Ben nasıl hayır evlenemessin derim. Tabi ki kabul ettim. Zaten Mehmet amca çok mükemmel biri annemede iyi bakacağından eminim. O kadar yıl sonra annemin yüzünü güldürmeyi başarmıştı. Seviyordu onu biliyordum. Sonra evlendiler. Bir süre Antalya'da yaşamaya devam ettikten sonra Mehmet amca İstanbul'da yeni bir otel satın aldı ve buraya taşındık. Antalya'dan ayrılmak zor olsa da mecbur gelmiştim. Zaten Mehmet amcanın bizden başka kimsesi yoktu. Bana da kızı gibi davranıyor mutlu olmam için herşeyi yapıyordu.

KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin