Sırılsıklam :(

62 6 2
                                    

Multi de tabiki Çınar var. Esas oğlan ;)

Okuldan en az 500 metre kadar koşmuştum. Artık ciğerlerim isyan bayraklarını çekmiş grev girişimlerindeydi. Arkama baktığımda kimse takip etmiyordu. Elimi dizlerime koyup soluk almaya çalıştım. Olay aklıma gelince gülmeye başladım. Çınar'ın o surat ifadesini görmek tüm bu koşuşturmaya deymişti. Tam nefesimi düzene koyup yürümeye başlayacağım sırada kolumdan aniden yakalandım. Hızla arkama döndüm. Sinirli bir Çınar suratıma bakıyordu. Gülen yüzüm çoktan normal haline dönmüştü.

"Ne yapıyorsun be mal?" diye bağırdım.

"Hem suçlu hem güçlü şuna bak bir de bana çemkiriyor." diye cevap verdi. Hatta bağırdı diye biliriz. Ama bunu çoktan haketmişti.

"Bunun olmasını sen istedin." diye çıkıştım. Kolumdan tutup sürüklemeye başladı.

"Bıraksana beni be." diye bağırmalarım ona pek birşey ifade etmiyordu. Sürükleyerek kuş pisliğiyle renk değiştirmiş olan arabasına götürdü ve ön kapıyı açıp beni koltuğa fırlattı. Sanki kaçamam diye düşünürken emniyet kemerini takıp kapıyı kapadı. Daha sonra ben emniyet kemerini açmaya çalışırken geçip sürücü koltuğuna oturdu. Kapıları kitledi. Sinirle yüzüne baktım.

"Güpegündüz kız mı kaçırıyorsun?" diye çıkıştım.

"Merak etme sen kız olmadığın için problem yok." dedi. Laf sokmuştu aklı sıra. Sesim çıkmayınca sırıtmaya başladı. Bu sırıtışın altında ne gibi bir işkence vardı bilmiyordum. Ama arabayı yıkatma ihtimali oldukça yüksekti. İstemesem de zorla yaptırırdı öküz. Bir süre ilerledikten sonra bir benzin istasyonuna girdik. Yıkama istasyonunun önünde durunca sevindim açıkçası demek ki arabayı bana yıkatmayacaktı. Gülümsedim. Yıkama istasyonundaki arabanın işi bitince Çınar arabayı silindirlere doğru sürdü. Silindirler arabayı yıkamaya başlayınca camdan izlemeye başladım. O sırada cam açılmaya başlayınca çığlığı bastım. Cam tamamen açılmıştı. Çınar kafamı tutup silindirlere doğru yanaştırınca saçlarım,yüzüm,üzerim tamamen ıslanmıştı. Şimdi çığlık bile atamıyordum. Atarsam ağzıma su kaçacaktı. En azından bunu akıl edebilmiştim. Ama yine de çırpınmaya devam ettim. Ama insafsız ,elini kafamdan çekmedi. Araba yavaş yavaş silindirden uzaklaşınca kafamdaki el çekildi. Ancak gözlerimi açabilmiştim. Sinirle yüzümü Çınar'a döndüm. Kahkaha atıyordu. Ama ben ortada gülünecek bir durum bulamıyordum. Tamam biraz komik olabilir ama canice bir hareketti bu.

"Sen ne tür bir manyaksın ya?" diye bağırdım.

"Sen bunu hakkettin." dedi. Sinir kat sayım arttıkça onun kahkahası daha da artıyordu.

Neyse onun kahkası bitince arabayı hareket ettirdi ve tekrar yola koyulduk. İnsafa gelip eve kadar bırakır diye tahmin ettim ve adresi söyledim. Cevap vermedi. Bu halde beni ortada bırakmayacağını tahmin ediyordum. Neyse ki insaniyetli çıkmıştı. Bizim sitenin kapısına kadar gelmişti. Ta ki arabayı durdurup inmemi emredene kadar ki siteden bizim eve kadar en az 600 metre vardı. Yüzüne baktım.

"Ama bizim eve daha çok var." dedim. Gülümsedi.

"Benim sorunum değil." dedi ve çantamı kucağıma attı. Sinirle arabadan inip kapayı kapattım. Hızla uzaklaştı. Girişteki güvenlikler sırılsıklam ıslak olan beni tanımakta güçlük çekmişti. Güvenlik Ahmet abiye ben olduğu söyledim. Adam önce havaya baktı. Sonra tekrar bana

"Yağmurdan değil Ahmet abi. Arkadaşlar şaka yaptı." dedim. Yalan söylemiş sayılmazdım. Ama şu durumu en baştan anlatmam imkansızdı. İyi nöbetler diyerek yürümeye başladım. Yürürken lanet okumayı da ihmal etmiyordum tabi. Onun yüzünden soğuktan donuyordum. Hayvan yüzünden zatüree olabilirdim.

Eve girer girmez anneme görünmeden odama geçip banyoya girdim. Ilık duş alıp çıktım. Şimdiden intikam planlarına başlamıştım. Elbet birşey bulacaktım. Bunu yanına bırakmaya niyetim yoktu.

**************

Sabah baş ağrısıyla ve burun akıntıyla uyanmıştır ve kahvaltıdan sonra aldığım ilaç etkisini okula vardığımda göstermeye başlamıştı. Sınıfa girdiğimde Çınar sırada yayılmış uyuyordu. Yanına yaklaşıp kalkmasını söyledim. Tabiki beni dinlemedi. Bende elimdeki suyu yüzüne boca ettim. Anında yerinden sıçradı.

"İyi mi böyle ?" diyerek sırıttım. Kolumu tuttu.

"Bela mısın kızın sen?" diye bağırdı. Herkes bizim kavgamızı izliyordu.

"Sen kaşındın." diyerek kolumu elinden kurtardım. Sıradaki suyu silip oturdum. Başımda dikilmeye devam ediyordu.

"Ne var? Ne bakıyorsun?" dedim. Hiç birşey olmamış gibi. Sırıtarak yüzüme baktı.

"Git bana havluyla kahve getir." dedi. Söverek kalktım ve hizmetliye gidip havlu aldım. Daha sonra revire gidip kabız olduğumu bu yüzden bana ilaç vermesini istedim. İkiletmeden verdi. Ama ilacın tamamını kullanmamamı yoksa işin içinden çıkamayacağımı söyledi. Teşekkür edip kantine indim. Espresso aldım. İlacın tamamını içine karıştırdım. Tabiki Çınar'a acımıyordum. Sınıfa çıktığımda ders daha başlamamıştı. Havluyla kahveyi verdim. Kahvenin soğukouğinda şikayet etsede hepsini içmişti öküz. Birazdan olacakları düşünüp güldüm. O esnada hoca geldi.

Ders başlayalı henüz 10 dk olmuştu. Çaktırmadan Çınar'a baktım. Karnını tutarak garip hareketler yapıyordu. İlaç etkisini göstermeye başlamıştı. Arkamı dönüp güldüm. Ve Çınar daha fazla dayanamayarak sınıftan koşarak çıktı. Herkes şaşkınlıkla arkasından bakarken ben sessizce gülüyordum. Eda ve Murat dönüp bana baktı. Gülüp sonra anlatacağımı söyledim.

Tenefüse çıkıp olanları Eda ve Murat'a anlattığımda gülme krizine girdiler. Kantindeki herkes Çınar'ın kendini 2. Kat tuvaletine kapattığını ve kimseyi içeri almadığını konuşuyordu. İçimdeki şeytan Meral dans ediyordu. İnşallah orda bayılır diye dua ediyordum.

Son ders bittiğinde eşyalarımı toplamaya koyuldum. Tüm gün Çınar tuvaletten çıkmamıştı. İlacın bu kadar etki edeceğini tahmin etmemiştim. Tamam hemşire söylemişti ama bu kadar uzun süreceğini nerden bilebilirdim. Tam çıkış kapısındayken içimdeki iyi Meral ortaya çıkıp onu öyle bırakmamamı söyledi. İtaat etmek zorunda kaldım. Revire gittim. Kapalıydı. Okulun dışına çıktım. En yakın eczaneye gidip bu problemi çözecek bir ilaç aldım.

İkinci kat tuvaletine çıkıp kapıyı açtım. İçeride kimse olmadığını görünce içeri girdim

"Orda mısın?" diye seslendim.

"Hemen git burdan." diye bağırdı.

Sesin geldiği tarafa gidip kapının altından ilacı attım.

"İç bunu iyi gelecek." dedim.

"Sana neden güveneyim." dedi.

"Başka çaren yok."

"Teşekkürler." ilk defa o öküzün ağzından kibar bir kelime duymuştum.

"Bu iyiliğimi unutma!" diyerek tuvaletten çıktım.

KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin