Multi; Alex
İyi okumalar.
Marco'nun Ağzından ;
Bana gönderilen adresin bulunduğu sokağa geldiğimde etrafı inceleyerek ilerlemeye devam ettim. Evlerin çoğu eskiydi. Hatta bazılarında çatlaklar vardı ve her an yıkılacak gibi duruyorlardı. Çakıl taşlarının ayaklarımın altında ezilirken çıkardığı çatır çutur sesleri dinlerken, sonunda evi bulduğumu fark ettim. Tabi ev demeye bin şahit isterdi. Bir penceresinin camı bile yoktu. Nedense kırıktı. Alex beni neden buraya çağırmış olabilirdi ki?
Böyle bir yerde ne işimiz olabileceğini merak etmeden duramıyordum.
Kırık camdan içeri seslendim. "Alex?" Sesim boş odada yankılandı. Kapıyı ittirerek içeri girdim. Sırayla odaları dolaşmaya başladım, ki zaten mutfak ve banyo dışında sadece iki oda vardı. Küçük bir yerdi. İlk odada ne insan ne de tek bir eşya bile göremedim. Mutfak ve banyo da da kimse yoktu. Son odaya girerken orasının da boş olmasını bekliyordum fakat duvarın dibinde çömelmiş bir kız vardı.
"Hey."
Karşı duvarı izleyen bakışları bana döndü. "Kimsin sen?"
"Adım Jo. Ya sen?" dedi beni süzerek.
"Bende Marco. Ne işin var burada?"
"Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum," dedi gözlerini kaçırarak. Sert bir kıza benziyordu. Ya da ben önyargılı davranıyordum. "Peki," dedim ve bende diğer duvarın dibine çömeldim. Birkaç dakika boyunca ortamın sessizliğinde gerilerek oturduk ikimizde.
Jo daha fazla bekleyemeyecek olmalı ki ayağa kalktı. Elleriyle arkasını silkeledikten sonra tam çıkacakken kapıda biri belirdi. Daha doğrusu birileri. İki kız daha gelmişti. Onlarda bizi gördüğüne şaşırmış gibiydi.
"Sizi de mi Alex çağırdı?" Bunu sarışın olan kız söylemişti. Jo'yla birbirimize bir iki saniye baktıktan sonra öbür kıza dönüp kafamızı salladık. Demek Jo denen kızı da o çağırmıştı. Ve tabi diğer ikisi. Tanrı aşkına bu neydi böyle? Alex ne halt yemeye çalışıyordu? Eğer erkek olmasam Alex'in bir pezevenk olduğunu ve para kazanmak için fahişeleri toplandığını düşünebilirdim. Ama bir erkek olarak burada bulunmam dışında bu kızlar da da fahişe tipi yoktu.
"Hepimiz Alex'le tanışıyoruz ama birbirimizi tanımıyoruz," dedi üçüncü kız düşünceli bir şekilde. Sonra yeni hatırlamışcasına kafasını kaldırdı ve kendini tanıttı. "Ben Blake. Bu da Teressa. Birkaç dakika önce kapıda tanıştık bizde. Sadece ikimiziz sanıyorduk ama anlaşılan başkalarını da çağırmış. Doğrusu amacını merak ediyorum."
Blake ve ardından Teressa olduğunu öğrendiğim kızda yan yana yere oturdular. Blake zengin olmalıydı. Kıyafetleri öyle olduğunu gösteriyordu.
"Bende Jo." Kendini tanıtmayan bir tek ben kaldığımı farkettim. "Marco ben. Birazdan Alex'in neler çevirdiğini öğreniriz merak etmeyin." Ayak sesleri duyduğumuzda hepimizin bakışları tekrar kapıya çevrildi. Yeni biri daha. Ancak bu sefer ki erkekti. Açıkçası tek erkek olmaktan kurtulduğum için sevinmiştim.
O da bizleri görünce bizim ilk verdiğimiz tepkilerin aynılarını vermişti. Sıkılmaya başladığımı belirtircesine ofladım. "Hey, uhm... Siz...?" derken kaşlarını soru sorarcasına kaldırdı. Çekingen bir tipe benziyordu. "Evet, hepimizi Alex çağırdı. Bizde seninle aynı tepkiyi verdik. Sende bir yere otur ve bizimle bekle," dedi Jo. Herkes bıkmıştı benim gibi. Aynı zamanda meraklı. Çocuk benim biraz uzağıma oturdu. "Ben Dylan." Hepimiz onuncu defa adımızı söyledik ve tekrar sessizliğe gömüldük.
Birkaç dakika sonra kapıda Alex'i görünce bu kadar sevineceğimi tahmin etmemiştim. Hepimiz ayaklandık. "Hepiniz gelmişsiniz. Biraz geciktim üzgünüm."
"Biraz mı?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Sanırım popomu hissedemiyorum," dedim.
Güldü ve deri ceketini çıkarıp bir kenara fırlattı.
"Sanırım sizi burada toplama sebebimi anlatma vakti geldi." Ellerini ovuşturarak gözlerini hepimizin üzerinde sırayla gezdirdi. Uzun süredir beklemenin verdiği sinir ve stresi atmak için cebimden sigara paketini çıkarttım. İçinden son dalı çekip kutuyu yere fırlattım. Öbür cebimden çıkardığım çakmakla sigaramı yaktım. Çektiğim ilk dumanın verdiği rahatlama hissini kimse veremiyordu.
"Bugünden itibaren hepiniz sokak çocuklarısınız." Biz ne demek istediğini düşünürken o devam eti.
"Siz birbirinizi tanımıyor olabilirsiniz ama ben hepinizi çok iyi tanıyorum. Hayatlarınızı, çevrenizi, arkadaşlarınızı, acılarınızı...Hepiniz kötü şeyler yaşadınız ve hayata tutunmakta zorlanıyorsunuz. Ama ben bir büyüğünüz olarak -benden sadece üç yaş büyük- size yardım edeceğim. Hepiniz eve gidip son kez güzel bir uyku çekin. Yarın birkaç parça eşyanızı toplayıp gece evden kaçın. Gece birde burada buluşalım."
"Sen ne dediğinin farkında mısın? Nasıl kaçarım evden? Babamı tanıyorsun beni öldürür Alex!" dedi Blake korkuyla. Demek ailesinden bu kadar çok korkuyordu. Benim tam tersime. Alex sinirli bir bakış attı.
"Evet aileni iyi tanıyorum Blake. Zaten seni de buraya bu yüzden çağırdım. Onların sana bunu yapmalarına izin veremezsin," derken gidip iki kolundan tuttu ve sıktı.
"Bütün bunları çekmek zorunda değilsin. Mutlu olmak senin hakkın. Hepinizin hakkı. Bu kadar korkak olma artık! Bu kadar korkak bir kız olma Blake!" Alex iyi gaz vermiş olmalıydı ki Blake suratının ortasına bir yumruk attı. Kendince güçlü vurmuş olsa da bu Alex gibi birini devirmezdi.
"Kabul. Geliyorum." Alex istediğini elde etmişcesine sırıttı. "İşte benim kızım."
Sonra hepimize tekrardan baktı.
"Dediklerimi yapın. Acılarımızı dindirmek için, intikam vakti."
-
İlk bölümün üzerinden uzun bir zaman geçti farkındayım. Ama birileri hikayemi görür, okunma sayısı artar diye bekledim. Okuyan bir iki kişi var ama olsun. Sadece okunursa yazarım, olmadı silerim demiştim ama kimse okumasa bile yoluma devam etmeye karar verdim. Yinede okunması, yorumlar yapılması beni mutlu eder tabi. Neyse işte, şunu söyleyeyim ki artık bu kadar uzun ara vermeyeceğim. Ben uzun bölüm yazıp bikaç ay ara verenlerden olmaktansa kısa kısa yazıp sık bölüm eklemeyi seçtim. Haftada bir iki bölüm eklicem. Karakterlerin hepsini seçmedim henüz. Önerileriniz varsa isimlerini mesaj atabilirsiniz. Umarım bölümü beğenmişsinizdir :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Çocukları
PertualanganBiz kırık dökük kalplere sahip insanlarız. Acılarımızı anlatmaya kelimeler yetmez. Ama iyi çocuklarız biz. Canımız yanınca bileklerimizi değil saçlarımızı keseriz. Biz aynı yolun yolcusuyuz. Biz sokak çocuklarıyız.