Hayatın zorluklarını daha çok küçük yaşta öğrenmişti. Iyi ve kötünün içinde büyümüştü, bir tarafı ona hayatın güzelliklerini sunarken bir tarafı dünyadaki cehennemi tattırdı.
Gün geçtikçe yüzünden o muhteşem gülüşü silindi. Ruhsuz biri olup etrafına zarar vermeye başladı. Bu hoşuna gidiyordu. Bir nevi zevk alıyordu. Daha küçük yaştayken kollarına faça atmaya başladı. Sinir krizleri geçirip kendine zarar verirdi.
Fakat kendisinin acı çekmesi yaşı ilerledikçe ona saçma gelmeye başladı. Neden onun canı yansın ki? Ona bunları yasatan'ın canı yanması gerekiyordu. Ailesinin...
Annesi onun için uğraşırken,babası onun hayatını mahv ederdi. Onun zayıf taraflarını yüzüne vururdu. Onunla dalga geçerdi. Sahi babasının umurunda mıydı?
Ölse babasının umru olmazdı. Ona ' küçük ucube' derdi çoğunlukla. Oğlum dediğini hatırlamıyordu. Babası mutsuz bir insandı. Hiç bir şey onu mutlu edemezdi. Babasının sırf onunla bir kerede olsa gurur duyması için sınıf birincisi olmuştu. Annesi çok sevinmişti. Babasının ise hiç umru olmamıştı.
Bazı günler annesi babasından dayak yerdi. İçip içip annesini dövdüğü geceler...
Odasının kapısından anne ve babasını dinler ,ağlardı. Babasının ne kadar kötü bir insan olduğunu düşünürdü. Keşke ölseydi diye düşünürdü. Keşke onun ölümü benim elimden olsaydı derdi.
Liseye geçtiğinde derslerden tamamen kopmuş bir durumdaydı. Psikoloji bozuktu. Gün geçtikçe daha da bozuluyordu. Kafasında sürekli bir şeyler kurardı.
Babası emekli olmuştu ve eve her gittiğinde onun o iğrenç yüzünü görmek zorunda kalıyordu. Annesi ona iyi dayanıyordu. Benim güçlü annem diye geçirirdi içinden. Ona değer veren tek insan annesiydi. Onun da tek değer verdiği insan annesiydi.
Bazen düşünüyordu annem neden bu pisliği bırakıp gitmiyor?
Eve her geldiğinde onla dalga geçerdi. Hatalarını yüzüne vurup bundan zevk alırdı. Artık delirme noktasına gelmişti. Elinde olsa babasını bıçaklar leşini de denize atardı. Ama yapamıyordu. Lanet olsun ki yapamıyordu. Bunun yerine odasına çıkıp,yatağına girip sinirden tir tir titriyordu. Artık lise'ye gidiyordu. Onu böyle aşağılamazdı. Aptal moruk.
Aynaya her baktığında kanlı gözleri ile karşılaşıyordu. Fakat bu onun için sorun değildi. Kan'ı seviyordu.
Mazoşist miyim diye düşünürdü bazen. Değildi. Olamazdı. Olmamalıydı.
Mazoşist olup deli hastanesine mi gitseydi? O zaman babasi'nın ölümünü göremezdi ki. Tek kelimeyle babasından nefret ediyordu. Ölmesini diliyordu. Lanet olası adam ölmüyor!
Onun yerine bütün gün içip annesine şiddet uyguluyor ve ikisine de sövüyordu.
Artık büyüdüğü için ona vuramiyordu. Ama küçükken vurmuştu. Hemde defalarca. Üstelik küçük bir pataklama değil. Kanatana kadar döverdi. Kanayan yerler daha sonra morarırdı. Acısı yeri gelir 1 ay geçmezdi.
Babası emekli olmadan önce annesi ile daha çok vakit geçirirdi. Artık eve gelir gelmez odasına çıkıyor ve bilgisayarda gününü geçiriyordu.
Okula öylesine gidiyor biraz kestiriyor ve geliyordu. Ondan bir bok olmayacağını kendisi de biliyordu. Babası da bunu hep söylerdi. Belki de seri katillik yapmalıydı?
Bunları düşünüp kendi kendine tebessüm ederdi. Ondan bir katil bile olmaz.
Sessiz , sakin ve huzurlu bir hayatim olsaydı keşke. Benimde arkadaşlarım ve kız arkadaşım olsaydı keşke derdi. Keşke zeki ve çalışkan olsaydım derdi. Ama en önemlisi keşke iyi bir babam olsaydı derdi. Onu bu hale babası getirdi. Herşey babasının suçu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMAN
Teen FictionO sigara dumanı ile beslenen bütün zorluklara karşı göğüs geren karanlık ruha sahip biri. O DUMAN!