'PLAN YOK,PLAN BU'

155 14 5
                                    

(Multimedia Duman)

Bölüm müziği : 5 second of summer- Jet black heart

Aldığı cevaptan tatmin olan Pars gülümsedi. Bende karşılık verdim. "Seninle çok iyi yerlere geleceğiz kardeşim"dedi. Buna hiç şüphem yoktu. "Biliyorum"dedim. "Sana odanı göstereyim de yerleş ve iyi bir uyku çek. Akşam yemeğinde görüşürüz"dedi. Ardından bu malikane gibi evin görülmeyen bir de üst katına çıktık. Odamı gösterdiğinde ağzım açık kaldı. Gayet konforlu ve güzeldi. Tam da bana göre. "Nasıl"diye sordu. "H-harika bir oda burası dostum"dedim. Diğer odamla kıyasla mükemmel ötesi. "Beğenmene sevindim"dedi ve odadan çıktı. O çıkınca kapıyı kapattım. Kendimi yatağa attım. Resmen yatağa gömüldüm. Kuş tüyü gibiydi sanki. Biraz yatakta debelendikten sonra bilgisayara girdim. Çok hızlı ve donanımlı bi bilgisayar cidden. Gözlerim ağrıdığında bilgisayara kapattım. Daha sonra da gözlerimi kapattım. Düşündüm.

Kendimi tehlikeye atıyordum. Fakat başka seçeneğim de yok. O evde kalıp delireceğime bu evde konforlu bi hayat sürerdim. Kendimi tehlikeye atmaktan da cekinmem. Kendimi hazırlayabilirim ölüme. Bu gerçekten istedigim iş. Severek yapacağım.

Biraz uyuduktan sonra hizmetçi kızın beni uyandırması üzerine gözlerimi açtım. Karşımda harika bir güzellik duruyordu. "Pars bey sizi akşam yemeği için bekliyor"dedi. "Hm şey geliyorum"dedim ve yataktan kalktım. Derin bir nefes aldım ve odadan çıktım. Bu lüks hayata alışmam pek de uzun sürmeyecek.

Aşağı indim ve yemek masasında oturan pars'a kafamla selam verdim. Masa harkulede donatılmıştı. Istahla yemeği yedim. Yemeğin ardından tatlı geldi. "Alışabildin mi bari"dedi pars tok sesiyle. "Evet,alışmam pek de zor olmaz sonuçta"dedim. Bir yandan da tatlımı yiyordum. Kafamı kurcalayan sorular vardı. Hangi birini sormam konusunda zorluk çekiyordum. En iyisi hiç bir şey sormamak diye düşündüm. Derin bir nefes aldım. "Yarına hazır ol duman"dedi. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Soru soran gözlerle ona bakıyordum. "Yani tam belli değil ama sana iş verebilirim"dedi. "Ufak tefek şeyler"diye ekledi. Hevesim söndü bi anda. Olsun!

Hiç yoktan iyidir. Bedenimi bir titreme sardı. Fakat bu sefer sinirden değildi. Bunu hissedebiliyorum. Büyük ihtimal heyecandan diye düşündüm. Tatlı bitince de küçük bir sohbetten sonra odama çıktım.

Kendimi yatağa attım. Düşündüm biraz. Geçmişi ve geleceği.

En son düşünmekten yorgun düşünce gözlerimi kapattım. Rahat yatağımda rahat bir uykuya daldım. Sabah da hurilerden biri beni uyandırdı. Hizmetçi kizlar kelimenin tam anlamı ile harika.

Kahvaltı için aşağı indim. Kahvaltı beklerken pars'ın götü başı dağıtmış sigara ve içki içerken buldum. Hemen yanına gittim 'ne oldu'diye sormak yerine görgüsüzler gibi bende bardak alıp içki doldurdum. Içmeye başladım. Ah az önce 'görgüsüzler gibi'dedim. Zaten öyleyim.

"Dertlisin ha"dedim içkimden bir yudum alıp. Ses vermedi. "Anlatmak ister misin dostum"dedim. Derin bir iç çekti. "Her şey üst üste geliyor. Bütün bokluklar beni buluyor"durdu. "Tam olarak anlatmadın pars"dedim. "Elimdeki her şeyi almak istiyor bazı kanı bozuklar. Ama tam tersi olacak. Birazdan bana nereye gitmem gerektiğini mesaj atacaklar. Oraya gidip hesabımı göreceğim. Belki de ölürüm. Sorun değil asil bir ölümü hak ediyorum... fakat öyle olmayacak"dedi. Aptal herif!

"Bende geleyim?"

"Gerek yok"

"Neden gurur yapıyorsun? Bu güzelliklerden mahrum kalmak için daha çok gençsin. Adım adım ölüme gitmek istiyorsun öyle mi?"

"Sorun değil dedim ya! Korkmuyorum"

"Korkuyosun ama bunu kabul etmek istemiyosun. Çünkü...çünkü korku bir nevi acizlik"

"Bilmiyorum. Tek bildiğim oraya gideceğim"

"Planın ne peki?"

"Plan yok,plan bu"dedi. Bilmece gibi herif anasını satayım.

"Ben de geleyim pars inat etme"

Bir şey demeden bardağındaki son içki yudumunuda içtikten sonra kalktı ve bir şey demeden gitti.

Kafasındaki şey her neyse ona engel olacağım. Amacı ne bilmiyorum fakat ölüme gitmesini istemiyorum. Ölmemeli. Evde akıllı uslu oturup kızlarla fingirdeşeceğımi düşünüyordur büyük ihtimal. Öyle olmayacak tabiki.

Bir bardak daha içtim. Gevşedim fakat henüz sarhoş olmadım. O kadar kolay değil. Gülümsedim. Neye güldüm bilmiyorum. Sanırım delirmeye başlıyorum. Kapı sesi ile yerimden fırladım. Hemen cama yapıştım. Orospu çocuğu haber bile vermeden gidiyor. Hemen ceketimi kaldığım gibi kendimi dışarı attım. Pars'ın bana verdiği silahı da yanıma aldım.

Mesafeli bir şekilde takip etmeye başladım. Arabasına bindi. Ne yapacaktım? Bu şekilde yetişmem imkansız. Gözüm kenarda duran motor'a takıldı. Hızlı bir şekilde motor'a yöneldim. Daha önce 1 veya 2 kere motor'a bindim. Umarım unutmamışımdır. Kask'ı kafama geçirdim. Hem emniyet için hemde tanınmamak için.

Ben motoru çalıştırdığımda o kapıdan çıkmış gidiyordu bile. Caddeye çıkmasını bekledim. Öbür türlü kesinlikle anlardı. Sonuçta pars zeki bir adam.

Bir kaç dakika sonra bende peşinden gitmeye başladım. Caddede çok araba vardı. Onu kaybetmemek için biraz gaza bastım. Tanımaz umarım.

Nereye gidiyor bu adam?

Rüzgarı saçlarımda hissediyorum ve hızlandıkça şiddeti de artıyordu. Bir çok araba olduğu için beni fark etmesi zordu. Bu da benim işime geldi tabiki. Ara sokağa dönmesi ile birlikte hızımı azalttım. Sokağı dönünce pars'ın arabasını park etmiş bir şekilde buldum. Adam seri be!

Etrafa şöyle bir baktım da depolar vardı. Ayrıca harabe evler doluydu. Üstelik iğrenç bir koku vardı. Yüzümü ekşittim. Acaba nereye girmişti?

Kimseler yoktu etrafta. Sadece attığım adımlar yankılanıyordu. Birde nefes alış veriş seslerimi duyuyordum.

Ortalık tamamen sessizdi. Hangi cehenneme gitti bu lanet olası herif ?

Aklımı kaçıracaktım. Hemen depolara bakmaya başladım. Arabası burada fakat kendisi nerede?

Kendini hiç düşünmeden tehlikeye atıyor ve kim bilir bu işin sonu nereye varacak? Tabi ben önlemezsem.

Derin bir nefes aldım. Depolara bakmaktan nefes nefese kaldım. Üstelik terledim. Göğüs kafesim bedenime sığmıyor gibiydi.

Patlama sesi ile yerimden sıçradım. Silah sesi? Hemen sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Nasıl olur da ilerideki depolara bakmaya akıl edemem. Ay! Beyinsizin tekiyim.

Umarım düşündüğüm şey değildir. Ölme pars...

Deponun önüne gelince silahımı çıkardım. Kapı açıktı zaten. Çömeldim ve içeri bir bakış attım. Yere yığılmış bir adam vardı. Gözlerimi kısıp iyice odaklandım. O, o pars değildi. Pars ayaktaydı ve adamı o vurmuş olmalı. Iki tane adam da pars'ın anlına silah dayamıştı. Şimdi tam zamanıydı.

Ya şimdi ya hiç!

Içeri daldım ve "hey orospu çocukları bana da yer açın!" dedim. Sesim boş depoda adeta bir haykırış gibi yankılandı ve bütün gözler bana döndü.

Selam :) vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

DUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin