Ben Aşkı Kadırga'da buldum

6. Bölüm

Merhaba arkadaşlar ❤ 

Sizleri özledim, yazmayı da özledim.
Bu zamanda en çok kitap okumakla zaman geçiriyor olduk, o yüzden hiç bir yenilenme yapmadan hikayeyi yeniden yükledim.

Umarım eskisi gibi beni bu hikayemde yine tek bırakmazsınız.

Seviyorum sizleri!

Multimedya: Beren ve Semih, cok tatlı değiller mi ama *-*

Vote ve Yorumlarınızı eksik etmeyin.

Bölüm ile baş başa bırakıyorum.

____________________________

Ben hala onun karşısındayım. Gözlerimiz hala birbirine bakıyor vaziyetteydi. Ellerini belime koysa tam olacakta. İşte bu şuanki durumda hiç mi hiç olmaz. Katiyen olmaz.
Bizi biri görse derki

- Ayyy bu bu kızı nasıl seçmiş -

Çünkü niye tip yok bende de ondan. Gerçi hiç bir şey yok ki aramızda böyle düşünsünler. Oğlana da rezil olduk emi. Ay bayılacağım vallah.

İçimden duâ ediyordum, birisi gelsin de bu sahneyi bozsun diye. Ama maalesef bir şey olmadı. Ben kendimi Samet'ten çekecekken, saçım bir yere takıldı. Ben çınladım o an.
Sonra saçımın nerde olduğuna baktım. Samet'in ceketin'in düğmesine takılmıştı saçlarım. Elini düğme ile saçların takıldığı yere götürdü ve saçlarımı nazikçe, hiç acıtmayarak eli ile ayırdı. Saçlarım artık serbestti. Ben ondan bir adım geriye gittim ve durdum.
Ancak bakışlarımız hala birbirimizin üzerinde idi. Tamam anladık şoka girdin makyajsızım. Ama yani okadarda berbat görünmüyordum ki.

Dimi?

Birden bir çığlık duyuldu. Benim gözler ve kulaklar hemen oraya odaklandı.
Bizim yanımıza kadar gelen ses, ayakkabı standlarından teker teker gelerek en sonunda kendisini gösterdi.

Kimdi sizce?

Tabiki de benim sipaydim. Yerim ben seni yaaa. Bide ağlıyor. Kıyamam. Hemen yanına gittim ve kucağıma aldım Semih'i.

'Sipaydim ne oldu söyle bakayım'

'Nodu biyiyon mu haya...Biyisi baaa vuydu...ha böye vuydu'
Hem konuşuyordu, hemde ağlıyordu. Bide şiveli şiveli. Yerum ben oni. Sonunda da el hareketi ile nasıl dayağı yediğini gösteriyordu. Ellerini yediğim oy oy oy.

'Bakım bi yüzüne. Çok birşey olmamış ki kuzum. Gel göster bakalım kim yaptı bunu sana.'

Yere indirdim onu. Elini benim elime geçirdi ve beni sürüklemeye başladı. Bende elimdeki karton ile Samet'e döndüm ve

'Ähh...seni görmek güzeldi. Ha bu arada hayırlı cumalar Samet. Benim şimdi gitmem lazım. Güle güle.'

İşte şimdi görüş alanımdan kayıp olmuştu çünkü Semih beni sürükleyerek oyun yerine doğru getirmişti. Sandalyede oturan bir küçük kız çocuğuna gösteriyordu eli ile.

Ne yani bu küçücük kızdan mı dayak yemişti benim biricik yeğenim?!

Aklım ermiyordu bir türlü.
Kızın yanına gittik beraber.

'Hallo Süße, wie heißt du den?'(Merhaba Tatlım, senin adın ne bakalım?)
'Ich heiße Beyen' (Benim adım Beyen{Beren})

Türk olduğunu bildiğimde konuşmaya türkçe ile devam ettim.

'Berencığım bak kim var yanımda.'
'O sosuk benim oyuncamı çaadı. Gitsin o.'
'Ama böyle olmaz ki bak ikiniz şimdi barışın ve arkadaş olun hadi.'
'Ben aykadaş omam.' dedi Semih.