Sonunda odama gidip rahatça yatağıma atladım. Yanlız bu odada fazla bir şey vardı.
Belki
Tatlı? Yok hayır
Kötü? Oda değil.
Buldum....
Pembe!?
Kesinlikle! Oda fazlasıyla pembe ve gereksiz eşya ile doluydu. Yui sana acıyorum dostum....
Kıyafetlerimi bana verdikleri pembe(!) dolaba koyarken bir anda kapının açılmasıyla kafamı oraya çevirdim. Gördüğüm pantolon şekli ile kim olduğunu anlamıştım. Pekala rol yapmam gerekecekti...
"N-neden geldin." Deyip bacaklarımı olabildiğince hızlı titretmeye çalıştım. Bana doğru adımlarken konuştu.
"Adını hala söylemedin." Sonra dibim kadar girip elini omzuma koyup tişörtümü sıyırmaya başladı. Nefesi omzuma değerken ona vurma isteği içimi yakıp kavuruyordu"Y-yui, yui K-ko-
Bir anda gözlerini kocaman açıp bağırdı.
"Sen o olamazsın!"
Anlamamıştı değilmi. Anlayamazdı yani...
"Bende seni özledim Ayato. Bende seni......" dalga geçercesine söylediğim şeyle yavaşça gülmeye başladı. Ama bu gülücüğün bir anda korkunç bir kahkahaya dönüşmesi ile gözlerimi sabır dilercesine kapatıp geri açtım."Bunca zaman neredeydin. Senin yüzünden insan kanını bırakıp hayvan kanı içmeye başladık!!" Bana Ateş saçan gözlerle bakarken "cezanı çekeceksin düz göğüs." Değişi ve bir anda omzumu tutup ağzına yaklaştırdı. Ardından odada çıkan "Hurt" sesi herşeyi bitirmişti.
O
Az
Önce
Benim
Çok
Önemli
B RH-
Kanımımı
İÇTİ!?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diabolik Lovers
Vampire[#22] Branda Carter yada çakma adıyla Yui. Babasının katili olan Sakamaki ailesini içeri tıkmaya çalışan bir polis Japonya'ya gidiyor ve sakamaki ailesi ile yakınlaşıyor. Hikayesinin sonu bilinmeyen Branda bu göreve çıkarken aldığı kuralları unutup...