"Ben mi?" Sorduğum soru ile kafasını sallayıp bulunduğumuz ortamdan ayrıldı.
Bir dakika ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok fakat Adım Eve falan değil.
Hayır yani bir gün elimden bir kaza çıkacak diye korkuyorum. Sanki onların tapulu malıymışım gibi davranıyorlar.
Biri telefonumu tuz buz etsin, diğeri benim nadir kanımı içsin, başkası adımı değiştirsin. Oh oh ne güzel...
Şu an her ne kadar Kou ile konuşmak istesemde telefonumun kırık olduğunu hatırladığım an içim cız etmişti. Bu lanet olsa konağa geleli 1 haftadan az oluyor ve ben daha ilk günden telefonumu kaptırıyorum.
Güzel... hemde çok.
Duyduğum büyük ses ile az önceki düşünceli halimden kurtulup kendime gelmiştim. Sanki deprem oluyor bu ne sarsıntı.
Ufak bir oflamayla hızlıca mutfağa yöneldim. Susamıştım. Hemde çok..
Dolabı açıp su ararken kafama 'dank' eden şeyle durdum. Onlar vampir.. su içmezler değil mi? Ah insan bi su alır evde insan yaşıyor.
Mazoşist yapacaklar beni. 2 hafta sonra kendi kanımı içmeye başalarım. Düşüncesi bile kusmama neden olabilir..
~
Sonunda Bir yerden çıkan su ile gülümsemiş ve şişeyi alıp salona ilerlemeye başlamıştım.
Boş bulduğum bir koltuğa kendimi atıp suyu içmeye başladım. Dehşet derecede hızlı içiyordum. Uzaktan Birine yamyam gibi gözükme ihtimalim yok değil...
Suyu bitirmemle boğazıma bir yanma hissi gelmiş ve acımaya başlamıştı. İki üç kere öksürdükten sonra acının azalmasıyla rahatlamıştım. Bu kadar derdin arasında bir Boğaz acısı eksikti zaten.
Şişeyi kenara bırakıp oturduğum koltukta yayıldım. Başım dönemeye başlamıştı. Gözlerimi her kırptığımda daha çok bulanıyordu. En son karşıma giren Turuncu saçlı çocuk ile kapaklarım hepten kapandı..
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diabolik Lovers
Vampire[#22] Branda Carter yada çakma adıyla Yui. Babasının katili olan Sakamaki ailesini içeri tıkmaya çalışan bir polis Japonya'ya gidiyor ve sakamaki ailesi ile yakınlaşıyor. Hikayesinin sonu bilinmeyen Branda bu göreve çıkarken aldığı kuralları unutup...