24-AYRILIK

43 2 0
                                    

arkadaşlar kusura bakmayın yeni bölüm yazmayalı çok oldu hepinizden çok özür diliyorum. liseye yeni başladım ve bir hayli zor. bir haftadır aralıksız sınav oluyoruz ve sınavlar daha bitmedi. ama benim içimden yazmak geldi. arkadaşlar teoga bir kaç gün kaldı. teoga girecek arkadaşların Allah yardımcısı olsun. neyse daha fazla uzatmayayım sizlere iyi okumalar.

su" ne bileti yaa??"

adam hiç de şaka yapar gibi durmuyordu. bide annesi iyi beslemiş ayı gibi kalıplı. bi de ters ters bakıyo çok tırstım açıkçası. acaba bize bulaşık mı yıkatacaklar. off ya ne diyorum ben aklım başka şeylere gidiyor. kafamı can'a çevirdim. 

o da bana döndü ve o da benim gibi şaşkın şaşkın bakıyordu. bu ne ya acaba kamera şakası mı kamera nerede. içimden ben annemi istiyorum diye bağırmak gelse de böyle bir şey yapmadım. kafamı adama çevirdim ve küçük emrah bakışları atmaya başladım.

su" abi biz çok fakiriz ne olur abi bizi içeri al."

şimdi de sezerciğe bağlamıştım anlaşılan kafayı yemiştim. ben böyle deyince ayı gibi görünen kapının önündeki abi kahkaha atmaya başladı. ne bu adam gülebiliyor mu. halbuki çok sert duruyordu. can'da gülmeye başlamıştı. can'a dirsek attım ve kıkırdamayı kesti. 

elini cebine attı ve iki adet bilet çıkardı. vay şerefsiz demek kandırdın beni. ben sana yapacağımı bilirim. istifimi bozmadım. can hala kıkırdıyordu. bu sefer ona yumruk attım. tabi la ne sandın boru mu. can gülmeyi kesti ve bebek gibi dudaklarını büzdü.

o dudakları yerim ya ne kadar da güzel dudak büzüyor o öyle. daha fazla dayanamadım ve dudaklarına şaplak geçirdim. hani yaşlı teyzeler bebeklerin ağzına vurarak severtler ya bende öyle yapmıştım can'a.  can bana uzaylı görmüş masum köylü gibi bakmaya başladı. sonunda o da anlamıştı değişik olduğumu.

can" sen iyi misin?"

su" tabi ki de iyiyim ama kendimi türk filmlerinden fırlamış ve yaşlı teze ve nine ve ve ve..."

bana yine şaşkın şaşkın bakmaya başladı. vay anasını sayın seğirciler. galiba bu kadar saçmalamamın sebebi tatile girmemiz olacaktı. üç ay lan ne sandın? oha ya ciddi ciddi üç ay okula gitmeyeceğiz. bunu düşünmek bile gülümseme isteği uyandırıyordu içimde. kendi kendime aptal aptal sırıtıyordum.

can" istersen başka bir yere gidelim?"

acaba ne demeliydim evet mi hayır mı...

su" evet.... hayır..... belki....."

cidden psikolojim bozulmuş benim. ben böyle miydim?

can" istersen bir doktora gidelim. "

dedi kahkaha atarak.

su" aslında fena olmaz gitmişken senin IQ nu da ölçtürelim..."

diyerek kapak yapmıştım ona. gülümsemesi ya da anırması desek daha doğru olur. yüzünde solmuştu. 

su" tamam ya yeter gidelim burdan canım hiç istemiyor."

onaylar şekilde kafa salladı. zaten tam içeri girmemiştik. hmen dışarı çıktık. görevli arbayı getirdi. arabaya bindik. can bana döndü.

can" nereye gitmek istersin prenses?"

su" sessiz bir yere."

sessiz bir yere gitmek istemiştim çünkü can'la bir şey konuşmam lazımdı. neden düşüncelerim bir anda değişmişti bilmiyorum. am bu işin böyle olmasını istemiyordum. bir şeye çoksahip olmak istersin ya hani sürekli aklında ve kalbinde taşırsın.

 onu kaybetmek istemezsin. ama sahip olmak da istemezsin. sahip olursan senden bıkacak sanarsın. bir kelebek olup kanatlarını çırparak elinden kaçacak sanarsın bu yzden elini açmazsın ama açmazsan da onun öleceğini bilirsin. 

bu yüzden ellerini açarsın. gitsin benim olmasın ama hayatta olup mutlu olsun dersin. beni sevmese de beni istemese de hatta benden nefret bile etse. beni görünce yolunu değiştirse yüzüne bile bakmasa ama yeter ki o mutlu olsa dersin ya hani işte şuan aklım çok karışık.

ne yapacağımı bilmiyorum. aslında neden böyle düşünüyorum onu da bilmiyorum. can'ı istiyor muyum yoksa istemiyor muyum. o benimle mutlu mu? yoksa mutsuz mu? benden sıkıldı mı? benden ayrılmak istiyor mu? şu ana aklımda böyle sorular vardı ve bunun nedeni neydi? açıkçası bende merak ediyordum.

can" inecek misin?"

su" geldik mi?"

can" evet."

can gayet yumuşak davranıyordu. sanki çok hassas kırılgan bir eşyaymışım gibi nazik davranıyordu. banklardan birine oturduk. ortalıkta kimsecikler yoktu. sessiz ve sakindi her yer. sadece denizin kayalıklara vuruş sesi vardı. 

bu ses gerçekten de insanın içini huzurla dolduruyordu. kafamı can'a çevirdim. dalgaların kıyıya vurmasını izliyordu. ama dalgındı. başka şeyler düşündüğü belliydi. onun keskin yüz hatlarını inceliyordum. gerçekten de çok yakışıklı biriydi.

su" benden sıkıldın mı?"

ben böyle deyince kafasını bana çevirdi ve bu soruyu neden sorduğumu anlamamamış gibi bana baktı.

can" nereden çıktı şimdi bu?"

su" bilmiyorum? cevap ver ama..."

arkadaşlar bu bölüm çok kısa oldu ama kusura bakmayın sizleri çok özledim. birdaha ki bölümü en kısa zamanda yazmaya çalışacağım. bu bölümü yazarken şu anki psikolojimin büyük rolü oldu. yani sizde psikolojimin çok iyi olmadığını anlamışsınızdır. medyada ki şarkıdan da anlaşılıyor zaten bu bölümü yazarken bu şarkı geldi aklıma. umarım beğenmişsinizdir. sizleri seviyorum...





TESADÜFLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin