Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız bakalım. Arkadaşlar lütfen oy verin, yorum yapın lütfennnnn....
Multideki fotoyu niye koydum bilmiyorum. Sadece hoşuma gitti. (Tumblrdan buldum) Neyse siz okumaya başlayın. İyi okumalar.
****
Önümdeki üç katlı ahşap eve bakıyordum. Evet hatırladığım gibiydi. Eskisi gibi, yıpranmış, zamana meydan okumuş... Evin bahçesinde birsürü ağaç vardı. Elma, armut, kayısı ve kiraz. O kiraz ağacına doğru yürümeye başladım. Elimi o heybetli ağacın gövdesine dayadım. Çocukluğumda buraya ne zaman gelsek hep yalnız kalırdım. Çünkü hiç arkadaş edinemezdim. Bu kiraz ağacı benim tek arkadaşım, sırdaşımdı. Ta ki o güne kadar...
FLASBACK
EZGİDENYavaşça dışarı çıktım. Anemin zorla giydirdiği beyaz elbiseye, ayağımdaki siyah rugan ayakkabıya ve yandan iki tane örülmüş saçlarıma rağmen o ağaca çıkacaktım. Parmak uçlarıma basa basa mutfağın kapısının önünden geçtim. Dış kapıyı açacağım sırada yakalandım. "Küçük hanım, nereye gidiyorsunuz bakalım?" Yavaşça arkamı döndüm. Karşımda ki gözlüklü, hafif kemerli bir burnu olan 55-60 yaşlarındaki adama tatlı olduğumu düşündüğüm bir şekilde baktım. Ellerimi önümde birleştirmiş sağa sola sallanıyordum. "Şey biraz bahçeye çıkacaktım." Ne var yedi yaşındaki bir kız çocuğu da yalan söyler. Aslında tam olarak yalan sayılmaz yani. "Annenin haberi var mı bundan?" dedi kaşlarını çatarak. Koşarak yanına gittim ve minicik kollarımı boynuna doladım. "Ya dede anneme söylersem izin vermez ki. Lütfen anneme söyleme biraz bahçeye çıkıp geleceğim lütfen." Kollarını bana dolayıp gülmeye başladı. " Tamam hadi çık biraz." Sevinçle dedemin yanağına kocaman, sulu bir öpücük bıraktım. "Çok teşekkür ederim." diyerek bir öpücük de öbür yanağına bıraktım. Kapıyı açtım ve koşarak dışarı çıktım. Kiraz ağacımın altında birkaç çocuk toplanmıştı. Yukarıda, ağacın dallarında ise bir erkek çocuğu vardı. Kızlardan biri beni farkedince arkadaşlarına söyleyip koşmaya başladı. Arkadaşlarıda peşinden tabi. Yukarıdaki çocuk ise aşağı inmeye çalıyordu. Ve ayağı kaydığı gibi yeri boyladı. Koşarak yanına ulaştım. Yere dizlerimin üzerine çöktüm. Kolunu dürttüm. "Hişt kiraz hırsızı iyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" Bir süre odağını kaybetmiş gözlerini etrafta gezdirdi ve en sonunda bakışları beni buldu."İyi misin?" Cevap vermedi. Onun yerine elini uzattı ve yanağıma dokundu. "İyiyim. Sen kimsin?". Gülümsedim, sanırım bir arkadaş edinecektim. "Ezgi ben. Peki senin adın ne?" Uzandığı yerden doğruldu ve bacaklarını uzatarak oturmaya başladı. "Güney ben.". "Bence kiraz hırsızı sana daha çok yakışıyor.". Kahkaha attı. " Peki o zaman sen bana kiraz hırsızı diyebilirsin. Ama sadece sen tamam mı?" Kafamı onayladığımı belli etmek istercesine hafifçe salladım. Ayağa kalktı ve ani bir hareketle elimden tutarak beni de kaldırdı. "Benimle gelmek ister misin?". "Nereye?" diye sordum merakla. "Aşağı mahalleye arkadaşlarımla tanıştırırım seni." dedi içtenlikle. Beni arkadaşlarıyla tanıştırmak istediğini gözlerinden okuyabiliyordum. "Çok isterdim ama annem izin vermez." Bıraktığı elimi tekrar tuttu. "Çok geç kalmayacağız, söz veriyorum. Annen farketmeden dönmüş oluruz." Ve benim itiraz etmeme izin vermeden koşmaya başladı. Beni de sürüklüyordu tabi. " Kiraz hırsızı annem izin vermez." Ama içten içe onunla gitmek, koşmak istiyordum. Beni duymamazlıktan geldi. Bir süre sonra ben de ona ayak uydurdum. Yokuş aşağı koşuyorduk. Bir grup çocuğun yanına geldiğimizde durduk. "Arkadaşlar sizi Ezgi ile tanıştırmak istiyorum." dedi boştaki eliyle beni işaret ederken. Gülümseyerek "Merhaba." dedim. Hafif sarışın bir kız elini uzattı. "Ben Seda." Bu beni bahçede ilk gören kızdı. Elini tutarak hafifçe sıktım. "Memnun oldum.". Gözleri çok hafif çekik olan bir çocuk bir adım öne çıktı."Ben de Eren.". Hafifçe gülümsedim. Biz o günü oyun oynayarak, sokaklarda kahkahalarla gülerek geçirdik. "Kiraz hırsızı artık eve gitmeliyim annem merak etmiştir." Güney elimi tekrar tuttu. "Arkadaşlar ben Ezgi'yi evine bırakıyorum.". Çocukların hepsine veda ettikten sonra Güney'le tekrar koşmaya başladık. Eve gidene kadar sadece koştuk. Hiç konuşmadık, sadece sustuk. Eve geldiğimizde annem kapının önünde endişe içinde bir sağa bir sola bakıyordu. Güney'i de yanımda sürükleyerek annemin yanına koştum. Beni görünce önce yüzüne bir rahatlama ifadesi yerleşti daha sonra kaşlarını çattı. Annemin beline kollarımı doladım. "Anne ben özür dilerim sadece koraz hırsızımın arkadaşlarıyla tanışmaya gitmiştim." Annem şüphe ile yüzüme baktı. " Kiraz hırsızın mı?" Başımı olumlu anlamda salladım ve Güney'i annemin önüne ittim. "Bu benim kiraz hırsızım yani Güney." Evet o benim kiraz hırsızım benden başka kimse kiraz hırsızı demiyordu yani. "Annen Güney'in saçlarını karıştırdı. " Sen de kimsin?". Güney bana bakıp gülümsedi. " Ezgi'nin kiraz hırsızıyım." dedi. Annem ona gülümsedi. "Peki kiraz hırsızı akşam yemeğini bizimle yemek ister misin?" Güney olumsuzca başını iki yana salladı. " Çok isterdim ama annem merak eder efendim." Annem Kiraz hırsızımın yanağını okşadı. "Tamam o zaman. Daha sonra artık." Kiraz hırsızım bana döndü ve "Yarın tekrar görüşelim mi?" Sevinçle kafamı salladım. "Tabi ki çok isterim." Yanağıma bir öpücük kondurdu. "Yarın görüşürüz o zaman küçük fare."Arkasını döndü ve gitti. Tabi ardında şaşkın bir ben bıraktığının farkında değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/44887804-288-k51626.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KÜÇÜK FARE~
Teen FictionYatağımın üstünde bulduğum siyah kutuyu elime aldım ve yavaşça kapağını açtım. Kalbimin ritmini vücudumun her yerinde hissedebiliyordum. Kutunun içinden çıkan kirazlı pasta anılarımın canlanmasına sebep oldu. Kapağın içine yapıştırılan kağıdı elime...