Anne derin bir ohh çekmişti doğumdan sonra. Tüm aile ameliyathane kapısının önünde toplanmış heyecan içinde bekliyordu. Fakat karşılaşacakları durumdan habersizlerdi. Tabi habersiz olan sadece tüm aile değil, anne ve babada vardı. Doktorlar şaşkın gözler ile bakıyordu Pamir bebeğe. Bu alışılmış bir durumun aksine esrarengiz bir olaydı.
Melek anne, ameliyathaneden çıkarılmış ve normal odaya alınmıştı. Oda 2 salon büyüklüğündeydi. Ve içinde o günün şansına aynı isimlere sahip, Pamir'in annesi dahil 4 Melek adında annede bulunuyordu.
Tüm ailede o odanın içindeydi. Herkes heyecanla Pamir bebeği bekliyordu. (Odada babanın ağabeyi, kız kardeşi, annesi; Annenin erkek ve kız kardeşi, annesi ve ailenin 4 yaşındaki ilk meyvesi olan Taha vardı.) Kapıdan elinde küves arabası olan bir hemşire girdi. Ve odaya seslendi:
-Melek Hanım!
Herkes aynanda "buyrun benim" diye koro halinde geri cevap verdi. Hemşire çok şaşırdı bu duruma. Aynı odada birden fazla Melek adında kadının olduğundan haberi yoktu. Tekrar seslendi:
-Melek Aktunç!
İşte bu Pamir bebeğin annesiydi. Herkes çok heyecanlanmıştı. Ve işte o ilk buluşma anı gelip çatmıştı. Herkesin göz bebekleri büyüdü. Şoka girmiş bir yüz ifadesi vardı suratlarda. Baba hemen şoku atlatıp birden bire bağırmaya başlamıştı;
-Bu benim bebeğim olamaz.
-Karıştırmış olmalısınız. Bu odada 4 tane Melek adında anne var. Bu nasıl benim bebeğim olsun!
Hemşire hanım bu durumun üstüne anne, baba ve bebekten gen örneği alıp durumu çözmek istedi. DNA testi yapıldı. Aradan 7 saat geçti ve sonuçlar aynı gün açıklandı. Aile hem öfkeli hem heyecanlıydı. Fakat beklenilen olmadı. Hemşire DNA sonuçlarını aileye verip;
-Bu bebek size ait.
Diyerek ekledi. Baba hala durumu kabul etmiyordu. Ama yapacak bir şey yoktu. Anne durumu kabullenip yavrusunu sevmek istedi. Annelik içgüdüsü işte. Annenin hala gözleri parlıyordu mutluluktan. Yalnız ailenin hala farkında olmadığı bir durum daha vardı. Bebeğin göz renkleri...
Gözlerini hiç açmadığı ve uyuduğu için bunun farkında değildi henüz aile. Tabi bunu anlamaları uzun sürmedi. Ve şok içinde şok geçirmişlerdi. Doktorlara sebebini sordular hemen fakat doktor buna yanıt veremedi. Çünkü onlarda duruma şaşkındı. Baba bebeği öldürmek istedi fakat babanın ağabeyi ve bebeğin annesi buna karşı çıktı. Baba çok tedirgindi fakat annesi tam aksine sevgi dolu ve mutluydu.
Aradan 1 ay geçti. Bebek küvesten çıkartıldı. Gözleri kahverengiye dönmüştü bu süreç içinde. Ve ten rengi de yavaş yavaş açılmaktaydı. Ve sonunda bir cuma günü aile taburcu edildi. Herkesin üstünden şok durumu atılmıştı. Her şey normale dönmüştü. YADA ÖYLE SANILMIŞTI. İstanbul'un avrupa yakasında oturuyordu Aktunç Ailesi. Pamir bebekle birlikte evlerine dönmüşlerdi. Müslüman bir aileydiler. İmam çağırdılar ve bebeğin kulaklarına ezan okumasını söylediler. Fakat imam:
- Allah tövbe yarabbi! Ben buna dua okuyamam yahu.
Diyerek evden uzaklaşmıştı. Aile durumu anlamamıştı. Çok şaşırmışlardı. Bir o kadarda telaşlanıp korktular tabi. Er geç sonunda ezan okunmuştu. Fakat esrarengizlerin ardı arkası kesilmiyordu. Bebeğin resmini çekmek istiyordu aile. Fakat hiç bir kamera bebeği çekmiyor ve bozuluyordu. Bu yüzden hiçbir resmi yoktu Pamir bebeğin. Sadece 1-2 tane yarı silik resimleri vardı.
Aradan aylar geçmişti. Ve 12 Ağustos gününe gelinmişti tekrardan. Yani Pamir'in 1. Yaş günüydü. Oda ne! Pamir yürüyor mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mücadele
Mystery / ThrillerKaranlık bir dönemde zamana karşı olan bir yarış, bir mücadele. Peki ama sorun neydi? Aşk mı ? Arkadaş mı ? Aile mi ? Okul mu ? Hayat mı ? Bir dakika! YOKSA HEPSİ Mİ?! Mücadele duygusunun ön planda olduğu, hem duygusal hem dram hemde komedi tadında...