Pamir Doğuyor

207 17 5
                                    

12 ağustos sabahıydı. Güneş gözlerini yeni açarken Ay gözlerini yumuyordu. Sıcak olan hava çölleri aratmıyordu. Yaprakların bile kımıldamadığı rüzgar esintisi olan bir sabahtı.
Bu sabah her şeyden farklı olarak hava daha bunaltıcıydı. Ve her şeyden farklı olan tek hava yoktu bu sabah. İstanbul'da bir evden gelen inleme sesleriyle uyandı mahalle adeta. Hamile bir bayan daha gebeliğinin 7. Ayı olmasına rağmen büyük bir sancıyla uyandı sabaha. Bunlar Aktunç ailesiydi. (Aktunç ailesi; Hamile bir bayan, 4 yaşında bir erkek çocuk ve ailesine şiddet uygulayan cinsiyeti adam ama karakteri öyle olmayan 3 kişilik bir aileden oluşuyordu.) Büyük bir telaş sarmıştı mahalleyi. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Daha çok erkendi. Ve işte o kanama başlamıştı.
Hamile kadın, hemen ambulansa bindirilip hastaneye kaldırılmıştı. Acil, inlemelerle yankılanıyordu. Hemen ameliyathaneye alınan kadın sancıya dayanamayıp bayılmıştı. Ama bayılmasına bile zaman yoktu artık. Hemen ayıltıldı. Heryerinden terler akıyordu kadının. Doktorlar derin derin nefes alıp vermesini ve ıkınmasını söylüyorlardı telaşla fakat kadın hala kendinde değildi. Kadın ıkınmaya başladı. Sanki damarları patlayacak gibiydi. Ikınmaktan nefessiz kalan kafatası mor bir patlıcana benziyordu. Ve işte o geliyordu. Birden tüm sesler kesildi. Ameliyathanede sadece bebek ağlaması ve herkesin suratındaki o rahatlama ifadesi vardı artık. Hemen küvese alındı bebek. Ama fazla tuhaf olan bir durum vardı. Anne ve babanın ten rengi beyaza yakın bir kumraldı. Fakat bebek kömür karası tenli ve daha da tuhafı kırmızı gözlüydü. Ve işte Pamir artık doğmuştu.

MücadeleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin