1. BÖLÜM

147 22 9
                                    

    Nasıl unutabilirdi ki  kalbini ona tamamen adamış bir kişiyi? Kız ona kalbini emanet etmişti. Onu koru! Sakla! Sakın paylaşma! En önemlisi de sakın onu kırma! Bir daha parçalarını toplayamazsın! Demişti. Ama o ne yaptı sözünü tutmadı. Genç kızın kalbini çalıp gitmişti bu hayattan. Şimdi  nasıl yaşardı? Bunları düşünmekten bıkmıştı  genç kız. Bir bakıma da kendine kızıyordu. Sevgilisinin sözünü dinleseydi şimdi bu halde olmayacaktı. Onu saran sıcak kolların arasında huzur bulacaktı. Kendinden nefret etti. Hiçbir şeyi umursamıyordu artık. Bu hayatta sadece ablasını düşünüyor olmuştu. Onun mutluluğunu istiyordu. Kendini yıpratarak ablasını üzmeye hakkı yoktu. Bunu ona yapamazdı. Ablasının da bir aşkı vardı ama o adam çok güzel bakıyordu ablasının kalbine. Bazen kıskanıyordu onları. İçinde saklıyordu üzüntüsünü. Onları izleyerek sürdürüyordu hayatını. Bu daha ne kadar uzar bilmiyordu. Tek bir kuralı vardı bu hayatta. Kalbinin bir daha geri gelmeyeceğini ve kimseyle bir daha paylaşamayacağı.

....

   Sımsıcak yatağında yorganını kafasına kadar çekmiş uyuyordu Rüyam. Ta ki ablası yorganını üstünden çekene kadar.

" Ya abla bir rahat huzur vermedin! Bırak da tatilimi geçireyim."

" Canım benim. Tabi ki tatilini yaşayacaksın ama akşama kadar yatağında değil!"

" Off! Tamam. Tamam. Kalkıyorum! "

" Bekliyorum seni. "

"Anlamadım? "

" Ben gittiğimde tekrardan yatağına yatacağını biliyorum Rüyam. Salak değilim! "

" Tamam dedim ya abla! Sen in. Ben geliyorum. "

" Peki. Ama gelmezsen bir sürahi suyu kafandan aşağı boşaltırım."

  Gözlerini devirdi Rüyam. Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı soğuk suyla. Aynaya baktığında yüzünü buruşturdu. O muydu bu aynadaki yansıma? İnanamadı kendi haline. Kaç gündür aynaya bakmıyordu değil mi? Evet. Kendi görüntüsünden kaçıp salona indi. Ablasından  sonra en çok sevdiği kişi eniştesiydi. Henüz Denizle evlenmemişti. Yani erkendi de zaten. Rüyam Kalbini çalan adamdan sonra baya hırpalamıştı kendini. Eniştesi, Koray  bu haline dayanamayıp ablası Deniz'i ve Rüyam'ı  evine almıştı. Ablası ona teselli oluyor, ablasına da Koray teselli oluyordu. Deniz kardeşinin üzülmesine dayanamazdı. Onun acısını kendi  acısından sayardı. Evet bu kız kardeşlerin bir annesi ve babası yoktu. Yetimhanede büyümüşlerdi. Kendileri çabalayarak okumuştu. Allah'a şükür kalacakları bir ev alabilmişlerdi kendilerine ama Koray onları yanına alana kadar. Rüyam'ı kardeşi, Denizini karısı gibi görüyordu Koray. Üniversite bitince Denizle evlenmeye karar vermişti. Bunu hayali bile onu şimdiden heyecenlandırmıştı...

    Rüyam ablası Deniz'in Koray'ın kollarında ağlarken gördü. Koray kollarıyla Sımsıkı sarmıştı Deniz'i.

" Dayanamıyorum Koray. Onu böyle görmeye dayanamıyorum. Çok hırpaladı kendini. Lanet olsun hiç bırakmıyor ki bu aksilikler peşini! Şimdi nasıl derim ona üzülme o şerefsiz için. O piç seni aldattı. Onun için ağlama değmez diye!" zar zor konuşabilmişti Deniz.

     Rüyam ne yapacağını şaşırdı. Mert onu aldattı diye suçlarken gerçek aldatan kişi Mert miydi? Nasıl bir insandı bu böyle?! Onun için döktüğü yaşlar boşuna mıydı? Kendine saydığı hakaretler boşuna mıydı? Mert onu abisiyle aldattı diye düşünüyordu. Hepsi abisinin çapkınlığı yüzündendi. Rüyam'ın suçu yoktu. Mert'in abisi Rüyam'ı  zorla öpmüştü ve o da onları o halde görünce dayanamayıp Rüyamdan ayrılmış, abisini döve döve kan kusturmuştu. Ama o hatayı kendisi de yapmıştı sonra. Başka bir kızın kollarına atmıştı hemen kendini. Rüyam sinirle ablasının yanına gidip ona bağırmaya başladı.

" Ne diyorsun sen abla?! Doğru mu bu dediklerin?! "

     Deniz Koray'ın göğüsüne yaslamış olduğu başını kaldırıp Rüyam'ın sinirle dolmuş kızgın gözlerine baktı.

" Rüyam? "

" Abla! Bana doğruyu söyle! yapmadı de!"

" Rüyam bak ben...."

     Daha cümlesini bitirmeden Rüyam etrafı dağıtmaya başladı. Bir yandan bağırıyor bir yandan da ağlıyordu. Koray oturduğu yerden kalkıp Rüyam'ı durdurdu.
Deniz hıçkırarak ağlıyor ve söyledikleri yüzünden pişmanlık  duyuyordu. Hiç düşünmemişti duyar diye. İçindekilerini tutamayıp  hepsini söylemişti Koray'a. Daha fazla tutmamıştı  kendini.

" Koray bırak beni! "

" Böyle yaparak hiçbir şeyi düzeltemezsin Rüyam! "

" Düzeltmek  isteyen kim?! "
  
    Rüyam ne kadar dirensede kurtulamadı  Koray'ın sert kollarından.

" Yapma sarı kuşum beni de ablanı da daha çok üzüyorsun"

       Rüyam daha çok ağlamaya başladı.

" Özür dilerim "

      Daha fazla dayanamadı genç kız. O masum küçük bedenini Koray'ın  kollarına bıraktı. Koray onu tuttu sımsıkı. İzin vermedi düşmesine. Deniz mahfolmuştu. Nefret etti kendinden. Hemen kardeşini hastaneye getirdi korayla  birlikte. Odaya  alıp incecik zayıf koluna taktılar serumu. Kaç gündür doğru düzgün bir şey yiyemiyordu. Geçmiyordu boğazından lokmalar. Ablasının zorlamasıyla yiyordu bir tek. Onlarıda midesinden boşaltıyordu. Çok zayıf düşmüştü bedeni. Onu bu hastaneye getirişleri  4 olmuştu. Sürekli bayılıp duruyordu kızcağız  halsizlikten ve üzüntüden. Doktor odaya girip konuşmaya başladı.

" Bağışıklık sistemi çok zayıf. Kendine bakmazsa  kötü  bir hastalığa  yakalanabilir."

     Deniz hemen kardeşinin  alnını öptü. Gözyaşları Rüyam'ın saçlarına dökülüyordu.

" Canım benim. Geçecek herşey.Bitti artık. Seni asla bırakmayacağım."

    Koray'ın da gözleri dolmuştu. Dayanamamıştı canından çok sevdiği sevgilisini böyle görmeye. Koray da gidip kollarını Deniz'in beline sardı ve sımsıkı sarıldı ona.

Bu benim ilk hikayem. Diğerlerini saymıyorum :) Eğer hikayemi beğendiyseniz lütfen yorum ve vote yapmadan geçmeyiniz :) Yeni bölümler  her cuma günü yayınlanacaktır. Arada süpriz bölümler yapabilirim :)

      

GÖKYÜZÜNDEKİ YILDIZLAR GİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin