ON AY SONRA... (Rüyamdan)
Gözlerimi açtığım gibi odanın ışığı gözlerime çarptı. Sanki uzun bir süredir gözlerimi açmamış gibi hissediyordum... Başımı sağ tarafıma çevirdiğimde endişeli gözlerle bana bakan bir adam gördüm.
"Rüyam?! " dedi bana şaşkın bir halde.
Kucağında bir bebek vardı ve adam mutlu gözlerle bana bakıyordu. Bir dakika? Ben hastanedeyim. Peki ama neden? En son ablamla kutlama yapıyorduk istediği üniversiteyi kazandığı için. Benim burada ne işim vardı? En önemlisi de kucağında bebeğiyle başımda duran bu adam da kimdi?
"Sen kimsin? Benim burada ne işim var? "
Söylediklerim karşısında daha çok şaşırdı ve gözlerini gözlerime dikti.
" Rüyam ben Koray. Ablanın sevgilisi. "
" Ablam nerede?! "
Yüzü asıldı birden ve gözleri doldu. Burnunu çekip
" Deniz......... O......" dedi
"Ablam nerede?! Sen kimsin?! Ben neden buradayım?! "
Hiçbir şeyi hatırlamamak beni sinirlendirmişti.
" Sen hiçbir şeyi hatırlamıyor musun? "
Şimdi düşmüştü beyefendinin jetonu!
" Evet! "
Hiçbir şeyi hatırlayamadığım için beynimde ki soru işaretleri birbirine girmişti ve beni yiyip duruyorlardı. Sinirden gözlerimden bir iki yaş damladı. Elimi saçlarıma geçirip düşünmeye, hatırlamaya çalıştım ama tek hatırladığım ablamla beraber yaptığımız kutlamaydı. Ondan sonrası koca bir karanlık... Karşımdaki adamın bana mal mal bakıp hiçbir şey söylememesi beni daha çok kızdırmıştı.
"Neden susuyorsun?! Bir şey söylesene?! "
Bağırdığım yüzünden kucağındaki bebek huzursuzlanmış ve ağlamaya başlamıştı. Adam bana uzun uzun baktıktan sonra yavaş adımlarla odadan çıkınca arkasından şaşkınca bakakaldım.
ON AY ÖNCE... (Koraydan)
Rüyam'ın kaza geçirdiğini duyunca kaburga kemiklerim saplanıp nefes almamı zorlaştırmıştı. Dünyam başıma yıkılmıştı sanki... Benim küçük sarı kuşum intihar etmişti. Kaldıramamıştı yaşadıklarını... Denizle taksiye bindik ve hastaneye gittik. Geldiğimizde Rüyam'ı ameliyathaneye almışlardı.Bundan sonrası beklemekti. Hiçbir şey yapamamak. Çaresiz olmak beni çileden çıkartıyordu. Deniz'e sarıldım sımsıkı.Rüyam'ı düşünmekten kendine bakamıyordu. Çok zayıflamıştı ve gözlerinin altı morarmıştı.Tam her şey yolunda gidiyordu artık derken bir anda yapboz parçaları gibi dağılmıştık etrafa.... Bulamıyorduk parçalarını.Eşleştiremiyorduk...
Ameliyathaneden çıkan doktorun bize söylediği cümleyle ben ve Deniz darmadağın olmuştuk. Rüyam komaya girmişti.Ve ne zaman uyanacağı belli değildi. Bir şeyler eksilmişti sanki benden ve bu beni günden güne öldürüyordu...
******
Her gün küçücük bir umut kırıntısına tutunarak gidiyorduk hastaneye.Belki Rüyam uyanır diye.Her uyanmayışında daha çok üzülüyorduk ama umudumuzu kaybetmemiştik hiçbir zaman. Bu kötü zamanlarımızda bizi tek mutlu eden şey Deniz'in hamile olmasıydı.Denizim çok sevinmişti buna. Birazcık da olsa sevinç gözyaşları dökülüyordu gözlerinden... Hamileliğinin her ayında Rüyam'ın yanına gidiyordu ve bebeğini,yaşayacakları anlarını yani hayallerini anlatıyordu ona. Rüyam'ın hâlâ uyanmaması Deniz'i daha çok üzüyordu. Denizle daha çok ilgilenmeye başladım.Sağlıklı olması için sürekli doktora gidip kontrollerini yaptırıyorduk. Ama.....ama doğum zamanı geldiği gün vücudu bunu kaldıramamıştı bebeği dogurduktan sonra. O ölmüştü. Bu haberi duyunca bütün ilişkimi kestim dünyadan. Neyim kalmıştı ki?... Kendimi eve kapatıp içkileri teker teker sömürüyordum. Boş boş duvarlara bakıp boş boş hayaller kuruyordum gerçek olmayacağını bildiğim halde... Orta da kalmıştım yeni doğan kızımla birlikte. Her şey üstüme üstüme geliyordu. Her yaşadığım gün,her yalnız kaldığım an karanlık, bir canavar gibi olup beni boğmaya başlamıştı. İçki içiyordum. Uyuyordum. İçki içiyordum. Uyuyordum. Hayatımın kuralı olmuştu bunlar... Bebek için bir bakıcı tutmuştum. Ona bakamazdım ki daha kucağıma bile alamazken. İsmini Aylay koymuştum. Tıpkı annesine ve teyzesine benziyordu. Benle alakası bile yoktu. Bir tek gözlerimizin rengi aynıydı. Benim gibi simsiyah,karanlığı andıran gözleri vardı meleğimin. Bazı geceler onu izliyordum. Güzelliğine bakıp nefes alışverişlerini sayıyordum. Böyle mutlu olabiliyordum bir tek. Günler geçtikçe alışmaya başlamıştım Aylay'a. Onu ilk kucağıma aldığımda çok korkmuştum kollarımdan düşeceğini düşündüğüm için. Onu sımsıkı sardım inatla. Bırakmadım... Aylay'a ilk kızım diyişimde o babalık duygusunu hissetmem bağlamıştı beni bu hayata. Onun için yaşıyordum artık ben. Bir de hergün uyanmasını umutla beklediğim Rüyam için...ŞİMDİKİ ZAMAN... (koraydan)
Rüyam'ın hiçbir şeyi hatırlamaması beni mahvetmişti. Şimdi ne yapacaktım ben? Dakikalar boyunca hastanenin uzun korudorundaki bir sandalyeye oturmuş karşımdaki duvarı izliyordum. Durmuştu beynim sanki. Hiçbir şey düşünemiyordum. Bir hemşirenin bana seslenmesiyle, beni boğan, kafamı karıştıran düşüncelerden ayrıldım ve anlamaz bir ifadeyle yüzüne baktım ama dediklerini anlamıyordum.Beynim düşünmekten yorulmuş ve durmuştu âdeta. Kapıdan doktorun çıktığını görünce Rüyam'ın yanına gittim. Karşısındaki koltuğa oturdum ve ona baktım. Garip garip bana bakıp bir şeyler söylüyordu.
" Bebek ağlıyor görmüyor musun?! " diye bağırınca kendime geldim ve dediği şeyi anlamaya çalıştım. Bebek mi? Kafamı kucağımdaki ağırlığa çevirdim. Aylay ağlayarak bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. O da çaresizdi benim gibi. Böyle anlatabiliyordu kendini. Rüyam Aylay'ı kucağımdan alıp sırtını sıvazladı ve gazını çıkarttı. Ben ise şaşkınca ona bakıyordum. Etrafa saçılan koku ikimizin yüzünüde buruşturup aynı anda da gülümsetmişti. Rüyam bebeğin yanaklarından öptü ve sevgiyle baktı yüzüne.
" İsmi ne?"
" Aylay. "
" Çok garip bir isim ama çok da güzel" dedi ve gözlerini bana çevirdi.
" Sen ablamın sevgilisi miydin?"
Sorduğu soruya karşılık kafamı olumlu anlamda sallayınca
" O zaman bu kucağımdaki tatlı küçük bebek de benim yeğenim oluyor? " dedi. Cevap olarak sadece gülümsemekle yetindim. Bakışlarımı Aylay'a çevirip onun neşeyle gülümseyen yüzüne baktım. Mutluydu. Çünkü teyzesinin yanındaydı.
" Peki ablam? Ablam nerede?"
Rüyam'ın sorusuyla oturduğum yerde çakılıp kaldım. Nasıl diyecektim? İlk önce derin bir nefes aldım ve yutkundum.
" De....O.....Deniz...öldü."
Gözleri dolmaya başlamıştı ve yaşadığı şaşkınlıkla ve üzüntüyle gözlerini bana yoğunlaştırıp ' Sen ne diyorsun?' der gibi baktı.
" N... Nasıl? "
" Aylay'ı doğururken" dedim ve daha fazla dayanamayıp dolmaya başlayan gözlerimi yere çevirdim. Rüyam'a baktığımda Aylay'a sımsıkı sarılmış sessizce ağlıyordu. Hepimiz darmadağın olmuştuk. Benim hayatım berbattı. Rüyam'ın ise daha fazla. Peki ya Aylay? Nasıl anlatacaktım bu yaşananları ona? O nasıl kaldıracaktı bunları?...
Arkadaşlar elimden geldiğince yazım hatalarını düzeltmeye çalışıyorum. Eğer gözden kaçırdığım bir hata varsa kusuruma bakmayın :/
Ve sakın yıldıza basıp yorum yapmayı unutmayın. :) :* Yorumlarınız benim için çok değerli :)
Hikayemi beğenen ve beğenmeyen, vote verip vermeyen herkese teşekkür ediyorum ve sizleri kocaman öpüyorum :* :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNDEKİ YILDIZLAR GİBİ
HumorBir günü iyi geçsin diye dua ediyordu Allah'a her gün. Ama kaderdi... Ne olup ne biteceği bilinemezdi. Ağaçtan kopan solmuş bir yaprak gibi bırakmıştı kendini rüzgara. Yorulmuştu. Çok ağır hissediyordu bedenini. Boşluğa bıraktı ruhunu.'Artık ne olu...