7-1=6

146 34 0
                                    


''Akşam nereye kayboldun?''

''Biraz hava aldım''

''Nerede?''

''Sanane''

''Tam bir aydır tuhafsın kızım ne oluyoruz''

''Eğer anlatmak isteseydim anlatırdım, ben uyuyacağım görüşürüz''

''Bu saatte ne uykusu? Derslere de girmiyorsun, kendine gel Gizem, varsa bir sorun anlat''

''Sana iyi dersler''


Sevda'yı evden gönderdikten sonra adli tıptaki dostumu aradım.

Şu saate kadar bitirmiş olmalıydı.

Cengiz ile kısa süren telefon görüşmesinden sonra keyfim yerine geldi.

Tam da tahmin ettiğim gibi işini bitirmiş öğrenmesi gerekenleri öğrenmişti.

Aynı zamanda yok etmesi gerekenleri de yok etmişti.



Oraya yetişmeme sadece bir saat vardı.

Hemen toparlanıp üzerime gideceğim yere yakışacak kıyafetler geçirdim ve evden çıktım.

Her adımımda içimi nefret sarıyor kendimi tutabilmem için sabır diliyordum.


Başıma geçirdiğim siyah tülbenti kaşlarımı kapatacak şekilde aşağıya indirdim.

Çantamdan çıkardığım siyah büyük gözlüğü de taktıktan sonra yavaş adımlarla cami bahçesindeki kalabalığın arasına doğru yürüdüm.

''Hakkınızı helal ediyor musunuz?''

Hayır

''Hakkınızı helal ediyor musunuz?''

Hayır

''Hakkınızı helal ediyor musunuz?''

Hayır

Kalabalıktan evet sesi yükselirken içimden çığlık çığlığa hayır diye bağırıyordum.

Kalabalığın arasındaki insanları gözlerimle taradığımda aradığım kişileri bulmuştum.

Cep telefonumu çıkarıp kimseye belli etmeden resimlerini çektim.

''Vah vah yazık adama Allah günahlarını affetsin''

Kadınların arasından gelen seslere kulak verip yanlarına doğru ilerledim.

''Başınız sağ olsun?''

''Sağ olun, sizi tanıyamadım''

''Benim eski iş yerinden tanıdığım, bana iyiliği çoktu, duyunca hemen geldim, siz neyi oluyorsunuz?''

''Ben kuzeniyim''


Kadınlardan biri konuşmak ister gibiydi ama konuşamıyordu.

''Tekrar başınız sağ olsun'' dediğimde cenazeyi yakındaki mezarlığa doğru taşımaya başladılar.

Kabuslarımın başladığı mezarlığa..

Az önce gözüme kestirdiğim kadının yanına doğru ilerledim.

Kadınla birlikte yürüyenlerin arkasından ağır adımlarla ilerlemeye başladım.

''Tam olarak nasıl ölmüş duyduğum kadarıyla talihsiz bir kaza geçirmiş''

''Ölmemiş öldürülmüş hem de vahşice''

''Nasıl?''

''Önce ellerini kollarını bağlamışlar sonra vücudunun her yerini ciletle kesmişler''

''Çok korkunç''

''Bitmedi kızım, sonra tuzlu suyla dolu küvete sokup,elektrik vermişler''

''Kim yapar böyle korkunç bir şeyi''

''Polisler araştırıyormuş duyduğum kadarıyla''

''Vahşet gerçekten''

''Öyle vallahi bu yaşıma geldim ilk kez böyle bir şeyle karşılaştım''

''Cenazede çok az insan var, ilginç değil mi?''dedim.

Kadın yüzünü buruşturarak tam da beklediğim tepkiyi verdi.

''Kim gelir ki bunun cenazesine ancak ayyaş it kopuk, kardeşim dediğim kadının kuzeni olmasa bende adım atmazdım''

''Allah Allah bana karşı hep iyiydi aslına üzüldüm doğrusu, peki şunlar kim? Bayağı üzgün görünüyorlar?''

''Onlar da onun gibi it kopuk işte''

''Sakıncası yoksa isimlerini öğrenebilir miyim?''

''Ne yapacaksın isimlerini kızım uzak dur onlardan''

''Siz söyleyin lütfen''

Kadın biraz şaşırsa da istediğim kişilerin isimlerini öğrenmiştim.

Daha fazla burada durmamın bir anlamı yoktu.

Sıradaki misafirliğim için hazırlık yapmalıydım..





Hepsini ÖldürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin