1. BÖLÜM "ÇINAR"

847 32 21
                                    

İyi veya kötü şuan hangisine bürüneceğimi bilmiyorum . Ne yapmam gerek en ufak bir fikrim yok .

Önümde doğum yapan kadına bakıyorum öylece , sanırım hastaneye gidiyordu yeni evli eşiyle . Adamın yüzünde ilk çocuğunun gelicek olmasının endişesi var . Görebiliyorum. Onları uzaktan izliyorum . Yanlarına gelen insanlara bakıyorum. Hepsi yardıma gidiyor ama ben sadece onlara bakıyorum. Gözlerim doluyor. Annemin beni doğururken öldüğü geliyor aklıma . Yanağımdan süzülen tek damlayı elimin tersiyle siliyorum. Oradan uzaklaşıp sahile,huzur bulduğum yere gidiyorum. Denizin durgunluğunda çay içmeyi , balıkları ekmekle besleyen insanları izlemeyi bişeye değişebileceğimi sanmıyorum. İnsanların kendine özgü yaptıkları şeyler vardır . Kimileri üzüldüğünde en yakın arkadaşını arar , kimi kendine zarar verir , kimileri ise ağlar . Ben ise çatıya çıkıp sabaha kadar yıldızları izlerim. Aslında sadece üzüldüğümde yapmam bunu . Ne zaman sıkılsam ne zaman ağlamak istesem ne zaman düşünmeye ihtiyacım olsa çatıya çıkarım .Düşüncelere dalmışken telefonum çalınca korktum bi an. Arayan elbette BABAM'dı.

"Efendim baba"

"Nerdesin?"

"Sahildeyim. Bişey mi oldu ?"

"Evet tatlım,iş için bir haftalığına şehirdışına çıkmam gerek. Evde yalnız kalabilir misin ?"

Büyün hayatım boyunca yanlızdım ben baba.

"Beni merak etme başımın çaresine bakarım"

"Sen benim melek kokulu küçük kızımsın.Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum baba kendine iyi bak."

Telefonu kapattıktan sonra oturduğum banktan kalkıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Fazla uzak değil,14 dakika 06 saniyede gidiyorum hergün o durağa.

Eylülün sonları olmasına rağmen hava bugün sıcaktı. Gözlerimi kapatıp güneşe baktım.Tenime değen sıcaklık o kadar hoş ki, içinizi neşe dolduruyor . Bu yüzden gülümsedim . Gülümsemem sadece 1.02 saniye aldı. Etrafta bir sürü insan vardı . Hepsinden farklı onlarca hayat,onlarca hikaye.İnsanların suratlarına bakıp ne düşündüklerini tahmin etmek sürekli yaptığım şeylerden biri.Yolda yürürken onların suratlarına bakarım hep. Zamanın geçmesi için başka seçeneğim yok.Yanlızlıkta üstüme tanımam. Babam dışında arkadaşım yok benim.Zaten babamla da herşeyi konuşmam , ama konuştuğum tek insan babam.Hani sınıfta en arkalarda oturan kimseyle konuşmayan kızlar vardır ya işte o benim. Kimse gelmez yanıma. Kimse ne yaptığımı sormaz. Hiçbir zaman asıl kız olmadım ben , hiçbir zaman asıl kız gibi sevilmedim ben . Asıl kızın yanında duran biri vardır, hep onlar gibi oldum.Ama alıştım ben. İnsanların beni umursamamasına alıştım. Hayata gelişimizin hep bir amacı olduğuna inanırım ben. Ama ben benim geliş amacımı bulamadım. Hergünüm fotokopiyle çoğaltılmış gibi, hep aynı. Filmlerde insanlar otobüse yaslarlar ya başlarını ,bizim otobüsler öyle değil çok titriyorlar. Zaten başını yaslamak için en iyi yer bir omuzdur. Böyle düşünürken bir erkek oturdu yanıma . Aa hadi ama . Dağınık açık kahverengi saçları, yeşil gözleri, tişörtünün dışından belli olan vücut yapısı , bana bakıp güldüğünde ortaya çıkan sol yanağındaki gamzesi,elindeki kahvesi, deri ceketi, koyu renk kot pantolonu ve ayağındaki botlarla güzel geldi gözüme . Sonra kafamı cama doğru çevirdim . Ben kimdim ki o bana bakıcaktı ki . Sonra otobüs ani bir fren yaptı. Elindeki kahveden bir miktar kahve sağ üst bacağıma döküldü . Çok sıcak değildi fakat sıcaktı. Çocuk hemen "Özür dilerim isteyerek olmadı" dedi endişeyle.

"Önemli değil." dedim çantamdan ıslak mendil çıkararak.

Silmeye çalıştım , hemen sildiğim için çıktı çabucak.

"Cidden özür dilerim."

"Cidden önemli değil."

"Başka kızlara dökülse bas bas bağırırdı.Sen neden bağırıp çağırmadın ?"

"Ben diğer kızlar gibi değilim demekki" dedim gülümseyerek .

"Ben Çınar Yıldırım"diyerek elini uzattı .

"Ecesu Bayraktar" dedim elini sıkarak. Teni sıcaktı. Benim ise herzaman ki gibi soğuk.

"Burda mı yaşıyorsun ?" diye sordum.Neden böyle bişey sormuştum?

"Evet, ev arkadaşımla beraber yeni taşındık buralara,peki ya sen?"

"Buralardanım bende."

"Benim inmem gerek umarım sonra tekrar görüşürüz"diyip göz kırptı.

"Görüşürüz"desem de sesim otobüsün içindeki diğer uğultulara karıştı. Benim için ilginç olmuştu. İlk defa bir erkek benle tanışmak istedi. Sanırım merkür yüzündendi. Burçlara pek inanmam ama bahane edebileceğim başka bişey yoktu.Boşvermeliyim onu. Hem bi daha nerde karşılaşacaktık ? Okulda mı ? Hiç zannetmiyorum.

İlgi gösterilecek bir kız değildim,hiçbir zaman da olmadım. Siyah , belime kadar gelen düz saçlarım, koyu kahverengi gözlerim, hafif uzun sayılabilecek boyumla ben benim. Erkeklerin ilgisini çeken bir tip değilim.

Eve bir durak kala indim otobüsten. Çok uzun mesafe olmadığı için bir durak öteden eve yürümeyi severdim. Kulaklarımda klasik bir müzik olan "Bliss - Overture" çınlıyordu. Bu şarkıyı severim , ne zaman ruhum sıkılsa dinlediğim şarkılardan biri . Kaldırımda duran taşların arasından çıkıp büyüyen çiçeğe baktım. Yaşama şartları ne olursa olsun , yaşama inat büyüyordu o çiçek. Benim gibi değildi, içinde yaşama umudu olmayan biri değildi.

Sonunda evin önüne geldiğimde cebimden üzerinde melek kanadı olan anahtarlığımı çıkardım . Bana Patch'i anımsatıyordu. Hush Hush serisinin ünlü düşmüş meleği..

Eve girip odama çıktım. Çantamı bir kenara koyup, üstümü değiştirdim. Biraz bol bir bordo kazak altına lacivert rengi bir tayt giyip salona geçtim. Televizyonun sol çaprazında duran , pencerenin hemen altında bulunan tekli koltuğa elimdeki sıcak kahveyle oturdum. Bir hafta evde yalnız kalıcaktım. Başkaları olsa evde büyük bir parti verir , ben ise bütün bir haftayı kitap okuyarak geçirecektim eminim. Hayatım berbat bundan emin olabilirsiniz..

Sabah çalan alarımın sesiyle fırladım yataktan. Saat 7 : 50 idi . Dersin başlamasına yaklaşık yarım saat vardı. Hemen saçlarımı yukardan ve sıkı bir at kuyruğu yaptım. Okul üniforması olmadığı için üzerime siyah renkli bir badi ve kot pantolon giyip evden çıktım . Okul evime yakındı o yüzden her sabah yürüyerek gidip gelirdim . Okul kapısından içeri girerken etrafta arkadaş grupları vardı . Kızlı , erkekli , karışık . Asla içinde olamayacağım gruplar. İnsan zamanla yanlızlığa alışıyor. Aman umrumda bile değil. Hızlıca sınıfa girdim ve yerime , en arkanın sağ köşesine oturdum. Kitaplarımı çıkarırken kapıda burda daha önce olmayan birini gördüm . Ve istemsizce adı dudaklarımın arasından döküldü.

"Çınar..."


AZICIK SARILSANA BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin