6.BÖLÜM "ONUN BURADA NE İŞİ VAR?"

242 19 10
                                    

Görkem'in Ağızından;

Üstümdeki bana yapışan yeşil tişörte baktım. En azından bu tişörtü vardı. Pembe ayıcıklı tişörte maruz kalmamıştım. Bir çok kez kavgaya karışmıştım fakat biber gazı yememiştim. İlk defa bana ilk müdahelede bulunmuştu, kötü sayılmazdı. Bıçaklanmak benim için yeni bir şey değildi daha önce de bacağıma saplanmıştı. Tabi o zaman bundan daha kötü durumdaydım. Orası kesindi. Ama ara sokakta adamın ona vurduğunu görünce feleğim şaşmıştı. İster o, ister başka biri olsun fark etmezdi. Yardıma giderdim. Gittim de. Adamı kendime döndürüp suratının ortasına bastım yumruğu. Yumruk atmadan önce burnunda gördüğüm bant daha önce de orasına vurulduğunu gösteriyordu. Kırıldığını anlamam için sadece bir "Kuturrk" ( O ses nasıl çıkıyor hiçbir fikrim yok ezmeyin lütfen :) sesi çıkmıştı. Elini kanlar bulamadan önce arka cebinden çıkardığı çakıyı sapladı ve uzaklaşmaya başladı. O kız öylece yerde yatıyordu. Yüzü morarmıştı. Kendimi bırakıp gittim yanına. Kalkacak halim ve götürebileceğim en yakın yer bizim ev ki o da buraya 15 dakika olduğu için yanında oturup uyanmasını bekledim. Her geçen saniye daha az acıyordu göğsüm. Her saniye öldü mü korkusu bastırıyordu içime. Uyandırsam mı diye düşünürken surat ifadesinden de anlaşılıyordu. Kabus görüyordu. O an sarsıp uyandırmak , "Ben buradayım korkma." demek isterdim. Ama daha adını bile bilmiyordum. Derken sıçradı yerinden. "İyi misin?" diye sorduğumda yüzünü ekşitmişti. Suratı acıyordu belli ki. Kalkmasına yardım ederken fark etti bıçaklandığımı. Hemen beni kaldırıp evine götürmüş, bilmediği halde ilk yardım uygulamıştı. Adının "Ecesu" olduğunu kendi söylemişti. Bir kızın evinde kıyafetle durduğum neredeyse ilk kez oluyordu. Eğer Berk'le konuşmaya gitmeseydim, eğer suratıma sıkıp onu kovalamaya başlamasaydım büyük ihtimal Berk onu okulun orda bırakacak ve yoluna devam edecekti. Eve giderken de o adam ona AHHH! Düşünmek bile istemiyorum.  Ne olursa olsun pişman değildim..

*

Eve geldiğimde bugün yemek yapma sırasının Ömer'de  olduğunu fark  ettim, fakat ortalıkta bir şey yoktu. Nasıl bir kardeşsin sen? Açım aç. 9 yıldır aç olduğumu rahatlıkla anlamış olmasını umuyordum. Yavaşça mutfağa geçip yapabileceğim en kolay yemeği yaptım. Bir öğrenci evi klasiği! Makarna. Fazla aç olduğumdan ne yapacağıma karar vermek zor olmadı. Şimdilik bir makarna ile idare edebilirdim.

Makarnamı tabağa koyup üstüne sevdiğim soslardan olan "Proddottoi in Italy" den bolca dökerek masaya oturdum. Hızlıca yediğim için kaşıktan bir parça sos bacağıma döküldü. O an fark ettim ki tişört hala üzerimdeydi. Ayağa kalkıp tişörtün belimdeki ucundan tutup yukarı kaldırdım. Bıçaklanan yerim hafif sızlamıştı. Tam çıkaracakken vazgeçtim. Tişörtü üzerime bırakırken kapıdan içeri Ömer girdi ve yaramı gördü. Tepki vermedi. Üzerindeki kıyafetlerden anlaşılıyordu yorgun olduğu. Solmuş siyah kapşonlu bir ceket, sade kırmızı bir tişört ve belinden hafifçe sarkan kot pantolonu ile her an çökmeye hazırdı. Mehmet ile boylarımız hemen hemen aynıydı ama tabi ki ben uzundum. Kendine gelecek oldu ki şunu sordu;

"Yine mi be kardeşim?"

"Bu sefer birinin hayatını kurtarmak için yaptım ama." dedim omuzlarımı silkerek.

"Helal sana. Bugün yemek sırası bendeydi, uğramadım eve gün boyunca üzgünüm. Yarın yaparım, hadi git sen bulaşıkları falan hallederim."

Uzun siyah saçlarının arkasından bana baktı. Günü kötü geçmişti anlaşılan.

Ömer'e bir şey yaşadığı zaman "Ne oldu?" diye sormazdınız. Sinirlenir, ortalığı yıkardı. Bu huyunu bildiğim için sormazdım. Zamanı gelince anlatırdı. Kafasını dağıtmak için ev işi yapardı sürekli. Mehmet'i kendi haline bırakıp odama çekildim. Üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup sadece boxerla kaldığımda kendimi sırt üstü yatağa verdim. Böyle yatmak beni rahatlatıyordu. Gözlerim kolumdaki tırnak izlerine takıldı. Bu eserin sahibi Ecem'e buradan bir daha lanet olsun. Okulda benden hoşlanan bir çok kız vardı. Fakat en göze batan Ecem'di. Sürekli benim yanımda dolaşmalar, takıldığım insanlarla takılmaya çalışması bana çok yapmacık geliyordu. Bu izleri de bilerek yaptığına emindim. "Görkem'in üzerinde benim olduğuna dair kanıtlar var isteyen gidip bakabilir." diye söyleniyordu kesin ortalıkta. Ama zaten onun yapabileceği en fazla bu olabilirdi. Şuanlık tek istediğim şey biraz sakin olmaktı. Fakat Berk'in Tuğçe ile yaşadıklarını duyduktan sonra sinirim tepeme çıkmıştı. Tuğçe benim biricik kardeşimdi. Berk onu bırakıp gidicekti. Her erkek bırakıp giderdi. Özellikle bu zamanlarda. Tuğçe'nin böyle bir şey yaşamasını istemezdim. Tuğçe'yle daha konuşmadım ama en kısa zamanda konuşacaktım. Yatağımdan kalkıp üstümü giymeye başladım. Ecesu'ya gidip tişörtünü verecektim. Belki bir kahve, belki daha ilerisi.Sırt çantası pek fazla kullanmasamda elimde poşetle gidicek halim olmadığı için yeşil çantama tişörtü koydum ve Lacivert kapşonlumu üstüme geçirip evden çıktım. Evi bana fazla uzak değildi. Ellerim cebimde yürümeye başladım. 10 dakika kadar sonra evinin önüne geldiğimde kapı aralıktı. Verandadan geçip pencereden içeriye göz attım. Şuan tam bir hırsız gibi davranıyordum. Beni görse ne derdi acaba? Derken içerde birinin olduğunu fark ettim. Kapının oraya gidip kim olduğuna bakacakken bedenim beni durdurdu. "Ya hoş bir şeyle karşılaşmazsan?"

Sence umrumda mı? Diyip bu seferde kapıdan baktım ve o an kim olduğunu anladım. Onun burada ne işi vardı ?



ARKADAŞLAR 2 GÜNDE BİR GELDİĞİ İÇİN BİRAZ KISA OLUYOR KUSURA BAKMAYIN SİZİ SEVİYORUM EMEĞE SAYGI OLARAK VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN VE DÜŞÜNCELERİNİZİ PAYLAŞIRSANIZ ÇOK MUTLU OLURUM İYİKİ VARSINIZ ❤️


AZICIK SARILSANA BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin