11. Bölüm: Kötü Süpriz

209 7 0
                                    

Rei, mabedin önünde hıçkırırarak ağlıyordu.Usagi ve diğerleri de onu teselli etmek için elinden geleni yapıyorlar ama başarılı olamıyorlardı. Usagi, Rei'in yanına çömelip sırtını sıvazladı.

"Rei,lütfen kendini topla.Sana söz veriyorum büyük babanı kurtaracağız."

"Hepsi benim yüzümden! Nasıl düşünemedim bunu ben? Hissedemedim bile.Eğer bend..."

"Yeter artık! Kendine acımayı, olmuş olan birşey için kendini yıpratmayı kes!"

Mischuri;"Haruka..."

Haruka, Rei'e yaklaştı.Kızlar Haruka'ın bu sert ve ruhsuz çıkışlarına alışmışlardı yine de bu konuda onun biraz daha anlayışlı davranmasını bekliyorlardı.

"Şu an da Rei, büyük babandan daha önemli birşey var. Eğer büyük babanı ve tabiki dünya yı kurtarmak istiyorsak evren savaşçısını bulmak zorundayız.Bunu da sen yapacaksın."

"Ben mi? (şaşkın bir yüzle)"

"Elbette ki sen. Aramızda 6.hissi kuvvetli olan tek kişi sensin.Sen bulamayacaksında kim bulacak."dedi Makato. Haruka onaylayarak gözlerini Rei'e dikti.

"İşte bu yüzden Rei kendini yıpratmamalı ve tüm enerjini evren savaşçısını bulmaya harcamalısın. Bu seferki dşman şu ana dek gelenlerin en tehlikelisi."

"Anlıyorum. Evren Savaşçısını bulmak için herşeyi yapacağım kızlar söz veriyorum!" Rei artık eskisi gibi ayakta, kararlı ve güçlü duruyordu. Arkadaşları bu halini görünce rahat bir nefes aldılar.


***

"Katip, sen bana ateş kırbacımın enerjisinin nerede olduğunu söyle ben de sana olabildiğince az azap vereyim"

Yaşlı adam,organik bir madde ile kollarından asılmıştı.Yüzünün yere eğerek durumunu kabullenmeye çalışıyordu. Karşısında duran Kıyamet'in ise sadece memnun gülümsemesi görünüyordu. Kıyamet, eli ile yaşlı adam ın kafasını kavradı ve kaldırdı.

"Bak bana katip, çünkü ben senin hem umudunun yok oluşunun hem de azabının simgesiyim!"

Kızıl Hançer ve Kara Kalp , oldukları yerden kıyamet'in yaşlı adama yaptıklarını izliyordu. Kızıl hançer, öfke ve nefret ten başka hissetmiyordu şu anda. Tek umudu efendisinin bir an önce evren savaşçısının yerini bulmasını ve onu yok etmesi idi. Yıllar önce evren savaşçısı tarafından hepsi sonsuz bir uykuya yatırılmıştı. Tabi bu esnada kendisi ve yanında bulunan iki savaşçısı da ölmüştü.

Hançer, gözlerini kapatarak eski günleri hatırladı. Kana bulanmış, ölü bir gezegende savaşıyordu. Karşısında iki gezegen savaşçısı vardı.

""Uranüs Ateşi!!!!!!!!!"

Alev dönerek üzerine geldi ama o kılıcı ile kolaylıkla geri püskürttü saldırıyı.Sadece gülüyor ve karşısındakini teşfik ediyordu.Bir anlığına yanına baktı.Kara kalp, diğer savaşçı ile savaşıyordu. Bir an sonra evren savaşçısını gördü ona saldırıd ama onu bir haraket ile geri püskürterek hançer'i yaraladı.Kılıcını kaldırdı ve kara kalp e doğru savurdu o d aaynı hançer gibi yaralanarak yere yıkıldı.Efendisi kıyamet ise evren savaşçısına doğru büyük bir nefretle yürüyordu.Birkaç saniye sonra herşey olup bitti. Bir an da etrafı bir ışık kapladı ve derin bir sessizlik arkasından geldi.

Kızıl Hançer gözlerini bir çığlık ile açtı.aşlı adam acı içinde bağırmıştı.Kara kalp ise kendisine soru soran bir bakışla bakıyordu.

"Bir şey yok."

"Eminmisin?"

Hançer kafası ile onayladı.Efendisi'in geldiğini görünce dikkatini ona çevirdi.

"Katip ten yerini öğrendim."

"Nasıl? konuşmadı ama"

"Konuşması gerekmiyor.Beyninin içinde istediği kadar saklasın fark etmez. Şimdi birçok konuda bilgi saahibim var.Gezegen savaşçıları d aaynı biizm gibi evren savaşçısının yerini bilmiyorlar.Ama en azından biz onların yerini ve kim olduklarını artık biliyoruz. Hazırlanın gidiyoruz!"

"Sizde mi efendim?"

"Evet,artık kendimi gösterme zamanı geldi bence."...

Gezegen Savaşçıları, dönüşüm geçirmiş bir şekil de yeni düşmanlarının yerini arıyorlardı. Mars, bütün gücünü kullanarak birşeyler bulmaya çalışıyordu, fakat sadece yerleşim merkezinden uzak bir yere kadar gelebilmişlerdir. Etrafların da sadece ağaçlar ve küçük tepecikler vardı. İleri de ise bu küçük tepecikler büyüyor ve büyük uçuruma neden oluyorlardı. Akan bir ırmağın sesi kulağa çalınıyor, sabah vaktinde öten kuşların cıvıltısı huzur veriyordu. Lakin gezegen savaşçıları huzurdan çok uzaktı, Mars'ın dedesinin kayboluşu ve yeni düşman karşısında güçsüz oluşları çok rahatsız edici idi. Maskeli Şövalye ve kediler kızların arkasından uyumlu bir şekilde yürüyor, herhangi bir tehlike karşısında dikkatli davranıyorlardı.

Uzun bir yürüyüşten sonra grup durdu ve Mars'a baktı. Mars gözleri dolmuş ve sıkkın bir şekilde yere çömeldi. Pes etmiş gibi bir hali vardı. Usagi, yanına yaklaşıp eğildi ve dostuna rahtatıcı bir şekilde gülümsedi.

"Onu bulacağız Mars. Öyle ya da böyle. Bizden daha fazla saklanamazlar canım."

"Ay Savaşçısı..."

"Ay Savaşçısı doğru söylüyor Mars. Büyük babanı ne olursa olsun bulucaz."

"Venüs... Kızlar, cesaretiniz için çok teşekkür ederim."

Ay Savaşçısı, eli ile Mars'ın omuzuna dokundu ve gözlerinin içine kararlıca baktı. "Berly ile karşılaşmaya gittiğimizde bana ne söylediğini hatırlıyormusun? Hepinizi kaybetmiştim."

Mars, olanları ve söylediklerini çok iyi hatırlıyordu. Dolan gözlerini silerek başını salladı ve gülümseyerek yerden kalktı. Ay Savaşçısı yerinden doğrularak Mars'ın arkasına geçti. Mars gözlerini zorlamadan kapattı ve tüm enerjisini düşmanın izini dolayısıyla büyük babasını bulmaya odakladı. Birkaç dakika geçmişti ki Mars, gözlerini hızla açtı ve git gide büyüyen tepelere döndü. Eli ile yüksek tepeleri gösterdi.

"İşte! Orada karanlık bir enerji hissettim. Haraket halinde idi."

"Tamam o zaman, gidelim kızlar." dedi Smokinli Şövalye. Grup yeniden yola çıkarak, ağaçların içinden geçerek yüksek tepelere doğru ilerlemeye başldı. Biraz daha yürüdklerinde ağaçların olduğu yerden çıkıp geniş bir düzlüğe çıktılar.

Gördükleri karşısında hepsi de şaşkınlıkla bakındı. Çimenler ölmüştü, birkaç ağaç parçası kurumuş ve dökülmek üzere idi. Çiçekler simsiyah olmuş boyunlarını bükerek canlarıı vermişti. Mars, kzııgn bir ifade ile ilerledi ve arkadaşlarına döndü.
"Kesinlikle burası."

"Anlaşılan kıyamet, doğadan pek hoşlanmıyor."dedi Uranüs.

"Bence daha çok güzel olan ve sevgi ile büyüyen canlılardan hoşlanmıyor"diye fikir yürüttü Neptün.

"Kızlar dikkat edin. Kıyamet'in savaşçıları çok güçlü bir olarak saldırmanız gerekiyor. Gücünüzü birleştirn aksi halde onları yenemezsiniz."

"Luna haklı kızlar." dedi Jupiter. Diğerleri de aynı fikirde idi. Mars bir an da irkilerek önüne döndü ve savaş pozisyonu aldı. Kızlarda Mars'ı örnek alıp aynı şekilde pozisyon aldılar. Bir an da etrafta 2 grup canavar belirdi. Bazıların rengi siyah, bazıların rengide kızıldı. Hepside anlamsız sesler çıkartıyordu. Bir saniye bekledikten sonra, saldırıya geçtiler.
"KIZLAR HAZIR OLUN!" dedi Luna ve Artemis ve geriye çekildiler.

"World Shaking!!!!!!"

"Deep Submerge!!!!!!"

"Venus Love-Me Chain!!!!"

"Supreme Thunder!!!!!"

"Mars Snake Fire!!!!!!!"

"Shine Aqua Illusion!!!!"

Yaratıkların çoğu acı için de geri püskürtüldü ama bazıları aradan kaçmayı başardı ve kızlara doğru saldırdı. Çıkardıkları kırbaç gibi uzuvlarla savaşçılara vurdular. Gezegen savaşçıları acı içinde geriye kaçmaya çalıştı. Uranüs ve Mars güçlerini bir kere daha kullanarak saldırdılar. Yaratıklar geriye kaçtı ve bir an durdular. Daha sonra ön gruptakiler saldırdı ama kızlar tarafından yine geriye püskürtüldü.

"Bu böyle olmayacak!" dedi Uranüs.

"Doğru! Ölmüyorlar ama biz fazlası ile yoruluyoruz." dedi neptün.

"Birşey bulmamaız şart!"dedi smokinli şövalye. Bu arada arkasından sinsizce yaklaşan bir yaratığa bastonu ile karşılık verdi.

Tam o sırada yerden birden bire iki canavar çıktı ve Uranüs ile Nptün'ü kırbaç uzuvları ile yakalayıp sardılar. Kızlar kıpırdayamayacak duruma gelmişlerid. Mars ve Merkür yardım etmek isterken onlarda diğer canavarlar tarafından yakalandı.

"Kızlar!!!!!"dedi Ay Savaşçısı ve yanlarına koştu ama maskeli şövalye onu durdurup yanına çekti. "Dur bekle."

Uranüs, Neptün, Mars ve Merkür acı içind eçığlık atmaya başladı. Kırbaç uzuvlar bir şekilde enerji yayarak savaşçıların canını yakıyor ve enerjisini tüketiyordu.

"KIZLAR!!!!!!!!"Diye bağırdı Ay Savaşçısı. Lune ve Artemis ay savaşçısının yanına geldi.


"Ay Savaşçısı yok et onları."


"Ama onlar insan!"

"Başka şansın yok usagi."dedi smokinli şövalye.

"Onlar artık insan değil."

Ay Savaşçısı kendi içinde çatışmaya girdi. Karşısındaki yaratıklar bir zamanlar insna dı ama artık değildi, fakat ordakilerde dostları idi. Başını öne eğerek sopasını çıkardı. Başka şansı yoktu.

"Starlight Honeymoon Therapy Kiss!!!!!!!!!!!!!!"

Sopadan tatlı bir ışık süzüldü ve tüm etrafı kapladı. Canavarlar savaşçıları bıraktılar ve kaçmaya çalıştılar ama nafile. Hepsi de çığlık atarak yok olup gitti. Savaşçılar yerden zorlukla kalkarak doğrulmaya çalıştılar. Yorgun düşmüşlerdi. Ay Savaşçısı ise akan göz yaşları ile sopasını yere indirdi. Venüs dostunun omuzunu tuttu.

"Başka şansın yoktu usagi."

"Doğru yoktu!!!!!"

"Kimdi o?"dedi jupiter ve etrafına bakındı. Uranüs sinirli bir yüzle kızlara baktı.

"Bu sesi tanıyorum!"

"İyi beni unutmamışsı Uranüs."dedi ve Kızıl Hançer ortaya çıktı. Havada asılı bir şekilde küçümseyen gözlerle savaşçılara bakıyordu.

"Size daha öncede söyledim. Sevgileri yok oldu mu bir daha dönüşü yoktur. Sevgi olmayınca geriye sadece öfke, nefret kalır."

"Seni aşağılık!" dedi mars.

"Aaaa büyükbabanı dert etme Rei. Efendimizin elinde, güvende."

Kızlar bir an da şaşırdılar. Kimliklerini biliyormuydu?

"Evet, savaşçılar bu kadar şaşırmyın. Kim olduğunuzu efendimizin kudretli gücü sayesinde öğrendik." dedi bir kadın sesi ve Kızıl hançer'in yanında siyahlar içinde bir başka kadın belirdi. Mars tanımıştı kadını. Öfke ile onlara baktı.

"Sizin yok ettiğiniz sadece küçük bir gruptu. Bunu da söylemek istedim. Şu anda daha fazlası dünyanın dört bir yanında yenilerini aramıza katmak için çaba sarf ediyor. Sizin efendinizin işinide hal ettik gibi görünüyor."

"Siz iğrençsiniz! Ne istiyorsunuz masum insanlardan. Uzak durun onlardan artık!!!!!!!!!!!" diye bağırdı ay savaşçısı.

"Üzgünüm prenses ama krallığım ve düşmanlarım için onlara ihtiyacım var."

Hançer ve Kalp'in önünde bir kadın belirdi. Uuzn simsiyah saçları ve kolarında ve yüzünde bazı sembol dövmeler vardı. Yüzüne bakınca karanlığın onda hakim olduğu anlaşılıyordu. Gözlerinde ne öfke ne de kin vardı. Sadece boş karanlık ve küçümseyen bakışlar.Anlında üçgen şeklinde üç siyah yıldız vardı.

"Sende kimsin?"dedi ay savaşçısı ama daha kadın cevap vermeden Lune ve artemis ay savaşçısının yanına gelerek şok geçirmiş gözlerle kadına baktı. Kadın, kedilerin durumunu anlayınca gülümsedi.

"Luna ve Artemis değil mi?"

Kızlar kedilere bakıyordu. Luna'ın gözlerinde yaşlar akıyor, Artemis ise acı çekmiş bir şekilde gözlerini kapayıp başını öbür yana çeviriyordu. Kediler anlamışlardı. Luna kadına yaklaştı.

"Evren Savaşçısı..."

"NE???????"Hepsi de şaşkınlıkla luna'a ve kadına bakıyordu. Kadın gülmeye kahkahalar atmaya başladı.

"Zavallılar, sanırım umduğunuz gibi çıkmadım"

Kadın zevk almış bir ifade ile gülümsemeye devam etti. Savaşçılar ise şok geçirmiş ve umutsuz bir halde evren savaşçısına bakıyorlardı.


Ay Savaşçısı -Gücün Kaynağı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin