4. bölüm

3.1K 171 37
                                    


:) Alın size bölüm.



ALP

O kollarımda uyuyunca sanki pudra şekerine batırılmış şeftalimsi kokusu burnumu doldurmuştu. Kokumu çok sevdiğini fark etmiştim sanki fark edilmeyecek gibiydi de. Birçok kadın kokuma bir dolu övgü yağdırırdı ama bu sivri dilli şeytan söyleyince onu kokuma daha çok sokasım geliyordu. O kollarımdayken uyuya kalmıştık sanki kırk yıldır tanıyormuş gibiydim. Hani olur ya birisini sanki tüm ömrünüz boyunca yanınızdaymış gibi hissettirir bu tıpkı öyle bir şey. Nedense gözlerimi açmaya üşeniyordum fakat yatakta bir boşluk hissedince elim direk oraya gitti ama boştu. Gözlerimi hemen açıp kafamı kaldırmıştım nereye gitmişti ki. Beklide banyodaydı ama içeriden mis gibi kokular geliyordu. Kapıyı açıp yavaşça mutfağa doğru ilerledim ve o nedir öyle. O Mark Ronson – uptown funk ft. Bruno mars dinleyerek hem dans ediyor hem de şarkı söylüyordu elindeki tahta kaşıkla da tavada mis gibi kokan bir şeyi karıştırıyordu ama ben buna odaklanamıyordum ben bacakları hem de kalçaları hiç durmuyordu ve tişörtümün etekleri muhteşem bir şekilde sallanıyordu. Bacaklarını yürümüş gibi birini indirip diğerini kaldırıyor bazen de kalçalarını tam tur sallıyordu. Yo hayır düşüncelerim hiçte normal değildi. Ama onunda yaptığı haksızlıktı. Benim mutfağımda benim tişörtümle kulaklıkla müzik dinliyor yetmiyor bide söylüyor üstüne birde sallanıp duran şu harika şey. Sevgilim olsaydı şimdi gider arkasından beline sarılır ensesini öper ve burnumu mis kokulu kızıl saçlarına gömerdim ama. Ama bu yanlıştı kendine gel oğlum diye düşünürken. Birden arkasını dönüp çığlığı bastı.

"Alp beni korkuttun neden ses vermiyorsun."

Sanırım masum bir yalandan bir şey olmazdı.

"Hayır, seslendim ama müziğe öyle dalmıştın ki beni duymadın hadi yine dün akşam ki gibi saydırmaya başla istersen."

Dediğimde suratı asılmıştı.

"Şey biliyorum benim gibi değersiz birinin özrü umurunda değil ama yinede özür dilerim. Kahvaltı hazır menemen yapmıştım ama yumurtalımı seversin bilemedim bende yarısını sade yapıp bir tabağa yerleştirdim diğer yarısını da yumurtalı yaptım. Kahvaltılıkları çıkardım burada dolabın üstünde fırının numarası vardı aradım sıcak simitle ekmekte getirdi. Bide sever misin bilmem ama fırına börek attım neyli seveceğini bilmediğimden kıymalı patatesli kaymaklı bide peynirli yaptım. Sebze yoktu o yüzden..."

Dayanamamış dudaklarına yapışmıştım oha. Çapkındım falan ama hiçbir kadına böyle bir şey yapmamıştım. Dudakları şeftali gibiydi hem yumuşacık hem de sert nefesimin tükendiğini fark edince dudaklarımı dudaklarından ayırdım. Elleri omuzlarıma tutunmuştu bense başının iki yanına sabitlemiştim ellerimi. Ne ara bu oldu bilmiyorum ama o kalçaların bunda suçluluk payı var bunu biliyorum. En son nefesim yarıya düzene girince.

"Ispanak."

Dedim. Dudaklarından sadece bir hıh sesi çıktı.

"Ispanak en çok ıspanaklıyı severim."

Yine anlamamış şekilde bakınca kahkaha attım ve.

"orada mısın ıspanak diyorum böreği en çok ıspanaklı severim."

Dediğinde anca kendine gelmişti. Tam dudaklarına yeniden eğilecekken başını çevirdi.

"Olmaz yapma bu çok yanlış ve..."

Dedi ardından ise sustu.

"Ve ne?"

Diye sorduğumda ise bakışlarını kaçırdı.

MeslektaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin