Ne verebilirsin ki ona. Bir kuru sevgiden başka. Oysa hayatını verebilirsin ona ama farkında değildir bunun. Senden zaman ister. "Tamam" dersin ama için içini kemirmektedir. Yanlış yaptığını bile bile çekilmek zorunda kalırsın.
Çıkışı olmayan bir labirenttir bu. Hangi koridora girersen gir sonuç değişmez. Hapissindir işte ve orada kalacaksındır sonsuza dek. Yine de çırpınırsın bir çıkış bulabilmek için. Bu yüzdende beklersin yapabileceğin tek şey beklemektir aslında.
Vesselam kıskançsındır. Başka birinin onu senden daha fazla sevebilme ihtimalini ve onun da sana duyduğundan daha güçlü bir aşkla başkasına bağlanmasını kaldıramazsın. Bu duyguyu yaşamaktansa ölmek daha cazip gelmeye başlar o anda insana. "Defol git" diyebilmeyi ne kadar da çok istersin. Belki de rahatlardın ama hiçbir zaman bunu diyemeyeceğini bilirsin. Onu seviyorsundur o bu kelimenin anlamını bilemese de. Çünkü ona bir söz vermişsindir. "Asla yalnız yürümeyecektir bu yolda."
Bugüne kadar savunduğun tüm ilkelerini, benliğini yıkıp gitmektedir. Haline bak! Kalması için her istediğini yapmaya hazırsındır. Ne acı... Gururun çoktan yenilgiyi kaybetmiştir. Onun gözünde ne haldesindir şimdi kim bilir. Kendi değerini düşürdüğünün farkındasındır. Ama o kendi değerini düşürdüğünün farkında değildir. Ama dayanamazsın gitmesine. Gittikten sonra yaşayacağın acıları taşıyamayacağından korkarsın. Bu acıyı çekmemek için yaparsın aslında yaptıklarını. O ise daha da uzaklaşıyordur senden...
"İyisi mi aldırma sen söylediklerime, git haydi" dersin. Onu tamamen kaybetmektense razı olmayı göze alırsın. Ama sözünü unutmazsın, "Asla yalnız yürümeyecektir bu yolda."
"Şimdi gidiyorsun ya! Dönmek istersen bir gün çok bekleme olur mu? Acım sürerken dön, acımı yaşarken, bitmeden dön."
Geçirdiğiniz bunca zamanın anısına, bunca güzel hatıranın anısına seni üzmek istemiyordur aslında. => devamı 6. Bölümde...