Medya: ateş
Derya'nın anlatımı (3 gün sonra)
Deniz kenarına geldiğimi fark edip arabayı sağa çektim. Yan koltukta duran çantamı ve telefonumu aldım. Arabadan indiğimde esen yumuşak rüzgar yanaklarımı adeta okşamıştı. Elektiriklenen saçlarımı elimle toplayıp tekar sardım. Elektiriklenmesi gitmişti.
Ağır adımlarla boş bir banka doğru ilerledim. Hava kararmıştı. Masaim bitmişti ve eve giderken bi anda aklıma deniz kokusu solumak geldi ve deniz kenarına gelmiştim. Kendimi sebepsiz yere kötü hissettiğimde hep böyle yapardım. Derdimi kimseye anlatamazdım. Anlattığımdaysa hep başkasından dinlerdim. Ve bu da hayal kırıklığı yaşamama sebep olurdu.
Hayatı tanımaya başladığım zamanlarda lise yıllarındaydım. Lise hayatım en kötü zamanlarımdı. Ama en tecrübeli zamanlarımdı. Önce büyük annemi( babannem) daha sonra çok sevdiğim sınıf arkadaşım hatice! Bunlar benim habersiz elvedalarımdı. Bunlar yetmez gibi en yakın arkadaşlarımdan milyon kez sırtımdan vurulmuştum. Tabi şimdi yüzlerini görmeyecek kadar onlardan tiksiniyorum. Aşk hayatımsa hep terkedilen taraftım. Sevmediğim insanları hayatıma almazdım seversem de çok severdim. Çok sevdiğimdeyse hep terkedilirdim. Bu hep böyleydi. Benim hayatımı en büyük değişmeyen tek kanunu!
Ferman abi. Farklı biriydi. Yani...anlatamayacağım kadar farklı biri. Hemen hemen aynı kaderi paylaşıyorduk ama onu tecrübeleri benimkilerin 2 katıydı. Daha ağır şeyler yaşamıştı ama gülümsemesini silmeyen biriydi. Herşeye rağmen gülümseyen. Bir kaç yıldır tanışıyorduk ve sadece yaz mevsiminde görüşebiliyorduk. Ramazan aylarındaysa geceye akıyorduk. Tabi bizim geceye akma şeklimiz onların bahçelerinde toplanıp çekirdek çikolata partisiydi. Ve voleybol! Vazgeçemediğimiz en güzel alışkanlığımızdı. Ama bu yıl daha bir farklıydı. Mesela daha samimiydik. Bu samimilikteki en tatlı şey sabah attığı günaydın mesajlarıydı. " canım,bitanem " demesini saymıyorum bile. İşin kötü yanıysa artık sabahları ondan günaydın mesajları beklemekti. Sanki günaydın demese uyanamıycam gibi hissediyordum. Neyse! Geceleri bahçede otururken eslem ablayla aramızda konuşurduk. Ve bana baktığını hissederdim. Baktığımdaysa gözlerini kaçırmak yerine gülümsüyordu. Ve ben öldüğümü hissediyordum(!)
Telefonumdan gelen policeman zil sesiyle çantamı elime aldım. Zaten ne zaman kendi dünyama çekilsem biri gelip çıkartıyordu. Ekrana baktığımda bahar ismini görmemle sinirlendiğimi hissettim. Ne yaşarsam yaşıyım kendi dünyamla baş başa bırakmazdı. Ve kafamı dağıtmak için yapmayacağı çılgınlık yoktu.
" efendim "
" içimden bir ses tribe girdiğini söyledi "
" bilmesen şaşarım. Cidden takip etmiyosun dimi "
" takip ediyor olsaydım emin ol seni alır eve getirirdim "
" peki beni kendi dünyamdan çıkarman için geçerli sebep nedir?"
" az sonra yemek yiycez mesai saatinin bittiğinin farkındayım. Babam fark etmeden eve çağırıyım dedim. "
" tamam geliyorum " dedim ve bişey demesine fırsat vermeden telefonu yüzüne kapattım. Yavaş adımlarla tekrar arabaya ilerledim.Radyoya uzandım. Hayatım müzikti. Kimse olmasa bile onla da yaşarım. Vazgeçilmezim kısaca. Üstümdeki miskin havayı atmak için hareketli bişeyler aradım radyoda. Biri beni duymuş olcak ki telefonumdan policeman zil sesi yükeseldi. Eğilip baktığımda ferman abi yazısını gördüm ve telaştan bir anda frene basmışım. Allahım sen aklıma mukayet ol. Sadece bir arama! Niye bu kadar abartıyosam!
" efendim "
" napıyon "
" araba kullanıyorum ferman abi sen"
" canım araba kullanıyorsan daha sonra arıyım "
" sorun deyil kulaklıkla konuşuyorum zaten "
" dikkatini dağıtırsam telefonu kapatalım "
" tamam "
" naptın bugün "
" mesaj attım ama cevap gelmedi "
" müsait deyildim ". Dediğimde ellerimin titremesini durduramıyordum. Üzerimdeki etkisi şaşırtıcıydı. Kendimi ona mühürlenir gibi hissediyordum. Benimle konuşmaya çalışması, sık sık napıyorsun mesajları atması. Farklı hissettiriyordu. Adını koyamadığım bişey vardı. Şu ana kadar hayatıma 1 kişi almıştım. Ama onda hissettiğim şey ve şu anki durumum ayrı dünyaları anlatıyordu. Ferman abiye odaklandım
" derya ordamısın "
" alo "
" kusura bakma ferman abi dalmışım"
" bitanem bak yorgunsan ki zaten araba da kullanıyosun ben gece ararım " dediğinde kaza yapmak istemediğim için
" tamam. Gece görüşelim " dedim.
" tamam canım görüşürüz " dedi ve kapattık. Arabayı sürüyordum ama sanki ayaklarım kendi kullanıyordu. Çünkü eve geldiğimi fark ettim. Arabayı durdurdum. Kafam ağrıyordu. Eve girdiğimde soru yağmuruna tutulacağıma emindim ama yapcak bişeyim de yoktu. Ters cevap verdiğimde evde çatışma çıkıyordu. Yorgun olduğumu söyleyip odama çıktığımda problemlerim olabileceğini düşünüp baharı sıkıştırıyorlardı. En zor olan da kafam bu kadar karışıkken evde hiç bir şeyim yokmuş gibi rol kesebilmemdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Aşkım
Novela JuvenilKapının önüne bırakılmış zarfı elime aldım. Kimden geldiğine dair bir şey yazmıyordu üstünde. Garip olan zarfın rengi neden siyahtı? İçindeki kağıdı çıkarıp okumaya başladım Ferman; "Öncelikle hayatıma girip bana kısa da olsa bu mutluluğu yaşattığın...