Bölüm 3 : Kapı

5 0 0
                                    

Kyle bir anda yere yığıldı. Öylece kaldı. Bacakları bedenini taşıyamıyordu artık. O gördüğü kızlar, ailesi. Ve en önemlisi kendisine Row diyip duran adamın söyledikleri. Kafayı yiyecek gibiydi.
Doğruldu ve arkasına baktı. Önünde çıkılmayı bekleyen yüzlerce basamak vardı. Duvardaki neon lambalardan başka birşey yoktu. Bembeyazdı duvarlar, basamaklar bile. Kendine gelmeye başlıyordu Kyle. Neler gördüklerini bir bir sıraya koydu kafasında. Bulunduğu yer bi anda beyaz dumanla dolmaya başladı. Korktu. Camın rengi gitmeye başlamıştı, tekrar eski haline döndü. Camdan baktı. Gözlerinin yanılmasını istedikçe gerçekler daha da kafasını karıştırıyordu. Eğildi ellerini dizlerine koydu. Belki yanlış görmüşümdür ümidiyle kafasını topladı ve derin derin nefes alıp vermeye başladı. Kalktı ve tekrar baktı. Onlarca kez aynı görüntü ve artan baş ağrısı..
-Lanet olsun! Lanet olsun!
Kyle sessizce aynı kelimeleri tekrarlıyordu. Karşı merdivendeki kızla göz göze geldi. İkisi de birbirlerini süzüp anlam vermeye çalışıyordu. Sonra başka kızlarlada göz göz göze geldi. Hepsi aynı endişe içindeydi. Çünkü hepsi birbirine benziyordu, aynıydılar.
Bir anormallik daha vardı ki.. Olanlara karşı ve durumlara karşı geneli çok az tepki veriyor, tüm duyguları içlerinde yaşıyordu. Tek bir kız bile ne çığlık atmış ne saldırgan tavırlar sergilemişti. Her biri gelen anonsla ürktü. Anons genç bir bayan sesine aitti:
-Bayanlar.. Gerektiği kadar bilgilendirildiniz. Yapmanız gereken merdivenleri çıkmak. Bu kadar basit...
Anonsu tamamlayamadan bir erkek sesi girmişti devreye.
-Çok şaşırttınız bizleri. Halbuki aileleriniz sizleri izlerken gurur duyuyorlardı. Merdivenleri çıkın ve gerekli açıklamaları yapmak üzere bekleyen ailenize ulaşın.
Kyle çok saçma bulmuştu bu açıklamayı. Hangi aptal kız böyle bi açıklamayla rahatlayabilir diye düşünüyordu. Karşı ya baktığında bir çok kızın cennete girmiş gibi rahat ve huzurlu olduklarını farketti.
-Ne kadar akıllı kızlar bunlar! Bu iş çok saçma yeter artık.
Kyle sessizce konuşurken dumanlar gelmeye başlıyordu. Fakat Kyle çıkmamaya karar vermişti. Umursamıyordu.
-Böyle bi saçmalığı yapmayacağım. Ne sanıyorlar kendilerini...
Kyle cümlesini yarıda kesti. Ayağa kalkmıştı. Kendi gibi duran bir kaç kız daha farketmişti. Kıyafetler ve saç şekilleri belki bi ikisinin kaş şekli felan farklıydı ama birbirlerine bu kadar benzemelerini kafası almıyordu Kyle'nin.
Birisi işaret diliyle hareketler sergiliyordu. Bi kaç kişi bunu farketmişti. Boşa çabalıyor gibi gözüküyordu kız. Kyle ve kızı görebilenler anlamıyor, boş bakıyorlardı.
Kyle artık çok sakindi. Başı ağrımıyordu. Sadece bu saçmalığın bitişi için bekliyordu. Oturdu ve duvara yaslandı. Cama yasladı başını. Dizlerini karnına çekerek oturmuştu.
Kızların bekleyişi sonuç verdi. Bir kaç kişi geliyordu. Nerden geldiklerini anlamaya çalıştı Kyle. Sanki merdivenler her defasında yer değiştiriyordu. Mırıldanarak:
-Bu sefer de bir kaç kapı ardından çıkan insanlar. Çok güzel.. Bir dahakine bahçe de mi olacağız? Siktir et! Bir dahası olmayacak. Çıkacaksın birazdan Kyle, çıkacaksın.
Kyle bir kaç dakika bekledikten sonra kafasını kaldırdı. Görebildiği kızlar yoktu. Kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.
-Demek onları götürdüler. Bana sıra ne zaman gelecek? Sabretmeliyim. Sakin olmaya devam etmeliyim.
Kyle sakin olsada çok düşünüyordu. Kafasında onlarca soru onlarca şey dolanıp duruyordu. Kyle insanların işaret dili yapan kızı götürdüklerini farketti. Kyle kızın bayılmış olmasına üzülmüştü. Kyle'yi de almak için kapıdan bir kaç insan daha çıkmıştı ona doğru ilerliyorlardı. Kyle rahatlamış hissedemiyordu. Ama camın yerden kalkmasını bekliyordu. Yere baktığında kıpkırmızı olduğunu gördü. Bembeyaz olan yer şimdi kıpkırmızıydı. Bir anda kıza baktı. Çığlık attı. Kız baygın felan değildi. Ölmüştü. Kolundan damlayan kanları gördü. Kyle'yi almaya gelen insanların arasında Row diyip duran takım elbiseli adamı farketti. Kyle şok olmuştu, hareket edemiyordu. Takım elbiseli adam öne doğru çıktı. Camın önünde bekledi. Kyle ise tepki veremiyordu. Adamın gözleri dolmuştu sanki.
-Row!
Adam bağırmıştı. Kyle irkilmiş ve kendine gelebilmişti. Cam açılacak gibiydi. Kyle arkasına hızlıca dönüp merdivenleri çıkıyordu. Küfürler yağdırıp bağırıyordu. Yüzlerce merdiven çıkmıştı Kyle. Çok terlemişti. Alnından yüzünden kayan terler bir bir yere damlıyordu. Merdivenlerdeki her basamakta onlarca şey sorguluyordu. Tabi tüm soruları cevapsız kalıyordu.
Çok yorulmuştu. Onca süre arkasına bakmamıştı. İlk kez döndü ve baktı. Uçsuz bucaksız basamaklar gözüküyordu. Kimse yoktu. Oturdu bir basamağa..
-Burdan çıkınca hepsinin canına okuyacağım!
Kyle aniden hedefini belirledi. Sarılacak bir şeyler bulmaya çalışmıştı. Ve hesap alma düşüncesine tutundu. Çok susamıştı. Kalktı ve duvara tekme attı. Ayağı acısada umursamadı. Basamakları çıktıkça ailesi aklına daha da takılıyordu.
-Her şey bir anda nasıl bu kadar farklı olabilir. Ölmek istemiyorum.
Kyle'nin sesi kısılmıştı. Büyük yük omuzlarından kalkıp boğazına oturmuştu sanki.
Merdivenler bitmişti. Uzun bir koridor çıktı karşısına. Devam ediyordu yürümesine. Hala bembeyaz ortam hala neon lambalar vardı. Aklına yerdeki kan gölü geldi. Elleriyle yüzünü kapatıp kafasını salladı. Görüntüyü kafasından atmaya çalışıyordu. Duraksadı ve kendine geldi. Yürümeye devam ediyordu.
-Takım elbiseli adamın dediği tünel bu mu? Bunu mu kastediyordu. Tanrım!
Kyle yürümeye devam ediyordu. İleride bir kapı vardı. Koridor gittikçe küçülen bir oda gibiydi. Koridorun sonuna yaklaşmıştı. Hızlıca koşmaya başladı. Kapının önüne geldiğinde duraksadı. "Onca sorunun cevabı onca olayın açıklaması bu kapının arkasındaydı. "O kız aslında ölmemişti. Kyle yanlış anlamıştı." Tüm bunları düşünerek yavaşça kapıyı açtı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BROWNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin