Bölüm 2 : Oyuna Az Kala

7 0 0
                                    

Amansız bir hastalığa yakalanmış gibi yorgun hissediyordu Kyle. Gözlerini açamayacak kadar bitkindi. Yorganı kafasına kadar çekti ve uykusuna dönmeyi planladı. Kafasını kurcalayan bi kaç düşünce beliriverdi aklında. Düşündükçe kaşlarını çatıyordu. Aniden gözlerini açtı, yorganı fırlattı üstünden ve hızla ayağa kalktı. Kalkmasıyla düşmesi bir oldu. Her yer karanlıktı ışığı bulmaya çalışıyordu. Yerler buz gibiydi ve taştandı. Anlam veremiyordu. Yüksek sesle bağırdı.
-Anne!
Kyle evinde olmadığını anlamıştı sonunda, kafasındaki taşları yerine oturtmaya çalışıyordu. Neler olduğuna anlam vermeye çalışsa da olmuyordu. Beynine bıçak saplanmışçasına büyük ağrılar hissediyordu. Aniden bi gürültü çıkmaya başladı. Gürültü devam ettikçe ışık doluyordu bulunduğu yer. Uzun süre karanlıkta beklemesi yüzünden ışık gözlerini kör edecekmiş gibi hissediyordu. Elleriyle gözlerini kapatıp alışmaya çalışıyordu. Ve o ses:
-Küçük Hanım.. Artık gitme vakti!
Kyle çıldıracak gibiydi.
-Kimsiniz? Noluyor? Nereye gidiyorum? Nerdeyim? Anne, Büyük baba..
Kyle gürleyen dırdırcı sesinin sonunda ağlayacakmış gibi hissetti. Güçlü olmaya çalışıyordu.
-Küçük Hanım.. Artık gitme vakti!
Kyle çok sinirlendi. Gözlerini açmıştı. Işık gözlerinin ağrımasına neden oluyordu. Öfkesini kusmak istedi.
-Seni pislik adam! Yeter artık! Cevap ver bana!
Sözlerini bitirirken yeni farketmişti devasa kapıyı. Bulunduğu yerin aksine diğer taraf oldukça farklı gibiydi. Hızla yerden kalkıp adamın yakasına yapışmaya koştu. O an iki kolunu tutmuş. Kas yığını adamlar belirdi. Şaşkındı, hamlesini gerçekleştirememişti. Debelenmekten başka bir sonuç elde edemedi. Çabuk pes etmeyi düşünmüyordu fakat bir şey yapamayacağını da anlamıştı artık. Baş ağrısı mahvediyordu Kyle'yi. Kollarından tutan adamlar yürümeye başladı. Kyle'nin ayakları yere değmiyordu bile. Önden giden takım elbiseli adamı incelemeye başladı. "Küçük hanım zırvalığını diyip duran beyinsiz herif" Kyle tam anlamıyla bunu düşünüyordu. Etrafa bakınmaya başladı kocaman bir ev, saray gibi bi yerdi. Lambalar normal bir oda kadar büyüktü. Oturmak için bir sürü koltuk vardı. Uyandığı yere göre çok farklı bir ortamdı. Sıcak ama büyük bir ortam. Bir sürü merdiven vardı. Beş altı tane sayabilmişti. O büyük devasa merdivenlerden birine geldiklerinde takım elbiseli adam tekrar konuştu.
-Küçük Hanım..
Kyle adamın sözünü kesti.
-Lanet olsun! Bir kez daha gitme vakti dersen suratına kusucam. Yeter artık.
Adamın yüzünde belli belirsiz bi gülümseme oluşmuştu sanki. Kyle'ın kollarından tutan o iki adama gözleriyle işaret verdi. Kyle'ı merdivenin ilk basamağına koydular. Kyle tam takım elbiseli adamın üstüne atlamayı düşünürken önüne aniden büyük bir cam düştü. Kyle daha ne kadar şaşırabilir onu düşünüyordu. Camı inceledi. Tavandan düşmemişti, hızlıca inmişti bu cam. Baş ağrısını fena tetiklemişti camın gürültülü inişi. Kyle yukarı camın geldiği yere baktı. Yaşadıklarını anlamlandıracak bir kaç sözcük duymaya ihtiyacı vardı sonra adama baktı. Gözleri büyüdü Kyle'nin. Sorusu boğazında düğümlendi. Az önce arkada bıraktıkları salon tamamen önündeydi. Bir sürü insan vardı. Camın kapadığı yedi merdiven sayabildi. Bir merdivende ikiz kız bile görmüştü.
Kyle en fazla ne kadar şaşırabilirdi. Şimdi anlamıştı. Takım elbiseli adam Kyle'nin şaşkınlığını gördükçe zevk alıyordu, sanki gözleri parlıyordu. Az önce gördüğü boş koltukların hepsi doluydu. Büyük babasını görmüştü. Bu hayali görüntüye baş ağrısının sebep olduğunu düşündü. Annesini gördü ve babasını da. Gözleri doldu haykırmak istedi. Haykıracaktı da. Takım elbiseli adam bir anda Kyle'nin önüne dikildi. Korkutucu bir ciddiyet içinde Kyle'nin dolmuş gözlerine baktı ve sakince:
-Merdivenleri çıkmayı başardığında sana isminle hitap edeceğine emin olabilirsin ROW! Dumanlar gelmeden koşmaya başla. Hadi!
Kyle her ne kadar adamdan etkilenmiş olsada ailesinin gerçekten orda olup olmadığına anlam vermekle meşguldü. Bir sürü insan geçip duruyordu. Takım elbiseli adamın sesi gayet net gelirken diğerlerinin sesleri görüntüden ibaretti. Ağız okumaya çalışıyordu. Kyle hiç bir şeye anlam veremediğinden olsa gerek sakin ve durgundu. Takım elbiseli adam "çok az kaldı bas git çocuk tünelin sonuna ulaşmalısın bizi gururlandır!" diye konuştu. Kyle kafasını sağa doğru eğdi. Adamın konuşmasını umursamıyor. Orda gördüğü ailesinin kendisine bakmasını bekliyordu. Sakin kalabildiklerine göre ortada kötü bi durum olmadığını sadece anlam veremesede sakin kalması gerektiğini düşünüyordu. Annesinin uzun süre hiç hareket etmeyerek karşıya baktığını farketti. Bir kıza bakıyordu. Bu sırada takım elbiseli adam cama sertçe vurdu.
-Lanet olsun Row! Vakit tükeniyor. Çık şu merdivenleri!
Kyle irkildi. Gerçekten etkilenmişti bu sefer. Adama baktı. Ama dikkati yine dağılmıştı. Annesinin baktığı yöne doğru gözlerini kıstırdığında ve daha sonra diğer camlara baktığında çığlık attı.
Her an sakinliğini koruyan adam zaman ilerledikçe çıldırmışçasına Kyle'ye bağırıyordu.
-Lanet olsun Row! Anlamıyor musun? Hareket et yoksa öleceksin!
Kyle karşıda gördüklerini sindirmeye çalışıyordu. Kafası patlayacakmış gibi hissediyordu. Buna rağmen ağzından sonunda bir kelime çıktı.
-Ne?
Adam Kyle'ye sonunda ulaşabildiği için rahatlamış gibi bi tavır sergilerken bağırmasına devam etti.
-Beni dinliyor musun artık küçük hergele!
Kyle kafasını olumlu bir şekilde sallarken akan göz yaşlarına engel olamıyor. Haykırarak ağlıyordu. Karşıya bakmak istemiyordu. Adam konuşmasına devam etti.
-Sadece 3 dakika ka...
Adam konuşmasına devam edemedi Kyle yine kafasını farkında olmadan sağa kaydırdı ve karşıya bakıyordu. Artık yorulmuştu adam. Cama vurup tekme attı.
-Lanet olası kız! Seni kaybetmek için yapmadım. Kendine gel!
Kyle'nin dikkatini bu sefer gerçekten toplayabildiğini anladığında konuşmasını çok hızlı bir şekilde tamamladı.
-Ardına asla bakma. Burda gördüklerini sil at kafandan. Yaşa, sakın ölme anladın mı? Sakın pes etme. Sen özelsin. Gücünü bul. Sen benim eserimsin. Merdivenleri aştığında her şey daha karmaşık hale gelecek. Kimseye güvenme anladın mı beni, sen teksin. Senden başkası gerçek değil! Dumanlar gelmeden merdivenleri çıkmaya başla tünelin sonuna ulaşmalısın.
Adam sözlerine devam ederken camın önü silikleşiyordu. Cam bembeyaz hal almaya başladı. Kyle'nin son duyduklarıysa "Senin adın Row! Unutma!" Sözleriydi.

BROWNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin